Ekonomi

Türkiye’de Manda Varlığı Alarm Veriyor: 30 Yılda Yüzde 53’lük Düşüş

Türkiye’nin manda popülasyonu son 30 yılda yarıdan fazla azaldı. Uzmanlar, hem ekonomik hem de ekolojik açıdan önemli olan bu düşüşün sürdürülemez olduğu görüşünde.

Abone Ol

Manda sayısındaki çarpıcı düşüş: Neden önemli?

Dünya genelinde manda popülasyonu artış gösterirken, Türkiye’de tam tersi bir tablo yaşanıyor. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bakiye Kılıç Topuz’un verdiği bilgilere göre, Türkiye manda varlığında dünyadan kopmuş durumda. 1990’lardan bu yana yaşanan yüzde 53’lük düşüş, bu alandaki sürdürülebilirliğe dair ciddi soru işaretleri doğuruyor.

Bugün Türkiye’de yaklaşık 162 bin manda bulunuyor. Bunların yalnızca 80 bini süt üretimi için kullanılıyor. Toplam hayvan varlığı içinde ise mandanın payı yalnızca yüzde 12 seviyesinde. Bu durum, hem hayvancılık çeşitliliği hem de tarımsal ekonomi açısından önemli bir kayıp anlamına geliyor.

Samsun, mandacılığın son kalesi

Doç. Dr. Topuz’un dikkat çektiği bir diğer önemli nokta ise Türkiye’deki manda nüfusunun coğrafi dağılımı. Mandaların yüzde 60’ı Samsun’un Bafra ve 19 Mayıs ilçelerinde yoğunlaşmış durumda. Bu bölge, aynı zamanda yürütülen geliştirme projeleriyle mandacılığın yeniden canlandırılması açısından da kritik bir rol üstleniyor.

Özellikle 19 Mayıs ilçesinde bulunan 19 bin 495 mandanın 11 bini süt üretimi için değerlendiriliyor. İl genelinde manda sütünden elde edilen ekonomik değer ise 475 milyon TL ile 900 milyon TL arasında değişiyor. Ancak uzmanlara göre bu potansiyel hâlâ yeterince değerlendirilemiyor.

Türkiye’nin dünya manda sütü üretimindeki payı yok denecek kadar az

Dünya genelinde manda sütü üretimi artarken, Türkiye bu yarışta neredeyse yok. Doç. Dr. Topuz’un verdiği bilgilere göre, Türkiye’nin manda sütü üretimindeki küresel payı sadece yüzde 0,04. Oysa Türkiye ile İtalya’nın manda sayısı benzer seviyelerde. Fakat İtalya, manda sütünden ürettiği mozzarella peyniriyle dünya çapında tanınırlık kazanmış durumda.

Bu da gösteriyor ki sayılar tek başına yeterli değil; asıl farkı nitelik, katma değer ve markalaşma yaratıyor. Türkiye’nin de bu alanda yeni stratejiler geliştirerek potansiyelini değerlendirmesi gerekiyor.

Manda sütünün işlenmesi ekonomik değeri katlıyor

Çiğ haldeyken 3,4 ila 6,5 milyar TL arasında bir ekonomik değere sahip olan manda sütü, işlenerek çok daha yüksek bir kazanca dönüşebiliyor. Kaymak, yoğurt, tereyağı gibi ürünlere çevrildiğinde bu süt, ekonomik değerini 3 ila 4 kat artırıyor. Bu da mandacılığın kırsal kalkınma açısından ciddi bir fırsat sunduğunu ortaya koyuyor.

Ayrıca manda sütünün besin değeri de oldukça yüksek. Protein oranı fazla, kolesterol oranı düşük, mineral içeriği ise zengin. Manda eti de benzer şekilde, sığır etine göre daha düşük kaloriye sahip olmasıyla dikkat çekiyor. Tüm bu yönleriyle manda ürünleri, sağlıklı beslenme arayışında olan tüketiciler için alternatif bir seçenek sunuyor.

Mandacılık hem kârlı hem çevre dostu

Mandacılık yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda çevresel ve sağlık açısından da avantajlar sunuyor. Doç. Dr. Topuz’un ifadelerine göre mandalar hastalıklara karşı daha dirençli. Aynı zamanda iklim değişikliğine uyum sağlama kabiliyetleri de yüksek. Bu özellikler, mandacılığı sürdürülebilir hayvancılık açısından değerli bir alternatif hâline getiriyor.