Hani şu bizim Kadir Mısırlı var ya,
İşte onun bir videosunu izliyorum.
Bir yerlerde gençlere tecrübelerini anlatıyor.
Dağınık üst/baş,
Gömlek/kravat,
Ağzı yine bozuk sallıyor ana avrat...
*
Ama neyse mevcut  fikri yapısının tekamülündeki hikmetlere gelelim.
Bir zamanlar bu zat,
Meğer mezhep liderine fena kızıyormuş.
Çünkü "namaz kılmayanın katline cevazı" acımasızmış.
"Ya öldürdüğünüz bu insan, sonrada Müslüman olursa?
Dine,
Namaza/niyaza yönelirse?"
Şeklindeki düşüncesi nedeniyle bir fikri uzaklaşma yaşamıış.
*
Amma gel gör ki,
Bir gün bir minibüs şoförü aracını hızla güvercinlerin üzerine sürmüüş.
Orada bulunan bir şahıs, şoföre fena halde kızmıış.
Yaralı kuşu avucuna almış.
Etraftan kalabalıklar gelmiiş.
Kuşu hayata kazandırmaya çalışmışlaarr.
Ama kuşun durumu çok çok ağırmıış.

Kuşu korumaya çalışan,
Şoförle  kavga eden o insaan,
Birden "Bismillah-i rahmanı rahim" diyerek kuşun kafasını kesmiiişş.
Çünkü kuş artık acı çekmesin istemiiişş.
Ondan sonra bizim bu muhterem, mezhep ehlinden özür dilemiiişşş...
*
Allah'ım ben burada nereyi düzelteyim?
Ne yapayım?
Ne yazayım?
*
Yahu be adam;
Hiç mi kuranı okuyup anlamadın?
Orada Allah'ın peygamberine,
"Sen onların inanmamasından mesul değilsin"
Dediğini hiç mi görmedin?
Ya da okudun da anlamadın/umursamadın mı?
*
Yahu muhterem!
Önce düşündüğün doğru olduğu halde,
Bir güvercin vakasıyla nasıl sapıtmışsın.
Yoksa senin bu tür agresif haller ruhunda mı var?
Öyle ya, nice insanlar geçmişlerinde, dinle ilişkisi yoktur.
Ama ya sonra...
İşte Hazreti Ömer,
İşte Necip Fazıl Kısakürek ve daha niceleri...
Bunlar daha sonraki hayatlarını İslam'a adamışlardır ...
Sözde Allah adına,
Sende kula bu kin,
Bu nefret nedir böyle?
*
Sonra, bir kuşun-
Ya da bir başka hayvanın  kafası kesilirken,
"Bismillah-i rahmani rahim" değil,
Can alınırken "bismillah" denir.
Yani Türkçesi :"Allahın adıyla" denir.
"Bismillah-i rahmani rahim" demek,
 Esirgeyen ve bağışlayan Allah'ın adıyla demektir.
Esirgeyen ve bağışlayan Allah'ın adıyla deyip,
Güvercinin kafasını uçurmak,
Ya bilgisizliktir.
Ya da dinin kapısından geçmemiş olmaktır.

TRT'DE MYANMAR

Dün sabah gazeteye gelirken,
Yolda TRT Ankara Radyosunu dinliyorum.
Myanmar konuşuluyor.
***
Bir konuşmacı
"Budistlere yakıştıramadım,
Demek ki uhrevi konuların da dışına çıkıyormuşlar."
*
Diğeri,
"Demek ki orada Müslümanları terörist olarak algılamışlar..."
***
Terörist olarak algıladıkları için haliyle topluca bir temizlik yapıyorlar öyle mi?
Yoksa yapmazdılar demeye gelen  tuhaf konuşmalar.
***
Üç yaşında,
Beş yaşında çocukları,
Kadın/kız,
Yaşlı/genç ne varsa, sularda boğ.
Ateşlerde yak.
İşkencelerle öldür.
Sonra da e, canım terörist olarak algılamışlar.
***
Üstat Necip fazıl'ın iki dizesiyle,
Myanmar'a  bir selam gönderiyorum...
"Sen ve ben, gözyaşıyla ıslanmış hamurdanız;
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!"

MHP VE MDP

Ve dananın kuyruğu koptu.
MHP'den dışlanan, patide kongre eziyetleri çektirilen,
Partileriyle mahkemelik olup,
Alanlarda toplanan,
Otellerde kongre yapan.
Kongre için gerekli sayıyı fersah fersah geçen MHP'nin kongre kararının geçersiz sayılmasının ardından,
Devlet Bey'in Ak Partiye daha da yakınlaşması,
MHP'de derin kuşkular yarattı...
*
Halkta karşılığı bulunan Meral Akşener'in yanısıra,
Ülkücü hareketin koordinatlarını oluşturan Koray Aydın ve  Profesör Ümit Özdağlar'ın da beraberliği ile Akşener'in Merkez Demokrat Partisinin oluşmasını kaçınılmaz kıldı.
*
Peki ne olur?
MDP sadece bir tepki partisi olarak değil;
Bir proje partisi olarak yola çıkarsa.
Sorunları bir bir belirleyip,
Nasıl çözüme kavuşturacaklarını halka meydan meydan anlatırlarsa.
İdeoloji değil,
Devlet,
Millet,
Adalet,
Birlik,
Dirlik,
Huzur getireceklerini misyon edinirlerse;
Bu partinin geleceği olur...
*
Bunun için,
MHP kökenliler olduğu kadar,
Merkez sağ ve Merkez soldan da marka isimler bu partiye kazandırılırsa,
Vatandaşın,
"Ne yapalım,
Başka oy verecek parti mi var?"
Gerekçesi ortadan kalkacak ve dediğim gibi Türkiye'de siyasi anlamda bambaşka bir hava oluşacaktır.
*
Türk siyasetine hoşgeldin
MDP.

FIKRA

Bizim Temelin yakını ölür.
Cenaze namazında arka sıralarda saf tutunca dostları uyarır.
Temel;
-Bak bu mevta senin yakının, ön saflarda olmalısın.
Temel,
-Ama ben cenaze namazı kılmasını bilmiyorum der ve arka sıralarda namazı eda eder.
Aradan bir süre geçer ki,
Temel'in kaynanası ölür ve Temel bu sefer en ön saftadır.
Aynı dostu şaşkınlıkla sorar,
-La Temel, hani cenaze namazı kılmayı bilmiyordun,
Bakıyorum en ön saflardasın.
Temel,
La Dursun,
La oğlum bu cenaze namazı değiiil;
Bayram namazıdır bayraaam!
BAYRAM!
İnsanı seven insanların,
Bayramlarını,
Sevgi ve muhabbetle kutluyorum...

O AĞACIN ALTI

Hani bir şarkı vardır.
O ağacın altını şimdi anıyor musun/
O güzel günler için bilmem yanıyor musun.
*
Güzel,
Duygusal,
İçli bir ayrılık şarkıdır.
*
Önceki gün  benim de gözüm bir ağaca ilişti.
Ama ağaç o ağaç değil,
Sevap olsun diye her tarafa palmiye dikmişler.
Zaten bu aralar,
Araplara ve  palmiye ağaçlarına fena halde sarmışız.

Neyse o ağaçlardan birinin etrafına baktım.
Sanki altına etmiş,
Pis pis kokuyor.
Kimi,
Kimsesi yok;
Gelen/giden kirletmiş,
Öylece duruyor...
*
Temizlik imanın yarısıymış.
Meğer imanın tamamı olsa maazallah dinsiz gideceğiz.
*
Lakin bu pis halimizle Avrupa yine de bizi kıskanıyor ya,
Ona acayip şaşıyorum...