Türkiye ile ABD ilişkileri tarihin en belirsiz günlerini yaşıyor.
 
Buna sebep olan sayısız olay var.
 
Hangi birinden başlasak,
 
Bu ne bu sütuna ne de kitaplara sığar.
 
DAEŞ saldırılarını mı yazalım, PKK bombaları mı, FETÖ’nün darbe kalkışmasını mı, Zarrab olayını mı? geçmişte yaşanan 4 darbeye hiç girmiyorum bile.
 
Türkiye’yi ‘model ortak, stratejik ortak’ gören ABD için bu söylem her zaman kağıt üzerinde kalmıştır.
 
Türkiye’nin bölgesinde güçlü bir ülke olması istenmiyor.
 
Şu anda stratejik bir gizli savaş halindeyiz.
 
İstenildiğinde gerek basın, gerek STK’lar ve gerekse provokatörler kullanılarak Türkiye’nin ayakları üzerinde durması istenmemektedir.
 
Geçmişte başardıkları bu sac ayağı şimdi demode olmuştur.
 
Dün yeni bir gelişme oldu:
 
ABD Hava Kuvvetleri Müsteşar Yardımcısı Heidi Grant, Rusya'dan S-400 füze savunma sistemleri satın alması halinde Türkiye'nin NATO teknolojilerine erişiminin kısıtlanacağını söyledi.
 
DefenseNews'e konuşan Heidi Grant, Türkiye'ye S-400 sistemleri alımı konusunda uyarılarda bulundu.
 
Grant, "Eğer Türkiye S-400'leri alırsa, NATO teknolojilerine erişimi kısıtlanır.
İleriki aşamada da Türkiye'nin F-35 tipi 5. nesil bombardıman uçaklarını edinme ve kullanma imkanlarına yönelik tedbirler alınabilir" dedi.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya ziyareti sonrası bu açıklamaların gelmesi sürpriz değil.
 
Türkiye dış politikada bağımsız adımlar atıyor.
 
Ne diyordu Erdoğan: ‘Ey Amerika sen benimle mi berabersin yoksa PKK, PYD ve YPG ile mi?’
 
PKK ile DAEŞ’in işbirliği yaptığı  Türkiye’de askerlerimizi şehit eden PKK’lıların kullandıkları silahların ABD kaynaklı olduğu ortaya çıktı.
 
ABD, devletten yana değil kukla PYD’den yana taraf aldı.
 
PYD Sözcüsü Talal Silo, G.Antep’te sorgulanıyor, bakalım daha neler çıkacak?
 
Şimdi Türkiye, Rusya ve İran, Astana’da yeniden Suriye meselesini yeniden müzakere edecek.
 
ABD bu oyunda saf dışı oluyor.
 
ABD’nin bu saldırganlıkları hedefleri gereği normal karşılanabilir.
 
Bölgede bu gelişmelerden İsrail memnun.
 
Oluşturulacak Kürt koridoruyla Büyük İsrail projesine ‘Arz-ı Mevud’ hayalini gerçekleştirmek istiyor.
 
Kürt kardeşlerimiz geleceği göremediği için liderleri eliyle bu oyunlara alet oluyorlar.
 
İsrail’le yapılacak olan uzlaşının uzun vadede kan ve gözyaşından başka bir şey getirmeyeceği düşünülemez.
 
Ama ne oluyor İslam alemi birlik olamıyor, sözde alim çıkıyor, İsrail’e güzelleme çekiyor.
 
Biz kendi içimizde kavga edersek çocuğun biri gelir bizi tokatlar galip de o olur.
 
Yaşadıklarımız budur.
 
FETÖ kalkışmasıyla hedef Türkiye’de kaos yaratmaktı.
 
Bu kalkışma başarılı olsa her şeye evet diyen bir anlayış hakim olacak, İsrail, ABD, İngiltere, AB’nin istekleri koşulsuz yerine getirilecekti.
 
Türkiye’nin dış politikasında, iç politikasında tartışılacak çok şey var kuşkusuz.
 
Bu özeleştirileri hükümet kanadı da yapıyor ve yapmalı da.
 
Muhalefetin daha fazla yapması gerekir.
 
Kendine de sorması, ‘neden bir adım ileri gidemedik’ demesi gerek.