Sisdağı Yaylasında Çevre Kirliliği Endişesi: Yöre Halkından Milli Park Projesine Tepki Sisdağı Yaylasında Çevre Kirliliği Endişesi: Yöre Halkından Milli Park Projesine Tepki

Alçakdere Köyü, Gümüşhane sınırları içerinde yer alan tarihi bir yerleşim yeri. Fakat bugünlerde, Gümüşhane ili sınırları içerisinde yer alan Alçakdere Köyü ve yaylarının belli bir kısmı, büyük bir taş ocağı alanı olarak ruhsatlandırılıyor. 
Alçakdere Köyü’ne bağlı Alçakdere, Fuskumut ve Ortakıran Yaylaları yanında, Araklı’ya bağlı Sulakyurt Mahallesi’ne sınır bölgede büyük bir alanın taş ocağı yapılması çalışmalarından yöre ahalisinin haberi yok. Halka yönelik bilgilendirme amaçla bir toplantı yapılmış değil. 
Aksine, Araklı halkının bu sezon yaylalarına çıkması dahi beklenmeden alelacele bir kararın altına imza atılmış durumda! Kurulacak taş ocağındaki patlatmaların bölgedeki insan yaşamını, tüm yaban hayatını, hayvancılık faaliyetlerini, yeraltı su kaynaklarını bozacağını söyleyen Alçakdere Köyü ve yaylalarının önde gelen sakinleri, böyle bir taş ocağını köylerinde ve yaylarında kesinlikle istemiyor. Taş ocağının olduğu yerde ot bitmez diyen yöre ahalisi, muhtemel taş ocağının sadece Alçakdere Köyü ve yaylalarını değil, muhteşem bir orman varlığına sahip Boğalı, Bahçecik ve yüksek turizm değerine sahip Pazarcık bölgelerini de çıkaracağı tozla, gürültüyle, ağır kamyon trafiği ile belki 50 belki de 100 yıllık bir süre boyunca mahvedeceğini söylüyor. Yöre halkı; iklim değişikliği sebebiyle doğa turizmi, tarım ve su kaynakları hatta tarih turizmi noktasında artık bir servet haline gelen yöre arazilerinin, taş ocağı işletmesi adı altında deforme edilmesine hatta turizm kapsamı dışına itilmesine anlam veremiyor.


HER YER ETKİLENECEK
Gümüşhane’deki konuyla ilgili bürokrasinin, yöre halkının beklentilerini ve insana emanet doğanın gerçeği ile hikmetini görmezden geldiğini ifade ediyorlar. Taş Ocağı Sahasının Etrafında Çok Sayıda Yerleşim Var Alçakdere Köyü sınırlarında kurulacak ve Alçakdere Yaylası ile Ortakıran Yaylasını doğrudan etkileyecek Taş ocağı sahasının hemen etrafında yani doğu-batı, güney-kuzey yönlerinde uzak ve yakın mesafede çok sayıda köy, mahalle, yayla ve mezire yerleşimi var. Bunlar; Sulakyurt, Gebiya Yayla, Carmülük Yayla, Vayvara, Küçükortakıran, Çukur Yayla, Alçakdere Köyü, Ortakıran Yayla, Fuskumut yaylaları gibi tarihi yaşam alanları. Bahçecik ve Pazarcık mevkileri ise taş ocağına yakın mesafede olan yerleşimler. Dolayısıyla yerleşimin ve doğanın ortasına taş ocağı kurmak, açıklanması zor bir durum.


YABAN HAYATI BİLİNİYOR
Taş Ocağı Yapılacak Bölgedeki Yaban Hayatı, Taş ocağının kurulacağı Alçakdere Köyü ve etrafında ciddi bir yaban hayatı olduğu biliniyor. Bu açıdan yörede Ayı, kurt, tilki, kartal, kuzgun, koruma altında olan su semenderi kertenkelesi, gelincik gibi çok, sayıda hayvan ismine rastlanıyor. Doğa ve kuş gözlemcisi Hakan Kahraman’ın envanterine göre yörede; yaban tavuğu, alakarga, bahçe tırmaşık kuşu, büyük dağ bülbülü, çakır, çam baştankarası, çitkuşu, dere kuşu, ispinoz, karaağaçkakan, karatavuk, kaya güvercini, kınalı keklik, çil keklik, ürkeklik, saksağan türü yerel kara hayvanları yaşıyor. Yine Alçakdere Köyü deresinde yaşayan kırmızı pullu alabalık önemli bir yerel türdür. Diğer taraftan bölgedeki yaban varlığı, bu alana yönelik gözlem turizmini artırmaktadır. Fakat taş ocağındaki patlatmaların, etrafa yayılacak tozun, nakliye gürültülerinin yörede bir yaban hayatı varlığının devamına ve dolayısıyla kuş gözlem turizmine müsaade etmeyeceği düşünülüyor.


YÖREDEKİ FLORA(BİTKİ VARLIĞI)
Alçakdere Köyü ile etrafındaki Polut ve Madur dağları, Boğalı vadisi, Bahçecik ormanları, Sulakyurt ormanları sadece oksijen kaynağı açısından değil, yöredeki yüzlerce endemik bitki türüne ev sahipliği yapma açısından da çok kıymetli. Alçakdere deresi, Boğalı deresi arıcılık faaliyeti ve şifalı bal üretimi açısından yoğun bitki çeşitliliğini barındırıyor. Yörenin bitki varlığı, her türlü hayvancılığın yapılmasına ve yüksek kalitedeki hayvansal ürünlerin üretilmesine imkan sağlıyor. Muhtemel taş ocağındaki patlatmaların, çıkan tozun, yoğun araç trafiğinin olumsuz etkileri ise, Alçakdere, Bahçecik, Sulakyurt ve Boğalı vadilerindeki tüm bitki çeşitliliğinin geleceğini riske edecek. Araklı “Karadere” vadisinin uzantısı olan Pazarcık-Bahçecik-Boğalı-Sulakyurt ve Alçakdere’dekiözellikle dere vadileri, Doğu Karadeniz florasında önemli bir yere sahip canlı türlerin yanısıra birçok endemik bitki türünü barındıran ve korunması gereken doğal bir sit alanı olduğunu ifade eden bitki uzmanı Süleyman Bilgin’in envanterine göre yöredeki bazı endemik türler şunlardır: Delphinium (Hezaren), Sideritis (Dağ ada çayı), Thymus (Kekik), Verbascum (Sığır kuyruğu), Anthemis (Papatya), Orchis (Orkide), Alchemilla (Aslan Pençesi), Angelica sylvestris (Melek otu), Campanula betulifolia (Çan çiçeği), Centaurea helenioides (Döknel Sarıbaş), Cirsium trachylepis Boiss. (Kaba kazankulpu), Crepis (kıskı), Dianthus carmelitarum (Yabani Karanfil), Papaver lateritium Koch. (Potot). Alçakdere Köyü içinde ve etrafındaki özellikle Boğalı vadisindeki endemik bitki çeşitliliğinin etkisiyle  çok ciddi ekonomik değeri olan arıcılık ve kaliteli balcılık faaliyetleri de yapılmaktadır. Hazreti Ali Adının Yaşatıldığı Yer Tehlike Altında, Trabzon ve civarında Hazreti Ali ismiyle anılan tek su kaynağı, taş ocağı yapılacak alana çok yakın. Taş ocağındaki muhtemel patlatmalar nedeniyle kaybolma ihtimali yüksek olan su kaynaklarından biri de Alçakdere yaylasının batısında yer alan ve çok ciddi bir efsaneye sahip olan Hazreti Ali Suyu’dur. Yöre ahalisi, patlatmaların su kaynaklarının yapılarını bozduğu ve kaynakların kuruduğu gerçeğinden hareketle, bu ve benzeri su kaynağının ortadan kalkma ihtimaliyle birlikte, bir folklorik kültürün yok olmasından da endişe ediyor. Mareşal Fevzi Çakmak’ın Ruslarla Harp Ettiği 


TARİHİ ÖZELLİĞİ DE VAR
Alan Muhtemel taş ocağının faaliyete geçeceği Alçakdere Köyü ve hemen etrafındaki Polut ve Madur dağları mıntıkası, yöre tarihi üzerine araştırmaları ve yayınları bulunan tarihçi Mehmet Akif Bal’a göre; “1916- 1917’de Fevzi Çakmak Paşa’nın kumanda ettiği Osmanlı-Rus harplerinin gerçekleştiği bir harp bölgesi. Özellikle Sulakyurt (Aymam) mevkisi Türk ordusunun toplanma yeri. Alçakdere Köyü; Polut ve Madur dağlarındaki askeri harekatlarda, bir askeri yürüyüş güzergahı. Rus işgalcilere karşı İncesulu Hacı Mecid Efendi komutasındaki Türk milislerin Ruslara Polut’ta ağır baskınlar yaptıkları mevkiye yakın bir yer. Yörede pek çok şehid kabri ve toplu şehidlikler mevcut. Başka bir ifadeyle taş ocağı olarak planlanan alan, komple tarihi bir harp alanı.” Yöre insanına göre ise, tarihi sit alanı olması ve tarih turizmine hazırlanması gereken bir sahanın taş ocağı yapılması, en başta tarihe vefa ve saygı başlıklarında çok sıkıntılı bir durumu ifade etmektedir. Alçakdere ve Etrafı Tam Bir Turizm Sahası Alçakdere Köyü ve hemen etrafındaki Sulakyurt, Boğalı Köyü, Bahçecik Mahallesi, Pazarcık geleceğin turizm bölgeleri. Yörenin tamamı, özellikle yürüyüş turizmi amaçlı çok sayıda kafilenin gelip uğradığı bir özellikte. Özellikle turizm kapsamında Polut Dağı ve Madur Dağı zirveleri ve etekleri muhtemel yaz ve kış turizm ile tarih ve doğa turizmi çabaları için çok değerli bir potansiyele sahipler. Yöre halkının önde gelenleri, “turizm geleceği olan bu mevkinin taş ocakları için gözden çıkarılması doğru ve vicdani değil” diyor. Bununla birlikte, zaten altın madeni tartışmaları ile sarsıntıya giren Bahçecik ve Pazarcık gibi çok kıymetli turizm alanlarının, yeni taş ocağı alanının çevreye yönelik olumsuzluklarının etkisiyle daha da değer kaybedeceğini söylüyorlar.
YAYLA TARIMI PROJESİ
Yayla Tarımı Projesi ve Taş Ocakları Alçakdere Köyü ve civarındaki köy ve yaylaların arazileri, yıllarca ekim yapılmamış ve bu sebeple yüksek verimlilik özelliği taşıyorlar. Yöredeki arazileri ve orman meyvelerini ıslah edip, “Yayla tarımı” projelerini uygulamak isteyen ahalinin bir kısmı, toz ve gürültü esasına dayalı taş ocakçılığı yüzünden yayla tarımı çabalarının zarar göreceğini söylüyorlar. Yöre İnsanının Sağlığı Risk Altında.

Muhabir: AYŞEN KARABİNA