Belki de kimileriniz gülüp geçecek ama bugün sizlere bu sefer şakalara malzeme olmayacak ciddi bir konudan bahsedeceğim; ayılar. Diğer bölgeleri pek bilmiyorum ama Karadeniz’de ayılar artık yaşam alanlarımızı ciddi şekilde tehdit ediyor.

Terk ettiğimiz, kapatıp kış sezonuna bıraktığımız yayla ve mesire evlerimizi şu günlerde ayılar açıp darmadağın yapıyor. Özellikle son birkaç yıldır gözlemliyorum ayıların kırıp döktüğü evler ve hayvanlarımıza saldırdığı vakalar son derece hızla artıyor.

Eskiden beri tarlalarımızı, fındığı, mısırı ve meyveleri kırıp geçiren bozguna uğratan ayılara alışmıştık ama şu son zamanlarda evlerin çatılarını, demir kapı ve pencereleri kırıp içeri girdiği evleri talan eden ayılara alışmadık doğrusu.

Şöyle idarecilere bakıyorum da, konuya eğilen yok doğrusu. İlle de ayıların birisini öldürmesini mi bekliyorlar acaba? Hadi, tarladır yine eker biçeriz. Evdir, yaparız tamir ederiz ama ya birisi ölünce ne olacak? Burada asıl mesele ayılar değil ilgili kurumların sessizliği.

Özellikle yazıp dikkat çekmek istedim ki korkarım birileri ölmeden bu işe kimse el atmayacak. Köyde birinin evine hırsız girse, mala zarar verse, jandarması ve polisi gereğini yerine getirir devriye atar soruşturma yapar hırsızı bulur mutlaka. Peki, ayı eve girince ne değişiyor? Ayı da çalmıyor mu mala zarar vermiyor mu? Zarar zarar değil mi?

Oysa çözüm de imkânsız değil. Ayı popülasyonun bilimsel takibi yapılmalı hangi bölgelerde tehlikenin arttığı düzenli olarak gözlemlenmeli ve raporlanmalıdır. Yayla ve ormanlık alanlarda izleme kameraları ile uyarı sistemleri kurulmalıdır.

Yerleşimlere yakın bölgelere ayı için caydırıcı ses, ışık gibi uygulamalar yaygınlaştırılmalıdır. Özellikle kış uykusuna yatmaya yakın zamanlarda ayıların yiyecek bulmada sıkıntı çektikleri dönemde diğer yabani hayvanlar da gözetilerek kontrollü besleme ve yemleme yapılması da düşünülmelidir.

Köylü ve yaylacılara koruyucu tedbirler konusunda eğitim verilmeli zarar gören vatandaşlar için zararın temini ve destek programları oluşturulmalıdır. En önemlisi işin ciddiyetinin farkına varılıp kurumsal bir koordinasyon sağlanmalıdır.

Kısacası mesele ne doğaya düşmanlık ne de ayıları yok etmek. Mesele, insanla yaban hayatı arasında son zamanlarda bozulan bu dengeyi korumak ve güvenliği sağlamaktır. Bu ise ancak ciddiyet, plan ve zamanında müdahale ile olur.

Turizmin dört mevsim düşünüldüğü bölgemizde yazın bile turizm alanlarına inip çöp konteynerlerini karıştıran ayılar için çözüm bulunmazsa tehlikeli ve geri dönülmesi zor durumlar da doğabilir.

İşte özellikle bu nedenle de yazmak istedim. Korkarım ki birilerinin canı yanmadan hiçbir kurum harekete geçmeyecek. Umarım yanılırım ve bir can gitmeden bu mesele ciddiye ele alınır. Kalın sağlıcakla.