Elimizde akıllı telefonlar...
Evimizde muhteşem televizyonlar.
Altımızda şahane arabalar.
Ama yine de geri gidiyoruz.
*
İşte geri gittiğimiz bir kaç nokta.
Sevgisizlikte geri gidiyoruz.
Sır saklamada geri gidiyoruz.
Yardımlaşmada geri gidiyoruz.
Vefalı olmada geri gidiyoruz.
Dostluklarda geri gidiyoruz.
Nezakette geri gidiyoruz.
Dinsel inançlarda geri gidiyoruz.
Güvenilir olmada geri gidiyoruz.
Kurallara uyumda geri gidiyoruz.
Sadakatte geri gidiyoruz.
Ve bu liste maalesef uzar gider...
 
SAYIN MÜFTÜ CEVAP VERDİ TELEFONA
 
Sayın Müftü Cevap lütfen!
Özellikle son zamanlarda camilerimizdeki dejenerasyonu yansıtan yazılarıma cevap alamayınca Trabzon İl Müftümüz Keramettin Demir Hocamızı bizzat aradım.
Meslek içi eğitim sınavları nedeniyle oldukça yoğun olduğunu, Yazılarımın masasının üzerinde bulunduğunu ilk fırsatta arayacağını söyledi.
Tabi gerek  kalmadan biz aramış olduk.
Arayınca da haliyle cevabını alamadığım camilerde tabureler mevzuunu,
Camilerde spor mevzuunu ve
Camilerde görselleri konuştuk.
Aldığımız cevap "yazdıklarınızda haklısınız" şeklinde oldu.
İl  Müftüsü keramettin Demir, "Camilerde tabureler olması kabul edilebilir değildir.
Ayakta namaz kılınamıyorsa oturarak kılınabilir. Hatta ayaklar kıbleye doğru uzatılarak dahi kılınabilir. Ama taburelerle camilerde kılmak son zamanlarda adeta moda oldu. Elbette Allah ile kul arasına karışılmaz. lakin ibadetin gelenekleriyle tabureli ibadet geçmişte hiç olmamıştır.
Diğer taraftan camilerimizde spor yapma teşebbüsü Samsun'da yaşandı ve ikaz edilmesi sonucu bu eylemine son verilmiştir.
Görseller için de camilerde olmaması gerekir. Talimat verdim. Özellikle kıble yönünde görselin muhtevası ne olursa olsun camilerimize asılmamalıdır.
Hatta bir cuma vaazımda bu konulardan bahsettim. Özellikle tabureler mevzuunu işledim" dedi.
Evet, değerli okurlarımız. Amacımız ego yapmak değildir.
Amacımız en doğru ne ise onun gerçekleşmeni sağlamaktır.
Bu siyasette de bu sanatta da bu sosyal hayatta da böyledir.
teşekkürler sayın Trabzon İl Müftüsü  Keramettin Demir.
 
GAZETECİLER CEMİYETİNDEN ÖNEMLİ ÜÇ KARAR
 
Anadolu Ajansı Bölge müdürlüğü yapmış ve pek çok gazetecinin yetiştirilmesinde büyük katkısı olmuş Suavi Kaptan'ın adının Trabzon Gazeteciler Cemiyeti lokaline verilmesinin yanısıra,
2017 yılı sonuna kadar Cemiyet lokalinde yapılacak olan söyleşilere Merhum "Salih Çamoğlu Söyleşileri" adının verilmesi vefa ve kadir kıymet duygularının eksildiği günümüzde oldukça anlamlıdır.
Bunla birlikte Trabzon Gazeteciler Cemiyeti tarafından geçmiş 2 yılda verilen KTÜ İletişim Fakültesi öğrencilerine yönelik "özendirme ödülü" töreninde  Berivan Bila isimli öğrencinin Günebakış Gazetesine  yönelik eleştiri hakkının ötesinde hakaret içeren çirkin söz ve kabul edilemez tavırlar nedeniyle söz konusu "özendirme ve teşvik amaçlı ödülün" kaldırılması, Cemiyet içindeki ayrışmanın sona erdirilmesi konusunda çok yerinde bir karar olmuştur.
 
Başta Trabzon Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Yusuf Turgut olmak üzere tüm yönetim kurulunu bu aklıselim kararlarından ötürü tebrik ediyorum.
"Umarım tecrübeli gazeteci Ali Öztürk bu pozitif yaklaşıma,
Kendisine yakışır bir adımla karşılık verir" demiştim ki,  yanılmışım.
Hele hele başkan adayı bir arkadaşımızın konuyla ilgili kullandığı son derece yakışıksız, hatta ayıp sayılacak ifadelerden sonra benim bile keyfim kaçtı.
 
ŞEREFSİZ
 
Artık haberlerimiz arasında sık sık karşılaştığımız,
Yaşını başını almış ve genellikle de öğretmenler dünyasından sapıklara rastlamaktayız.
*
Son sapığımız Dadaşlar diyarından.
Adı,
Adı batsın.
Yaşı 52
İşi öğretmen.
Musallat olduğu çocukların tespit edilenleri şimdilik 11
Bu öğrencilerden 10'u kız çocuğu.
Birisi de erkek.
Sorarsan öğretmen;
Meğer köpek.
*
Bu pislik neler neler yapmış yazacak değilim ama
belasını bulmuş.
Toplam 297 yıl hapse mahkum olmuş.
Hatta bu sürenin tamamı hücre cezası olmalı ve orada gebermeli...
 
BAŞKANLIK HAYIRLI OLSUN!
 
Türkiye Başkanlık sistemini çözdü.
Tabi Tayyip Bey.
Birisi MHP'nin başına demir atarken bir diğeri de Türkiye'nin başına  başkan olacaktır.
Hayırlı olsun.
*
Sanırım daha önceleri de konuya değinmişimdir.
Başkanlık mevzuu merhum Özal ile başlamıştı.
Her dillendirdiğinde Demirel tarafından haşlanmıştı.
Sonra Demirel Cumhurbaşkanı olduğunda o da,
"Başkanlık olsun" demişti.
Halk da "Alışkanlık oldu" demişti.
*
Evet, muhalefet cephesinden başkanlığa mesafeli olsa da sanırım iktidar tepesinden olay daha başka görülmektedir.
ve onun için olsa gerek ki, Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan ısrarla "Başkanlık" sistemini gündemde tutmaktadır.
Tutmaktadır ama yıllar geçmesine rağmen bu talebi gerçekleşememiştir.
*
Fakat sanırım Ak Parti MHP bu konuda iyice uzlaşmışlar ki,
Bahçeli "Neden olmasın" diyor.
Belli ki artık bu iş bitmiştir.
Başkanlık şimdiden Türkiye'ye hayırlı olsun.
 
SINAV İÇİN SORULAR...
 
Maliye Bakanlığı açıkladı.
2017 yılında devlet dairelerine 60 bin memur alınacak.
İyi de bu memurlara hangi sorular sorulacak?
*
Mesela Reis denilince aklınıza kimler geliyor?
Mesela "2 Ayyaş" denilince akla kimler geliyor?
Mesela "Uzun adam" denilince akla kim geliyor?
Mesela  "Ne istediniz de vermedik" denilince akla kim geliyor?
*
Bu gibi soruları çoğaltmak mümkün ama gereği de yok.
Devlet memurlarına devlet adabına göre sorular sorulmalıdır.
Malum devlet, kurumların en büyüğü,
En ciddisidir.
Devlet kurumları yağcılık,
Yalakalık ve zevzeklik makamları değildir.
Bu duygularda olanlar şımartılmamalı.
Zira bu gibiler, devlete de,
İktidarlara da büyük zarar verirler.
 
DEVLETİN İLGİSİZLİĞİ Mİ BİLGİSİZLİĞİ Mİ?
 
Şuraya bakın,
Benim Rizeli hemşerim ,
 "Evimin etrafında heyelan riski var" diyor.
Koskoca devletimin Valiliği sözde konuyu inceliyor,
inceletiyor ve
"Risk misk yok" diyor.
*
Hemşerim de, 
"Devlet yok demişse yoktur.
Ki o devlet yalan konuşmaz.
O devlet beni korur ve kollar.
O devletin mögendisleri vardır.
Onlar iyi eğitim almışlardır."
Diyerekten yatıp korkusuzca uyuyor.
*
Sonra devlet yanılıyor,
Vatandaş haklı çıkıyor.
Sonra,
Sonrası yıllardır bir yastığa baş koyan eşi "olmaz" denilen heyelanda maalesef ölüyor.
*
Lakin yine de,
Biz büyük devletiz.
Biz muz,
Karpuz Cumhuriyeti değiliz.
 
YALANLAMA!
 
Efendim neymiş,
Darbe gecesi bir komutan Tayyip bey'i aramış.
"İstanbul'a gel "demiş.
"İstanbul'da ben sizi korurum" demiş.
Cumhurbaşkanı "Ben size nasıl güvenirim ?"demiş.
O paşa da "İnanmazsanız beni Devlet Bahçeli'ye sorun" demiş miş.
*
Evet bu darbe efsanesi Partisinde sorunları olan Devlet Bey'i oldukça popüler yaptı.
Parti içinde Karizması yükseldi.
Ama gel gör ki,
Bu diyalog yalanmış.
*
Önceki gün o komutan Orgeneral Ümit Dündar bir açıklama yaptı ve
"Ben İstanbul'a gelin ben sizi korurum.
 İnanmazsanız beni Devlet Bahçeli'ye sorun" şeklinde bir beyanım olmamıştır" dedi.
*
Valla ben de inanmıştım.
Ama medya işte,
Özellikle sosyal medya...
İnanılır gibi değil.
 
FIKRA
 
Hitler üç esir yakalamış, İngiliz, Fransız ve bir Yahudi.
- "Size soru soracağım, bilirseniz sizi bırakacağım" demiş.
İngiliz'e sormuş
- "Titanik kaç yılında battı?"
İngiliz hemen cevap vermiş : "1912" diye.
Hitler göndermis Ilgiliz'i. Fransiz'a sormus bu kez:
- "Titanik'te kaç kişi öldü?"
Fransız cevap vermiş : "1050".
- "Tamam, sen de gidebilirsin" diye özgür bırakmış.
Ve Yahudi'ye dönmüş;
- "Say lan isimlerini!"