Fransız düşünür Montaigne, 1580’de ülkesinin çocukları için şöyle der: “Dayaktan sakatlanmış, sersem olmuş nice çocuklar vardır. Devletimizin kanunları yine bu işe karışmaz. Sanki bu sakatlar ve sersemler bizim toplumumuzda yaşamıyorlar. Neden babaları ve çocuğu eğiten herkesi, öfkeli iken çocukları dövmekte serbest bırakıyoruz?”  Burada öğretmenlerin, babaların, büyüklerin, çocukları dövmesinden çok, öfkeli iken dövmemesi üzerinde durulduğu görülmektedir. Burada, öfkeli olmamak şartıyla, çocuklara ceza uygulamanın normal olduğu ileri sürülüyor. Nitekim çocuk eğitiminde ödül ve cezanın, tarihin her döneminde ve her toplumda yer aldığını görüyoruz. Eğitim tarihi, çocuk eğitiminde ödül ve cezanın olmadığı bir toplumdan söz etmez. Ne var ki, bu durumun, sadece Türk eğitim tarihi için geçerli olduğunu ileri sürmek, tarihi gerçeklerle bağdaşır bir durum değildir. Montaigne, çocuk eğitiminde şiddetin kullanılmamasını değil, öfkeli iken babaların ve öğretmenlerin şiddeti kullanmamaları gerektiğini söylüyor. Atasözümüz de öyle söylemiyor mu? “Öfke ile kalkan zararla oturur!” İşin doğrusu, geleneksel eğitim, bütün toplumlar için geçerli olan bir kavram. Geleneksel eğitim, her tür eğitim çalışmasını yetke(otorite) ilkesine dayatan ve çocuğu toplumsal çevrenin kurallarına uymaya zorlayan bir eğitim. Karşıtı “yeni eğitim” ya da “çağcıl eğitim”. Geleneksel eğitimde ödül ve ceza, disiplinin temel taşlarıdır. Ancak uygulamalarda daha çok, cezanın öncelendiği söylenebilir. Geleneksel eğitimde cezanın kutsandığını söylemek, yanlış olmaz. Geleneksel eğitimin karşıtı olarak ortaya çıkan yeni eğitimde ise, ceza neredeyse hiç yok, sadece ödül var. Cezanın egemen olduğu eğitim sisteminde, korkunun öne çıktığını biliyoruz. Korkunun olduğu yerde de eğitimin sağlıklı olması zordur. Ödülle eğitimin de her zaman istenen sonucu vermediğini biliyoruz. İçinde yaşadığımız çağın adına “postmodern eğitim” diyoruz. Porstmodern eğitim, geleneksel eğitimin cezasını da modern eğitimin ödülünü de yetersiz bulur, “geribildirim” yöntemini kullanmayı salık verir. Eğitimde düzenin sağlanmasında ödülün de cezanın da geribildirimin de yeri ve zamanı geldiğinde etkili bir şekilde kullanılması, eğitimin selameti açısından önemlidir. Geleneksel eğitimi bütünüyle yok saymak ne kadar yanlış ise, bütünüyle geleneksel eğitimde ısrar etmek de o kadar faydasızdır. Otorite olmadan eğitimin olmayacağını bütün eğitim bilimciler kabul eder. Otorite olmalı ama otoriter olmamalı ki, günümüz şartlarına uygun bir eğitim sistemi kurgulayabilelim. Hiç cezasız eğitim olmaz; bütünüyle cezanın inşa ettiği eğitim de asla pedagojik değildir. Korkunun egemen olmadığı ama karşılıklı sevgi ve saygıya dayalı bir itaatin olduğu eğitim, sağlıklı insanlar yetiştirmenin en kestirme yolu olabilir. Korkutarak, zorlayarak geçici faydalar ve başarılar elde etmek mümkün olabilir ama bu süreç sürdürülebilir olamaz. İçinde yaşanılan toplum kültürünü edinmeye çalışan yeni nesil, yaşadığı toplumun uyumlu bir üyesi olma yolunda büyüklerin yardımına ihtiyaç duyar. Eğitim bir yardım eylemidir. Öğretmen, öğrenmek isteyenlere yardım eden kişidir; sınıfta bulunanlara zorla bilgileri aktaran kişi değildir. Kaldı ki, bugünün öğretmeni bilgi aktaran kişi asla olmamalıdır. Yetişmekte olan bireylerin kendileri olmalarına katkı yapan öğretmen, bu rolünü asla korku ile oynamamalıdır. Ödülün de yeri ve zamanına göre kullanılması, eğitimde başarıyı getirir. Geribildirimin ise, insan onuruna en uygun bir eğitim yöntemi olduğunu bilmekte fayda vardır. Eğitimde disiplini bozan öğrenciye davranış bozukluğuna karşılık olarak, “Bu davranışınla beni çok üzdün.” ya da “Bu davranışın beni çok mutlu etti.” biçimindeki bir tepki, ödül ve cezadan daha etkili olabilir. Unutmayalım ki, eğitim insanı merkeze alan bir kamusal hizmet olup, bütün davranışlarımızın insan ilişkilerine uygun olmasını zorunlu kılar. Eğitimi yardım isteyen bireylerin, insan olma yolunda onlara yardım etmek biçiminde tanımlayabiliriz. Bu tanım, eğitimin anlamını daha açıkça yapmaya uygun durmaktadır. İnsan onuruna yakışmayan hiçbir eğitim yöntemi, eğitimin bir aracı olamaz. Disiplini sağlama yolunda uygulanacak tüm yöntemlerin insan onuruna uygun olması, sağlıklı nesiller yetiştirmenin olmazsa olmaz şartıdır.