Çok sevdiğiniz sevgilinizden ayrılabiliyorsunuz!
Karınızdan da ayrılabiliyorsunuz!
Kocanızdan da!
Hatta gün oluyor çocuklarınızdan da.
Kısacası heryerden her şeyden ayrılabiliyorsunuz ama bir Digitürk aboneliğinden ayrılamıyorsunuz!
Türktelekomdan da!
Keza türevlerinden de...
Abone olurken size müthiş kolaylıklar sunan bu arkadaşlar, iş aboneliğinizi iptal ettirmeye geldiğinde tabiri caizse ananızdan emdiğiniz sütü burnunuzdan getiriyorlar!
Arıyorsunuz “aboneliğimi iptal ettirmek istiyorum” diyorsunuz! “Hayır böyle olmaz talebinizi yazılı olarak iletmeniz lazım, dilekçe doldurun fax çekin “ diyorlar. ( fax mı kaldı? Hangi zamandayız?)
Ordan burdan bulup buluşturup fax çekiyorsunuz!
Yooo kimliğinizi de faxlamanız lazım diyorlar. Hadi bir daha minnet rica komşu faxa gidip fax çekiyorsunuz...
Bu defa da “Ama isminizin üçüncü harfinin noktası silik çıkmış, gelin vazgeçin size yeni paket verelim “ diyorlar.
“Hayır güzel kardeşim istemiyorummm” diyorsunuz.
-Olmaz fax da yetmez mutlaka telefonda da bire bir konuşacağız ancak o zaman iptal edebiliriz ama siz değil biz sizi arayacağız bu yüzden aramamızı kaçırmayın! Kaçırırsanız aboneliğiniz iptal olmaz diyorlar ve başlıyorsunuz her yana sessizlik ilan edip beklemeye (Hayır yani elde telefon mecbur muyuz beklemeye?)
Tuvalete bile telefonla giriyorsunuz, yemekte gözünüz hep telefonda! Gece uyanıp bakıyorsunuz, “acaba arama var mı? Diye. Paranoyak oluyorsunuz adeta. Gözler, kulaklar hep telefonda...
Veeee nihayet arıyorlar konuşuyorsunuz,
“aboneliğimi iptal ettirmek istiyorum “ diyorsunuz bir kez daha. Yine soruyorlar “başka paket versek?”.
-Hayır kardeşim paket maket istemiyorum, diyorsunuz! Bu defa “Neden?” Diyorlar!
(Hayatımızı mı anlatalım? İstemiyoruz işte!)
-Eğer taşındıysanız, kutuyu taşıyalım, diyorlar.
-Yok arkadaşım, taşınmadım, bitirmek istiyorum aboneliğimi, diyorsunuz yeniden.
Defalarca...
Tekrar, tekrar.
“O zaman aboneliğinizi donduralım” diyorlar.
O kadar bıkıyorsunuz ki çığlık çığlığa hayır,hayır,hayırrrrr diyerek haykırmak istiyorsunuz.
En son “tamam iptal edilmiştir” diyorlar.
Ve “Şükür” diyerek derin bir oh çekiyorsunuz.
Ammaaa velakin içinizde bir şüphe... Bu konudan muzdarip düzinelerce canı yanan insan hikayesi duyduğunuz için iki gün sonra “bunların sağı solu belli olmaz” diyerek dayanamayıp teyit etmek için “aboneliğim iptal oldu değil mi? “ Diyerek arama gereği duyuyorsunuz.
-Yooo, aradık size ulaşamadık abonelik iptali söz konusu değil , cümleleri üzerine halaaaa size yeni bir paket satmaya kalkıştıklarını görünce sinirden diken diken olmuş bir halde öfkeyle siz “istemem” dedikçe onlar “olurrr olurrr” demeye devam ediyorlar.
En sonunda da -öyle kolay bırakamazsınız BDDK ( Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu )kararı böyle, demeleriyle tümden delirmiş bir halde telefonu kapatıyorsunuz.
Sonra başlıyorsunuz internet ortamında sağa sola şikayet yazıp sorununuza çare aramalara.
O arada zaman işliyor ve haksız en az üç fatura daha size giydiriliyor. Ki bazen 6 ay’a kadar bile uzamışlığı var bu haksız kazanç durumunun.
Hatta birkaç yıl sonra “ birikmiş borç fatura “ ödeme ihtimaliniz de muhtemel.
Sinirleriniz sağlamsa ne ala ama inanın bu duruma dayanabilecek sinir sistemi zor!
Neden bu kadar zorlama?
Anlayamadığım, BDDK abonelik iptali isteyen insanların, yakasına yapışıp paralarını almak için onları delirtin mi diyor?
Yok mu bu metazori duruma dur diyecek bir kurum?
Kimse görmüyor yada duymuyor mu bu şikayetleri?
Mecbur mu insanlar bu rezil durumu yaşamaya?
Misal; siz koca koca kurumlar örneğin THY bile takkkk diye yılların İstanbul Belediyesi Hamidiye suyunu almaktan vazgeçti de biz halk olarak neden Digitürk ve türevlerinden istediğimiz zaman kolaylıkla vazgeçemiyoruz?
............
Son Sorun Bükücü
Birine ameliyat için para mı lazım?
Yardım et Haluk Levent!
Şehirde çocuk mu kayboldu?
Koş Haluk Levent!
Kadın cinayete mi kurban gitti?
Katili tutuklat Haluk Levent!
Orman mı yandı?
Yetiş Haluk Levent!
Hayvana işkence mi var?
İmdat Haluk Levent!
Memlekette, başı sıkışan insanların -yardım desteği almak- için akıllarına gelen ilk isim kim? Diye sorarsanız, büyük çoğunluğunun Haluk Levent diyeceğinden adım gibi eminim.
Özellikle de sosyal medya platformunu kullananların.
Şahsını seversiniz yada sevmezsiniz bilemem ama Haluk Levent’in kurmuş olduğu AHBAP adlı platform ülkede canlı, cansız neredeyse herkesin umudu olmuş durumda. Adeta birçok bakanlıktan daha işlevsel ve duyarlı çalışan platformun başarısı gerçekten takdire şayan.
Umarım böyle de devam ederler.
Bazen diyorum, keşke memlekette sorun çözücü üç-beş tane daha Haluk Levent olsaydı.
Keşke oldaydı...
O zaman çok daha güzel olurdu her şey.