Tam sekiz yıldır gündemde sürekli konuşulan konu...
Güvenli Bölge! ABD geldi.
Rusya gitti!
“ Stratejik Derinlik”
Yok, İdlib!
Yok, bu gün giriyoruz! Yok, üç gün sonra gireceğiz.
Derken ekonomiyi dibe vurduran, mültecilere harcanmış 40 milyar dolar!
Üstüne aynı mültecilere sınırda verilmesi planlanan 250-300 metre kare villalar!
Neden bahsettiğimi anladınız.
Malum Suriye meselesi...
8 yıldır konu aynı!
Hala belirsizlik, hala bir ton sorun. Ve muamma! Dolayısıyla muammanın verdiği gerginlik.
Çözüm bu kadar mı zor?
Kısacası; Ne Milli Savunma Bakanı Hulisi Akar!
Ne Genel Kurmay Başkanı Yaşar Güler!
Ne de tepedeki siyasiler!
Koyun oraya Gelinim Mutfakta ekibini yeminle bir aya kalmaz sorunu kökünden çözmezlerle ben de ben değilim!
O ne öngörü!
O ne strateji!
O ne laf cambazlığı!
O ne oyun kurmacadır öyle!
Söke söke alıyorlar çeyrek altınları,bilezikleri! Ve arkalarına baktırmadan tıpış tıpış yolluyorlar gelenleri!
Seyrettim, şaştım kaldım zihinden geçeni eyleme dökme kabiliyetlerine.
Bence Milli Savunma Bakanlığı bu teklifimi bir düşünsün.
Asla pişman olmayacaklar.
 
Diyarbakır da HDP binasının önünde evlatlarının dağdan geri verilmesi için oturma eyleminde bulunan annelerin tepkisi takdire şayandı.
Ta ki şarkıcıların, sinema oyuncuların o değerli annelerin arasına girerek destek pozu vermelerine kadar. Poz diyorum, çünkü inandırıcı değildi. Birçok insan da inanmadı zaten.Durumun magazinleştirilmesi olayın saflığını yok etti.
Velhasıl bence büyü bozuldu...
Aile ve Sosyal İşler Politikası Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’un o annelerin arasında zavallı bir yüz ifadesiyle oturması ise tümden büyüyü bozdu.
Sen devletsin bakanım!
Devlet çocukları dağa kaçıran partinin önünde diz çöker mi? Devlet çözüm odağıdır! Diz çökme merci değil.
Muhattapınız olan partililer zaten mecliste!
Onlardan sorun hesabı...
Başka yerde oturun o annelerle. Meclis de oturun, evlerine gidip oturun. Külliye de oturun.
Ama “terör örgütü destekçisi” dediğiniz partinin merdivenlerinde çaresiz gibi, boynu bükük bir halde oturmak da neyin nesi?
 
Orhan Osmanoğlu
Osmanlı padişahı rahmetli Abdülhamit Han’ın torunu olur kendileri.
İnsanları aşağılar bir şekilde “ 4 kuşak önce dedeleriniz bu vatan için ne yaptı? Belgeleriyle paylaşın.” Diye bir twit atınca ortalık karıştı!
“ Dedelerim savaşta öldüğü için açlıktan öldü bazı çocukları” diye yazan da vardı.
“ Savaşta kolunu, bacağını kaybetmiş dedem, daha ne yapsaydı? “ diye yazan da vardı.
“ Sizin borçlarınızı ödediler, siz ne yaptınız? ” diye yazan da...
Peki benim dededelerim ne yaptı biliyor musunuz Osmanoğlu?
Eğer şu an sizin aileniz tahtta olsaydı, ben sizin kulunuz olduğum için, haşaaaa değil size cevap vermek, normalde adınızı bile buraya yazamazdım!
Yazsaydım muhtemelen benim kelle sizin ayaklarınızın ucundaydı!
Doğru mudur?
Doğrudur!
İşte o beğenmediğiniz, küçümsediğiniz, aşağıladığınız hatta paşa torunusunuz diye askerlikten bile muaf tutulduğunuz zaman dilimi öncesinde bizim o büyük dedelerimiz senelerce askerlik yaparak, savaşarak bize ÖZGÜRLÜĞÜMÜZÜ verdiler.
Biz tadını çıkarıyoruz.
Siz de çıkarın bence...
Soyadınızdan başka hiç bir şeyiniz olamamış bu halinizle, sıradan koltuk yerine altınlarla bezeli tahtta oturarak ona buna hükmetmek varken dedelerinizin kulu olan bendenizle aynı sıradanlıkta olmak elbette sizin için nahoş bir durum. Ama boşverin.
Dedim ya, siz de çıkarın size verilen bu hayatın tadını.
Zira, kim bilir kimler boğdurtacaktı babanızı?
 
Haksızlığa uğruyoruz. Allah’a havele ediyoruz.
Kötülük görüyoruz. Allah’a havale ediyoruz.
Bazen düşünüyorum da; başına gelenlere karşılık vermeyip, her şeyi Allah’a havale eden, bizim gibi başka bir millet daha var mıdır acaba?