Ha geldi ha gelecek diye beklenilen Yaz Mevsimi…
Ama bir türlü ısınmayan havalar…
Derken “ iki bayram arası olmaz “ inancıyla araya sıkıştırılan düğünler… Ramazan öncesine bitirilmeye çalışılan yemekler, toplantılar, gösteriler ve mezuniyet törenleri, masamın üzerine yığılan davetiyeler…
Tüm bu koşuşturmaya, günlerdir elini üzerimden bir türlü çekmeyerek adeta yakama yapışan tarihimin gelmiş geçmiş en dirençli gribiyle birlikte yetişmeye çalışmak itiraf etmeliyim ki baya bir yorucu oldu. Davetlerine icabet edemediklerimden bir kez daha özür dileyerek katıldığım son iki etkinlikten bahsetmek istiyorum.
İlk etkinliğim, bu yıl 15.si kutlanılan TAKA Gazetesi’nin İstanbul Cevahir Otel’de düzenlemiş olduğu yemekti. Siyaset, iş ve sanat dünyasından yoğun katılımın olduğu gecede siyasetçilerin uzun ve boş siyasi konuşmalar yapmaması ve akabinde sahne alan sanatçılarında sahne süresini dozunda tutmaları geceyi daha da bir eğlenceli bir hale getirerek, konukların keyifli saatler geçirmesine neden oldu.

Eski bakan Sayın Eyüp Aşığın “ Özgür Medya “ ile ilgili sözleri ve Seksenler Dizisinin Laz balıkçısı Tahsin Taşkın’ın taklit yeteneği, benim için geceye damgasını vuran gösterilerden biri oldu. Sevgili Taşkın’ın hele bir Sayın Recep Tayyip Erdoğan taklidi vardı ki, sanırsınız kürsüde Cumhurbaşkanı var! O derece inandırıcıydı.
Bu geceyi bizlere hazırlayan tüm TAKA ailesine ve başta “Derdi Güzel Adam” Sayın Ahmet Sancak, Sayın Zeki Sancak, Sayın Yusuf Turgut ve Sayın Zihni Ağırman’a misafirperverliklerinden ötürü çok teşekkür ediyorum. Bir özel teşekkürümde, sabah Ankara Trabzon günlerine katılıp, akşam da İstanbul’da yapılan TAKA Gazetesi balosuna katılan CHP Milletvekili ve TBMM Başkan Vekili Sayın Akif Hamzaçebi’ye… Kendisini Trabzon’a dair hiçbir etkinliği baştan savmadığı, ilgi ve alaka göstererek değerli zamanını ayırarak şahsen katılım gösterdiği için bir kez daha kutluyor ve teşekkür ediyorum.

Ve gelelim benim katıldığım son etkinliğime… Beklenen o büyük gün 26 Mayıs’a.

Bilmeyenler anlayamaz! Bilenler zaten bizden…
İnstagram hesabımda da yazdım. Biz normal anne-babanın 3 anormal çocuğuyuz. Ben yazmaya, ortancamız çizmeye, en küçüğümüz de görsel sanatlara yöneldik. Hepimiz hayallerimizin peşinden yürüdük.  Ve en küçüğümüz Atakan Şatıroğlu, en büyük hayali olan filmini, kendi imkânlarıyla çekerek vizyona koydu. Hem yönetti, hem de oynadı.
Filmin adı KATRE… Hani olurda merak edip izlemek isteyenler için yazıyorum, film Trabzon Atapark Avşar sinemasında da gösterime girmiş durumda.
Daha yolun başında olan sevgili küçük kardeşim; Çok ama çok zor ve meşakkatli olan bu süreci, filmin senaristliğini ve oyunculuğunu yapan sevgili kardeşten de öte can Berkay Berkman ile birlikte aşarak, bize bu büyük onuru ve gururu yaşattığınız için size kocaman bir teşekkür ediyorum. Bu duygu anlatılmaz… Yaşanır.
İnsanın kendi adını, bir filmin özel teşekkürler bölümünde görmesi şahane oluyormuş. Tıpkı film gibi…