AK Parti Trabzon Milletvekili Adil Karaismailoğlu, TBMM kürsüsünde konuşma yaptı. Karaismailoğlu, “Türkiye, jeopolitik konumu itibarıyla asırlar boyunca kıtalar arası ticaretin en önemli noktası olmuş, gelişen ve dönüşen dünyada her geçen gün önemini sürekli artırmaktadır. 

Özellikle, ulaşım alanında son yıllarda yaptığımız yatırımlarla modern dünyanın en kapsamlı ticaret yolu olan Orta Koridor'un Avrupa'ya açılan kapısı; Avrupa'nın, Akdeniz'in Kafkaslara, Türk cumhuriyetlerine ve Uzak Doğu'ya açılan lojistik kapısı olmak adına attığımız adımlar pozitif sonuçlar vermeye devam etmektedir. 

Yalnızca ülkemizin değil, Türk dünyasının menfaatlerini de önceleyen politikalarımızla uluslararası iş birliği düzeyini son derece artırdık. Bunun en büyük örneği Pekin'den Londra'ya uzanan Orta Koridor ve buna bağlı olarak Zengezur Koridoru'dur. Bunlarla beraber Hint Okyanusu, Basra Körfezi, Irak üzerinden 1.200 kilometre uzunluğundaki, içinde otoyol ve demir yolunu bulunduran kalkınma yoluyla da ülkemiz üzerinden Akdeniz'e, Avrupa'ya, Karadeniz'e, Kafkaslara yeni kapılar açmak üzere çok önemli çalışmaları da diğer taraftan yürütmekteyiz. 

Elde ettiğimiz büyük kazanımları koruyarak artırabilmek ve ticaret hacmimizi de daha üst seviyelere çıkarabilmek için ticari taşımacılığın bütün enstrümanlarını en iyi ve en güvenli şekilde kullanıyoruz. Bu bağlamda hava, kara ve demir yolu taşımacılığında olduğu gibi deniz yolu taşımacılığında da emniyeti sağlamak en büyük önceliklerimizin arasındadır. Malumlarınız üzere, Kızıldeniz üzerinden ticari gemilere yönelik artan saldırılar dünya genelinde deniz ticaretini ciddi şekilde etkilemekte ve global ölçekte de büyük problemlere yol açmaktadır” dedi.

TİCARETİN ÇOĞU DENİZDEN

Karaismailoğlu, “Kızıldeniz özellikle Babülmendep Boğazı, Asya, Orta Doğu ve Avrupa arasındaki ana ticaret rotalarından biri olup küresel ticarette çok önemli bir rol oynamaktadır. Dünya ticaretinin de yüzde 12'si bu rota üzerinden gerçekleşmektedir, bu da tüm dünyadaki konteyner taşımacılığının yaklaşık yüzde 20'sini, tüm deniz yolunda taşınan petrolün de yaklaşık yüzde 10'unu, LNG'nin de yaklaşık yüzde 8'ini içermektedir. 

Süveyş Kanalı ve Kızıldeniz rotalarının deniz ticareti açısından stratejik önemi bölgedeki gelişmelerin küresel ekonomi üzerindeki potansiyel etkilerini de artırmaktadır. Kızıldeniz aynı zamanda tüketim malları taşıyan gemiler için de kritik bir rota konumundadır. Bu bölgede Kasım 2023'te başlayan saldırılar küresel bir ekonomik krize dönüşme tehdidi oluşturan ardışık etkilerle küresel tedarik zincirlerini ve ticaret akışlarını etkilemektedir. Dünya genelindeki uluslararası ticaretin yaklaşık yüzde 86'sının deniz yoluyla gerçekleştirildiği düşünüldüğünde Kızıldeniz'deki mevcut durumun gösterdiği gibi taşımacılık rotalarında meydana gelen kesintiler geniş kapsamlı etkilere maalesef neden olmaktadır. Bu nedenle, birçok küresel denizcilik şirketi bu bölgedeki seferlerini askıya almaya başlamışlardır. 

Kızıldeniz seferlerini askıya alan taşımacılık şirketleri için alternatif rota ise Güney Afrika Ümit Burnu'dur. Avrupa ile Asya arasındaki en kısa deniz taşımacılığı rotası olan Süveyş Kanalı'nın dünya ticaretinin yüzde 12'sini oluşturduğu dikkate alındığında bu yıllık yaklaşık 1 trilyon dolar değerinde yük demektir. Buradaki herhangi bir aksaklığın küresel boyutta negatif sonuçlar doğurması kaçınılmazdır. Özellikle Süveyş Kanalı yerine Ümit Burnu'nu tercih etmek Singapur-Rotterdam arasında yaklaşık 3.500 deniz mili ve on günden fazla ekstra bir seyahat mesafesi anlamına gelmektedir, bu da gemi işletmecileri için önemli bir maliyet artışına sebep olmaktadır. Diğer bir örnekte ise Singapur'dan Mersin arası deniz yolu mesafe Süveyş Kanalı üzerinden on beş gün sürerken aynı sefer Hint Okyanusu, Ümit Burnu, Afrika Cebelitarık Boğazı'ndan geçerek tam otuz beş günü bulmaktadır; bu durumda ortaya çıkan maliyet 40 bin tonluk bir kuru yük gemisi için yirmi günlük fazlalık ve seferde yaklaşık 800 bin dolar ilave yakıt masrafı, personel ve diğer sigorta ve amortisman masraflarıyla toplam ilave masraf 1 milyon dolara ulaşmaktadır. İçinde bulunduğumuz süreç itibarıyla saldırılar yüzünden Süveyş Kanalı'nda yüzde 59'a varan düşüşler yaşanmaktadır” diye konuştu.

Yeni Müfredat Taslağı "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" Hazırlandı Yeni Müfredat Taslağı "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" Hazırlandı

Karaismailoğlu, şöyle devam etti: “Yolculuk süresindeki artış ve rotadaki değişiklikler tedarik zincirlerinin aksamalarına yol açtığı gibi, konteyner fiyatlarının da artmasına doğrudan etki etmektedir. Saldırılar sonucu artan güvenlik endişeleri ve belirsizlikler sigorta şirketlerinin risk algısını etkilediği gibi gemi sigorta maliyetlerini de oldukça artırmaktadır. Bu etkiler deniz taşımacılığı sektöründeki çeşitli paydaşları, özellikle taşıma şirketlerini, üreticileri ve tüketicileri son derece etkilemektedir. Süveyş Kanalı, Kızıldeniz ve Aden Körfezi'nden yıllık ortalama 20 bin ticari gemi geçiş yapmaktadır. Anılan bölgeden geçen Türk bayraklı ve Türkiye bağlantılı gemi sayısı dış ticaret hacmimizdeki artışın doğal bir sonucu olarak giderek artmaktadır. 2014 yılından bu yana bölgeden geçen Türk bayraklı ve Türkiye bağlantılı gemi sayısı yaklaşık bin civarındayken bu sayı bugün 1.655'e ulaşmıştır. 

Dış ticaretimizin yaklaşık 33 milyon dolar değerindeki ticaret hacmi bu bölgeden geçmektedir. Türkiye, deniz haydutluğu ve silahlı soygunla mücadelede uluslararası iş birliğinin geliştirilmesine önem vermiş, bu alanda yürütülen çabaları en başından itibaren desteklemiş ve Birleşmiş Milletler, NATO, Avrupa Birliği ve Uluslararası Denizcilik Teşkilatı bünyesindeki çalışmalara aktif olarak katılmıştır. Bu yaklaşım doğrultusunda ülkemiz Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 16/12/2008 tarihli kararı çerçevesinde kurulan Somali Açıklarında Deniz Haydutluğuyla Mücadele Temas Grubu çalışmalarına kurucu üye olarak iştirak etmiştir. Bu çerçevede Türk Silahlı Kuvvetleri 2009-2016 yılları arasında yürütülen NATO'nun Okyanus Kalkanı Harekâtı'na ve 2009 yılından bu yana Birleşik Deniz Kuvvetleri bünyesinde oluşturulan Birleşik Görev Kuvveti 151'e katılmıştır. Ülkemiz 2009-2020 yılları arasında 6 defa CTF-151 Komutanlığı görevini üstlenmiştir. Görev gücünün devam etmesi durumunda 24 Temmuz 2024 tarihinde ülkemizin yeniden görev gücünün komutanlığını üstlenmesi de beklenmektedir. 

Yılda yaklaşık 200 saldırı ve 50 civarı kaçırma olayı olan bölgede görev gücünün tesisi sonrasında deniz haydutluğu faaliyetleri hızla azalmıştır. Türk gemileri için 2010 yılından bu yana ise saldırılar kaçırma teşebbüsü seviyesinde kalmıştır. Bölge, küresel deniz ticareti açısından büyük önem taşımaktadır. Avrupa ile Asya arasındaki en kısa deniz taşımacılığı rotası bu bölgeden geçip Süveyş Kanalı'na ulaşmaktadır. Ülkemiz ile Uzak Doğu arasındaki deniz ticareti bu rotayı kullanmaktadır. Deniz haydutluğuyla mücadele amacıyla oluşturulan görev gücünün başarısı ortada olup deniz ticaretinin sürekliliği açısından ülkemizin söz konusu oluşumda yer almaya devam etmesinin son derece önemli olduğu görüşündeyiz. Görev gücünün dağılması, bölgedeki deniz haydutluğu faaliyetlerinin yeniden artması riskini doğuracaktır. Aziz milletimizin yüce menfaatini müdafaa etmek ve terörün her türlüsüne karşı sergilemekte olduğumuz güçlü tavrı korumak adına Türk Silahlı Kuvvetleri deniz unsurlarının Aden Körfezi, Somali açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgelerde deniz haydutluğu ve deniz terörizmiyle mücadele amacıyla görevlendirilerek üstlenmiş olduğu kritik görevi bir yıl süreyle uzatacak olan bu teklifi olumlu karşılıyoruz.”

Editör: Birol Sancak