“Şu mektepler olmasa maarifi ne güzel idare ederdim” sözünün Osmanlı son döneminin maarif nazırına ait olduğu söylenir.
O zamanın Milli Eğitim Bakanı yani.
Bugün yaşasaydı ve Milli Eğitim Bakanı olsaydı ne derdi acaba?
Zira pek iç açıcı bir durumu yok günümüz eğitim sisteminin!
Ne öğretmenin ne velinin ne öğrencinin mutlu olduğu bir yapı var.
Mutlu olmak bir yana hiç olmaması gereken olaylar da yaşanıyor okullarda.
Bunlardan biri büyük bir üzüntü ile iletildi şahsıma.
Trabzon’dan değil ta Muğla’dan üstelik!
Yanlış duymadınız Muğla Köyceğiz Anadolu İmam Hatip Lisesi’nden.
İddiaya göre bu lisenin müdürü, yardımcısını darp ediyor.
Yani okul müdürü, okulunun müdür yardımcısını dövüyor!
Uzun zamandır mobing uyguladığı iddia edilen müdür yardımcısını, okulun taşınma aşamasında ağır bir şeklide darp ettiği anlatılıyor.
Hem darp ediyor hem de ailesine hakaret ediyor.
Darp raporu alınıp, şikayette bulunuluyor.
Tüm bunlar mesai saatleri içinde ve herkesin gözü önünde oluyor.
İddialar bu şekilde…
Bu anlatılanların küçücük bir gerçeklik payının olması bile karalar bağlamamız için yeterli!
Kaynayan bir kazan düşünün, içinde tüm milli eğitim camiası var, veliler de dahil!
Oysa öğretmeni, okul müdürü, öğrencisi, velisi ile eğitim camiası bir bütün değil mi?
Okul müdürleri de onun yardımcıları da öğretmenlerden seçilmiyor mu?
Öğretmen, öğretmeni darp ediyor!
Akıl alır gibi değil!
Anne babalar, çocuklarını iyi okullara verebilmek için yarış halindeler.
Bütçeleri doğrultusunda en iyi özel okul, en iyi devlet okulu…
Hepimiz biliyoruz ki iyi öğretmene denk gelmek büyük bir şans.
İyi okul demek, iyi öğretmen demek!
Öğretmeni mutlu okul ise en iyi okul bana göre!
Bu ve benzeri ortamlarda öğretmen nasıl mutlu olabilir?
Nasıl iyi bir eğitim verilebilir ki?
Öğretmenin saygınlığını, geçmiş yıllar ile kıyaslarsak geldiğimiz noktayı daha net görebiliriz.
Puanlanan öğretmen, atanamayan öğretmen, okulların fiziki şartları, personel eksikliği…
Hizmetli olarak çalışanın, öğretmenle aynı ücreti alıyor oluşu…
Tüm bunlar yetmiyormuş gibi bir de müdür zorbalığına mı maruz kalıyorlar!
Bu durumun özellikle proje okullarda daha sık görüldüğü yine iddialar arasında.
Bi kere okula alınacak öğretmeni müdür belirliyor. Verilen dilekçelerden istediğini seçiyor.
Görev süresini uzatıp uzatmamak da müdürün iki dudağı arasında!
Öğretmenin gitmesi isteniyorsa yapılan en bariz mobinglerden biri de olabildiğince kötü hazırlanmış ders programı!
Bu listeyi maalesef daha da uzatabiliriz!
Evet, öğretmenleri konuşuyoruz hep, şöyle olsunlar, böyle olsunlar diye…
Biraz da idarecileri, müdürleri konuşalım!
Köyceğiz Anadolu İmam Hatip Lisesi’nden başlayarak!
Ne dersiniz?!