“28.08.1979 Salı günü müezzin-kayyım olarak başlayıp 23.02. 1993 gününden itibaren de imam-hatip olarak devam ettiğim kutsal din görevliliğinden 08.06 2022 Çarşamba günü emekli olacağım, inşallah. Dolayısıyla bugün Cuma namazında cemaatimle vedalaşıp helalleşeceğiz inşallah. Beni bu kutsal göreve nasip edip, kazasız belasız bugünlere nasip eden Rabbim’ e sonsuz hamd ü senalar olsun!..”

Uzun yıllardan beri tanış olduğum Derviş Hoca, diyanet camiasında sevilen bir din görevlisi olarak bilinir; bunun böyle olduğuna ben de şahitlik ederim. Uzun yıllardan beri din görevlileri cemiyetinin başkanlığını da yürüten Derviş Hoca, özü ile sözü bir insan olarak tanınmıştır. Bildiği ile amel eden, sevdiğini Allah için seven, sevmediğini de Allah için sevmeyen bir din görevlisi olan Derviş Hoca’nın görevini aksattığını kimse bilmez; görev bilinci gelişmiş bir din görevlisi olarak bildiğimiz bu hocanın görevde iken namaza gelmediği hiç vaki olmamıştır.  İnsani özellikleri öne çıkmış, sevecen, güleç yüzlü bir insan olan hocanın anlaşamadığı bir insan olduğunu bilmiyorum; bileni de duymadım. Cemaati onu sevdi, o da cemaatini sevdi ve bağrına bastı. Bundandır ki, Trabzon’da emekli olduğu için cemaatinden plaket alan başka bir din görevlisi yok; Derviş Hoca ilk defa cemaatinden plaket almayı başarmış bir din görevlisi unvanını kazanmıştır.

Evet, her memurun(çalışanın) kaderi emekli olmaktır. Sırası gelen herkes emekli olacaktır. Önemli olan emekliliğe yükleyeceğimiz anlamdır; gerisi uyar… Kur’an’da emeklilik ve tatil kavramları yok!..Modern dünyanın icadı olan emekliliği iyi anlamlandırmak gerekir.Emekliliği “yan gelip yatmak” olarak anlıyorsak vay halimize. Emeklilik “ununu eleyip eleğini asmak” diye anlaşılıyorsa da durum kötü…Kur’an’da emekliliğin olmaması demek, emeklilikle, çalışırken yaşadığımız hayatın bir farkı olmadığı anlamına gelir. Beşikten mezara kadar devam eden öğrenme/eğitim, emeklilikte de sürecektir. Ya öğrenen ol, ya öğreten ya da bunları seven, dördüncüsü olursan helâk olursun. Bu uyarı herkese olduğu gibi emekliliği gelenlere de yapılmaktadır. Derviş Hoca’nın emekliliği ile çalıştığı zamanlardaki hayatında eğitim/öğrenme anlamında bir fark olacağını sanmıyorum.

Sözün burasında bir noktaya dikkat çekmeme izin verir. Derviş Hoca’nın “kutsal görev” diye tanımladığı din görevliliğine ise itiraz etmem gerekiyor. İslâm dininde ruhbanlık yoktur. Öyleyse meslekte kutsallık da yoktur. Bugün Şalpazarı’nda meslek yüksekokulunun mezuniyet törenine katıldım. Orada konuşanlar da itfaiyecilik mesleği için “kutsal” diyorlardı. Buna bakarsan bütün meslekler kutsaldır. Hayır, hiçbir meslek kutsal değildir. Ama herkes yaptığı mesleği mesleklerin en iyisi, en önemlisi kabul etmesi doğrudur.

Güle güle Derviş Hoca… Yüzünden gülümseme hiç gitmesin, Allah yolunu açık, ömrünü uzun etsin… Amin…