Çok yazdım.
Çok yazılıyor.
Çok yazılacak.
Çünkü son yıllarda özellikle dini konularda ağzı olan konuşuyor...
Hem de dinle imanla ilgisi olmayan vaazlar...
Hem de akılla izanla mantıkla alakası olmayan can sıkan,
Öfke veren beyanlar...
*
Bu beyanların ekseriyeti da kadınlara yönelik.
Kadınlara yönelik ama yazan söyleyenler kadınlar değil de
Çoğu kadın düşkünü,
Kıllı/sakallı herifler...
*
Neymiş,
Kadınlar canlı canlı değil ama başka türlü öldürülmelidir...
Neymiş,
6 yaşında bir kız çocuğu bir yetişkinle nikahlanabilirmiş.
*
Neymiş,
Baharatlı yemek bekara haram.
Şehvet oluşturur.
*
Neymiş,
Yatakta çarşaf tahrik eder.
*
Neymiş,
Kadının sesi haram.
*
Neymiş,
Kadın evden çıkmamalıymış.
Neymiş,
Kadın erkeğin malıymış.
Tabi bu saçmalıkların sonu yok...
Ne zamana kadar?
Birkaç gün öncesine kadar.
*
Yani Cumhurbaşkanın mesajına kadar.
"İslam'ın yüz yıllar öncesine ait yorumlarla bu güne uygulanması imkansızdır.
İçtihat lazımdır."
Demesine kadar.
*
Ardından derhal medyada ilgililere cevap vermeler başlandı.
Ardından bu cart/curtlara soruşturmalar başladı...
Oh be yaaa!
İşte sevdim bunu...
*
Öte yandan 9 Mart Cuma hutbesinde,
Bu din cahillerine,
Ya da günahkarlarına karşı olduğu aşikar bir hutbe okundu.
Öyle ki, gözlerim yaşardı.
Hatta ağladım...
*
Kadın /erkek insan olma noktasında birbirinden farksızlığına vurgu yapıldı.
*
Allah'ın aralarında kadın erkek tercihi yapmadığına,
Peygamberimizin de 4 kız evladı olduğuna.
Eş ve çocuklarının da çalışma hayatına katkı verdiklerine.
Çoluk çocuğun evlilik yaşına cevaz olmadığına,
Bedensel ve ruhsal gelişimin tamamlanmasına,
Kızların da erkek çocuklar gibi eğitimde asla geri bırakılamamasına,
Vurgu yapmıştır.
İşte bu!
*
İşte Diyanet var ise,
Bu kim oldukları belli/belirsiz kimselerin,
Sözde din adına,
Saçtıkları saçmalıkları,
Duymak istemiyorum...
 
AH TAKİYE
 
Bizim Nurettin Yıldız Hocayı sevenler fena kızdı.
Sözleri çarpıtıldı.
Cımbızdandı.
Diyerekten
Bağırıldı,
Çağırıldı...
*
Yahu Nurettin Hoca!
"Altı yaşındaki çocukla nikah kıyılır"ın neresinde cımbız var.
Yahu, "Dayak yiyen kadın şükür namazı kılsın" sözünüzün neresinde cımbız var?
*
Hem suçlu hem korkaksınız.
Demiş isen,
Fikrini savun ki gerekçenizi öğrenelim.
Yoksa, "Sürç-i lisan ettim af ola" de,
Mevzu mevta olsun bitsin.
Hal böyleyken hala mağdur ayaklarını bırakın lütfen...
 
TREN YOLA ÇIKARSA
 
Bayburtlu Bakan Ağabal,
"Tren yola çıkarsa Bayburt'tan geçer" dedi.
Bu ifadede trenin nereden geçeceği sorun değil.
Trabzon'a gelsin de nereden geçerse geçsin.
*
Ama burada beni Bakanın:
"Tren yola çıkarsa"
Cümlesi  düşündürüyor.
Oysa biz tren yola çıkacak biliyoruz.
Öyle dedi Başbakanımız.
Cumhurbaşkanımız.
Yoksa biz mi hayal görüyoruz.
Ne demek "Tren yola çıkarsa?!"
 
REİSİN BOZKURT İŞARETİ ÜZERİNE
 
Bakan Mahir Ünal,
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bozkurt işareti yapması üzerine yaptığı açıklamada.
"Olayı izledim.
Rabia işareti yapıyordu.
Önce sağ elinin başparmağını avucunun içine doğru büktü.
Rabia işaretini yaparak kolunu havaya kaldırdı.
Sonra ne olduysa birden kadrajda bozkurt işareti gözüktü.
Yani,
Şey,
..."
 
Ney!?
Ney Sayın bakan?
Şimdi birden kadrajda Tayyip Beyin eli değil de, başka bir el mi girdi.
Yoksa o el montaj mı?
Neyi örtmeye çalışıyorsunuz?
Kendisini selamlayan,
Sevgi gösterisinde bulunan ülkücülere o da karşılık vermiş olmalı
*
Bakın sayın bakanın yaptığınızın benzerlerini evvel zaman içinde selametli Arınç yapardı.
İşte,"Tayyip Bey onu demek istemedi de..." falan filan.
Çıktı Tayyip Bey:
Kimse benim sözümü düzeltmeye kalkmasın.
Tam da onu demek istedim.
Diyerek Arınç'ı fena hırpalardı...
Sanırım Hükümet sözcüsü Mahir Ünal,
Böyle devam ederse yakında o da Reis'ten cevabını alır...
 
AKILLI OLMAK LAZIM.
 
Evet, bir kibritle Roma'yı yakarsın.
Ama onlarca itfaiye ile söndüremezsin.
*
O halde,
Ateşle oynama.
O halde kırk ölç, bir biç.
*
O halde;
Eline,
Diline,
Beline hakim ol!
 
2. ÜNİVERSİTE!
 
Birkaç yıldır 2. üniversiteyi konuşuyoruz.
Milletvekillerimizden aldığımız bu müjdeli haberi gazetemizin manşetlerine taşımıştık.
Sonra aldığımız bir habere göre Reis'ten döndü.
Döndü ama tekrar yeniden talep sunulacak ve Akçaabat'ta 2. üniversite faaliyete geçecekti.
Ama bir yıl daha geçti.
Lakin yine hiç bir ses/seda yok.
 
GİDEN GELMİYOR
 
Trabzon tarihin Türkiye'ye bir hatırasıdır.
Sümela'sıyla.
Kızlar Manastırı'yla.
Ortahisar Kalesiyle.
Vezolen manastırıyla.
Aya soya'sıyla
Fatih ve İskender paşa camisiyle...
Atatürk köşküyle...
*
Evet, Binlerce yıllık bu şehrin terk-i viran edilişi nedendir?
Efendim öyle demeyin,
Trabzon'un nüfusu artıyor.
*
Mesela 2017 yılında 12 bin civarında arttı.
Acaba gidenler gitmeseydi artış kaç olurdu?
Sanırım artış,
Yaklaşık 50 bin olurdu.
*
Bu şehre yakışan bir türkü,
Seni uzaktan sevmek /Aşkların en güzeli...
Alıştım hasretine /Gel desen gelemem ki
*
Adam, Almanya'ya gidiyor,
Geri dönmüyor.
3. Nesil oldu Almanya'da.
*
Adam ı millet vekili seçiliyor,
İyi kötü vekillik yapıyor ve bitiriyor,
Ama o da geri dönmüyor.
*
Adam üniversite okumaya başka şehirlere gidiyor,
Eyvah o da geri dönmüyor.
*
Gidiş o gidiş.
Okulu bitiriyor.
İş bulup evleniyor,
Dedim ya o da geri dönmüyor.
 
Düşmanından kaçıyor...
Düşmanından kaçar gibi,
Şehrinden,
Dağlarından,
Köylerinden kaçıyor...
*
İyi de neden?
İşte nedeni:
Aş,
İş,
Huzur.
Eğitim.
*
İşte onun için üniversiteler...
İşte onun için,
Demir yolu,
Çevre yolu.
İşte onun için yatırım alanları...
Teşvikler...
Hem de acilen...
 
 FIKRA
 
Adamın biri bara girmiş.
Garson, herkese içki ver kendine de al!
Demiş.
İçkiler içilmiş garson hesap için gelince adam:
"Para yok" demiş.
Tabi garson bunu bir güzel dövüp dışarı atmış.
Diğer aksam tekrar gelmiş ve yine
"Garson herkese içki, kendine de al."
Demiş ve sonuçta parası olmadığı için yine dayak yemiş ve gitmiş.
Bu üç aksam böyle devam etmiş.
Dördüncü gün bizimki yine gelmiş ve "Garson herkese içki fakat bu sefer sen içme,
İçince sapıtıyorsun."