Seni son zamanlarda medyada fazla görmeye başladık.
Adeta ağabeyinle yarışmaktasın.
*
Ey Celal Kılıçdaroğlu!
Bu halinle bizim Köksal Babayı andırmaktasın.
Alladılar pulladır seni...
Sonra adressiz sokaklara  terk ettiler.
*
Ağzında bakla ıslanmadı.
Çocukça deşifrelerde bulundun...
*
Neymiş,
Annen, Kemal ağabeyin için  neler söylermiş;
Senden öğrendik.
Ağabeyin, annene nasıl davranırmış;
Yine senden öğrendik.
Senin ağabeyine olan nefretini de; 
Senden öğrendik.
Böylece senin ne kadar boş olduğunu da hep senden öğrendik gözüm.
*
Şöyle sosyal medyadan  bakıyorum da,
Yaşını/başını almış bir şahsiyettesin.
Ama aile içi sırları saklama konusunda, bizim Mert Ali senden çok daha güvenilirdir.
*
Öyle ya, ağabeyini sevmeyebilirsin.
Hatta siyasetten yetersiz de bulabilirsin.
Olur ya, kıskanabilirsin de.
Ama bu kadar ucuz mevzularla koskoca bir Partinin Genel Başkanına saldırmak,
Üstelik bu kişi  senin ağabeyin ise...
*
Dedim ya seni birileri fena kullanmış ve AK Parti’nin kapısına kaldırıp atmış.
AK Parti’de, sözde "etik olmaz" bahanesiyle seni partiden içeri almadılar.
E, ne oldi simdi?

VEKiL SAYISI 50 ARTIYOR

Yeni Anayasayla Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki vekillerin sayısı 550'den 600'e çıkarıldı.
*
Nasıl oldu?
Sandıklara "Evetler /Hayırlar" atıldı.
Sonra o oylar sayıldı...
*
Kabul edenler,
Etmeyenler belirlendi ve sonuç:
600 milletvekili teklifi şimdilik kabul edilmiştir.
İşte bu kadar.
*
Tabi anlaşılan 50 vekil daha sınıf atlayacak.
Ayrıcalıklı olacak.
Trafikte,
Havada,
Karada,
Denizde asaletlerini konuşturacaklar.
*
Tüm bunların karşılığında 50 vekil daha kendini liderine kabul ettirebilmek için tabi ki yüksek volümlü naralar  atacak.
Millet de vekillerimiz var sanacak.
*
Öte yandan, bu işin sadece bir tarafı.
Tabi asıl maharet,
Vekil sayısını 600'e çıkartmak değil,
Gayri safi hasılayı beğenmediğimiz batı ülkelerinde olduğu gibi  10 bin dolardan,
35- 40 bin dolarlar seviyesine yükseltmektir.
*
Türk ekonomisini düze çıkartmaktır.
Dolar ve Euro karşısında erimekte olan Türk Lirası’nı derhal doların seviyesine getirmektir.
*
Tabi onlar parmakla,
Gizli filimler çevirmekle  olmuyor azizim.

MEHMET İŞ

Mehmet İş'i 30 yılı aşkın bir süredir tanırım.
Realist olduğu kadar duygularıyla da düşünen bir güzel insandır.
*
Üniversite hayatı süresince Karadeniz Gazetesi  Kültür/Sanat sayfasını düzenleyerek edebiyat dünyasına değerli emekler verdi.
*
Sonra mühendis olarak başarılı işlere imza attı.
İmza attı ama,
Gönlünde biriktirdiği hatırları yazdığı şiir kitabıyla çok çarpıcı ve usta bir şekilde kaleme aldı.
*
İşte o kitabın adına da, "AYRILIK İHANETTİR"  Dedi.
Mehmet İş(te)
"Gül dolu kucağım/
Düşmanlarıma vereceğim hepsini" derken,
Ayrılık ihanettir şiirinde ise,
Bin yürek ihanet gördüm/
bir yüreği kırmadan/
Herkese haklı dedim.
Bir ben haksız çıktım tüm/
kavgalardan.
*
Ne diyeyim Mehmet'im.
Seni severdim  de;
Kitabına bayıldım...

BAŞKAN METiN AYDIN

Önceki gün Diyanet Trabzon Şube Başkanı Metin Aydın arayarak,
Bir önceki,
"DİYANET SORUMLULUK ALIYOR "
yazımda,
"Din dışı,  İslam'la örtüşmeyen hurafeleri ballandıra ballandıra insanlara yedirmesinler.
*
Kendilerine dini öğrenmek için yaklaşanlara Allah'ın dinini,
Kuran'ın mesaj olduğu gibi,
Dosdoğru anlatsınlar"
İfadesi  Diyanet için değil, 
Tam tersi bazı cemaatlerin dini hususlarda haddi aşmalarına yöneliktir.
*
Hatta aynı yazımın son paragrafında da bu söz konusu cemaatler  kast edilerek
"Sıfır toleransla denetlensinler"  diye Diyanet İşleri’ni sorumluluğa davet ettiğimi açıkladım ve mesele netliğe kavuşmuştur.
*
Sayın Başkan Metin Aydın'ın hassasiyetine teşekkür ediyorum.

OKUYUCUDAN GENEL BiR ELEŞTiRi

İyi bir gazete okuru olan İsmail Kaya ayrıca İngilizce Öğretmenidir.
Basın üzerine yaptığı eleştirileri paylaşmak istedim.
*
"Özellikle yerel gazeteler için belirtmeliyim ki,
Haberlerde çoğu kere 5 N 1 K kuralı uygulanmıyor.
Aldığım gazetede bir olayı okuyorum,
Olayı kimin yaptığı konusunda bir açıklama yok.
Niçin
Nerede,
Ne zaman.
Nasıl.
Neden,
Kim soruları cevabını bulmuyor.
*
Ayrıca manşetleri de çok komik buluğum oluyor.
Genellikle üst başlıkla manşetle örtüşmüyor.
İmla hataları hak getire...
Noktalamalar hiç önemsenmiyor.
Köşe yazarları çok uzun yazıyorlar."
*
Zaten insanlar okumayı sevmez oldular,
Onca uzun yazmanın ne alemi var?
Ha, arada eksikleriniz olsa da,
Sakın siz üzerinize almayın,
Daha çok Taka'yı alıyorum ve sizi zevkle okuyorum."
*
İşte bilinçli okur.
Şahsım ve Gazetem adına teşekkürler İsmail Kaya

ACABA

İktidar çevreleri,
"Çok güçlü olduğumuz için dışarıdan ve içeriden asimetrik bir saldırıyla karşı karşıyayız."
Diyorlar.
*
Bence tersi doğru.
Yani zayıf olduğumuz için saldırıya geçtiler.
*
Aslanlar bile sürünün en zayıf olanın saldırırken,
Neden düşman,  düşmanına güçlüyken saldırsın ki?
Ölümüne mi susar yoksa.
*
Mesela Osmanlı İmparatorluğu’na; 
Fatih,
Yavuz,
Kanuni zamanında saldıran bir ülke var mıydı?
Yoktu çünkü Osmanlı şaha kalkmıştı.
*
Evet, Osmanlı güçlüyken değil; 
Zayıf iken ittifak devletlerinin hücumuna uğradı.
Hatta  baykuşlar bile o kuş akıllarıyla ölmekte olan canlıların başlarına tünerler.
*
Israrımı haklı çıkartacak çok sayıda örnekler var.
Lakin konu hakkında verdiğim örnekler kafidir sanırım.
*
Yani öyle güçlü olduğumuzdan değil,
Zayıf olduğumuzdandır bunların bu cüreti.
Yoksa bunlarda o cesaret ne gezer.
Kaldı ki aptal da değildirler.

FIKRA

Meleklerden biri öbür dünyada bir Kayserili bir Yahudi’yi karşısına çağırarak:
Bakın, buradaki davranışlarınız hoşumuza gitti, sizi tekrar dünyaya göndereceğiz.
Hatta size bir de dilekte bulunma hakkını tanıyoruz. Ne istiyorsunuz, söyleyin bakalım? Yahudi hemen atılmış:
Bana bol para ihsan edin.
Melek:
Tamam, demiş. Sen ne istiyorsun?
Kayserili yanıt vermiş:
Ben mi? Bir şey istemem. Sadece şu arkadaşın adresini verin yeter!