Ünal hocanın ayrılmasından sonra takımın başına getirilen Hüseyin Çimşir hoca o gün gerek spor otoriteleri gerekse camia tarafından kabul görmüştü.
Hüseyin hoca da girdiği bu büyük sorumluluğun altında taraftarın desteğini de alarak yadırganmadan görevini sürdürdü.
Uzun zaman devam ettirdiği yenilmezlikle hem takımını lider yaptı hem de kupada finale kalmayı başardı.
Kulüp olarak epey yıldır bu tip başarıyı bir arada görmeyen taraftar ve camia ister istemez beklentiyi de büyütmüş oldu.
Hüseyin hocanın becerisi ya da şansı yanında salgın sorası yedek kulübesinin değeri birkaç kat artınca hocanın şansı dönmeye başladı.
Buna sakatları ve de devre arası gönderilen sporcuları da ilave etmek gerekir. Pandemi sorası liglerin yeni başlaması ile birlikte getirilen beş oyuncu değişimi kulübesi güçlü olan takımlar lehine olurken bu anlamda en şansız takım Trabzonspor’du.  
Tüm bunlara rağmen daha düne kadar liderle eşit şartlarda girilen haftada Denizli’ye galip durumda iken eski hastalık tekrar edince bu kez üç puan birden kaybetmemiz her şeyi berbat etti.
Gönül arzu ederdi ki Hüseyin hoca ligin son üç haftasına taşıdığı bu başarıyı ipi göğüsleyerek bitirmesi idi.
İpi göğüsleyememiş olması hem kendi adına hem de Trabzonspor adına çok yazık olmuştur.
Sayın Ağaoğlu ve yönetimine gelince, onların da Hüseyin hocadan pek farkları yok.
Göreve geldiklerinde devraldıkları büyük ekonomik enkaza rağmen yılmadan verdikleri mücadele ile kulübün mali yükünü önemli seviyede hafifletirken takımı da her iki kulvarda başarı ile yarıştırmayı bildiler.
Yönetimin ekonomik başarının yanında son üç haftaya taşıdıkları şampiyonluk şansını büyük oranda kaybetmeleri onlar için de çok çok yazık olmuştur.
Sevgili okurlar elbette bu değerlendirmeleri yaparken madalyonun bir yüzünden bakarak yapıyorum.
Arka yüzünde idari ve teknik anlamda yapılmış bir hayli hatalar vardır.
Örneğin yedek kulübesinin o denli zayıf kalması hem teknik hem de ciddi idari hatadır.
Ancak bunlar nasılsa süreçte devamlı yazılıp çizilecek konulardır.
Camiamızı yakından tanıyan biri olarak oluşacak bu eleştiriler yanında bu gerçeklerin de göz ardı edilmemesini hatırlatmaya çalışıyorum.
Sonuç olarak kenetlenerek tüm desteğimizi takım ve yönetime vererek kupayı müzemize taşımalıyız.
Unutmamamız gerekir ki geldiğimiz noktada kupayı kazanıp ya da kaybetme konusunda hepimiz Hüseyin hoca ve başkan kadar sorumluyuz.
İyi haftalar.