Türkiye siyaseten yaz sıcaklığına geçilen şu günlerde hareketli saatler yaşıyor.
 
Dün Hakkari’den yine şehit haberleri geldi. Düşen holikopterde 2 ve çıkan çatışmalarda 6 olmak üzere 8 askerimizi kaybettik.
 
Türkiye terör karşısında büyük sınav veriyor.
 
Barış dedik, çözüm süreci dedik, destekledik ama sürece yönelik tüm köprüler atıldı.
 
PKK’nın çok ciddi kayıplar verdiğini ve çözülmeye başladığını yazabiliriz.
 
Türkiye’nin en önemli sorunu terör. 30 yılımızı çaldı.
 
Çözüm sürecini gelecek için yığınak olarak değerlendiren terör örgütü devletin samimi hareketini kendi lehine çevirerek çatışmaları şehir merkezlerine kaydırdı.
 
Barikatlar kurdu, hendekler kazdı, bombalar döşedi.
 
Kabul etmek lazım Türkiye zor bir süreçten geçiyor.
 
Suriye krizi çözülebilmiş değil. Batı’nın Müslümanı Müslümana kırdırma projesi işliyor.
 
Ölen de öldüren de Müslüman.
 
Türkiye bu ateş çemberi içinde nasıl ayakta kalabilir?
İç politikada gerginlik var.
 
AK Parti 22 Mayıs’ta kongresini gerçekleştirecek.
 
Yeni ortaya atılan modele göre partili Cumhurbaşkanlığı’nın referanduma götürülmesi hesaplanıyor.
 
AK Parti 1 Kasım öncesi seçim vaatlerini büyük ölçüde yerine getirmiş olsa da reform hükümeti, yeni anayasa, özgürlükler, AB ile ilişkiler, mülteci sorunları, dış politik gelişmelerde henüz atacağı adımları tam anlamıyla atamadı.
 
Yeni başbakan ve olursa partili Cumhurbaşkanlığı modelinin ne getireceğini zaman içinde yaşayarak göreceğiz.
 
Muhalefette neler oluyor?
 
HDP dokunulmazlıklar karşısında tehditlere devam ediyor. Baraj altı kalmış durumdalar.
 
HDP, PKK’yı gözden çıkarmış olsa Türkiyelileşme adına bir adım atmış olabilirdi.
 
Bu fırsatı kaçırdılar. Bunu başarabilmiş olsaydılar değil Kürtler Türkler de HDP’nin tavrını alkışlayacak ve Türkiye’nin terörü yenen bir devlet olmasında HDP’nin hakkını teslim edecekti.
 
HDP, Avrupa, ABD ve Rusya denkleminde bağımsız hareket etmeyerek PKK çizgisinde kalmayı tercih etti.
 
Kürt halkı da emin olun uzatılan bu barış elinin havada bırakılmasını affedecek değildir.
 
CHP’de muhaliflerin yeniden hareketlendiğini görüyoruz.
 
Kemal Kılıçdaroğlu üslubunu sertleştirdi. Daha önce Cumhurbaşkanına yönelik sözleri vardı.
 
Şimdi de başkanlık sisteminin kan akıtılmadan olmayacağını söylüyor.
 
Siyaset diline bu sözler yakışmıyor.
 
CHP %25 bandında kaldıysa bu halkın suçu değil.
 
Bu bugünün de meselesi değil. CHP iktidar alternatifi veya iktidar olmak istiyorsa daha çok halkla kucaklaşmalı.
 
Dün il Başkanları Van’a gitti.
 
MHP’de Yargıtay’ın kararı bekleniyor.
 
Yargıtay’dan muhaliflere yönelik olumsuz bir karar çıkması durumunda
 
MHP’nin durulacağını sanmayız.
 
MHP, 1 Kasım’dan bu yana AK Parti ile politikalarda adeta flört ediyor.
 
Bahçeli 7 Haziran’da 80 milletvekili ile koalisyon ortaklığına kapıyı kapatırken şimdilerde anayasa değişikliklerinde birlikte hareket edebileceklerini söylüyor.
Bir sonuç var. MHP, koalisyon ortaklığını kaybetti, oyları % 5’e yakın eridi, vekillerinin yarısını kaybetti, HDP’nin altına düştü.
 
MHP’de lider kadrosunda yaşanacak değişim CHP’yi de etkiler, Kılıçdaroğlu bu rüzgar karşısında duramaz. Sürekli seçim kaybeden genel başkanlar olarak tabana daha fazla bir şey anlatamazlar.