EĞİTİMDE BAŞARI ÖĞRETMEN EĞİTİMİNE BAĞLIDIR

Singapur PİSA 2015’te üç alanda da birinci oldu. Singapur’un bu başarısını inceleyen OECD’ye göre, bu ülkede sadece %5’lik bir dilimdeki en başarılı lise mezunları öğretmen olabiliyor. Bu da eğitim sisteminin başarısını doğal olarak artırıyor. Ayrıca öğretmenler bu ülkede el üstünde tutuluyor. Eğitim Bakanlığı, öğretmenlerin meslek gelişim için teşvik ediyor. Hizmetiçi eğitim marifetiyle öğretmenlerin kendini mesleğe adama, işbirliğine dayalı ve katılımcı öğrenme ile profesyonellik kültürünün güçlenmesine özen gösteriliyor. 

Türkiye’de öğretmenlik mesleğinin kalitesi üzerinde tartışmalar sürerken, daha çok öğretmenlerin, hizmet öncesindeki eğitimleri üzerinde durulmaktadır. Elbette bu süreç önemlidir. Ancak öğretmen yetiştirme, hem hizmet öncesi, hem de hizmet içi süreçte üzerinde durulması gereken önemli bir sorundur. Buna göre, hem eğitim fakültesinin öğretmen yetiştiren öğretim elemanlarının kalitesini yükseltmek için gerekli tedbirler alınmalı, hem de atanan öğretmenler, okullarında, lider yöneticiler marifetiyle, hizmet içinde ve işbaşında yetiştirilmelidirler. Bu konuda öncelikle okul müdürlerine önemli görevler ve sorumluluklar düşmektedir. Okul müdürleri, okullarını “öğrenen örgüt” yaparak, öğretmenlerin kişisel ve mesleki gelişimlerini artırabilir ve öğretmenlerin kalitesinde önemli gelişmeler sağlayabilirler. 

Öğretmenleri teşvik edici bir mekanizma neredeyse hiç yok. Oysa bundan 15 yıl önce öğretmenlerin lisansüstü eğitim yapmaları teşvik ediliyordu; yüksek lisans mezunu öğretmenler ek ders ücretini %25, doktora yapmış olanlar da %40 zamlı alıyordu. Ayrıca tezsiz yüksek lisansı özendirici uygulamalar vardı; tezsiz yüksek lisans yapmış olanlar, doktora da yapabiliyor ve öğretmenlere, eğitim yöneticiliğinde 8 puanlık bir kazanım imkânı sağlıyordu. Bütün bunlar, öğretmenlerin mesleğe adanmışlığını artıran önemli uygulamalar olarak maalesef tarihte kalmıştır. Yüksek lisans eğitiminin, öğretmenlere, Singapur öğretmenleri için yukarıda bahsedilen; kendilerini mesleğe adama, işbirliğine dayalı ve katılımcı öğrenme ile profesyonellik kültürünün güçlenmesine katkı yaptığı açıktır. Öğretmen eğitiminde, meslek içinde, öğretmenlerin eğitimine katkı yapacak bütün fırsatlardan yararlanmak, eğitimde başarıya götüren en kestirme yol olarak değerlendirilmektedir.

Öğretmen eğitiminde lisansüstü eğitimi dikkate almak, öğretmen kalitesini istenen seviyeye getireceğinden, okul başarısını da artıracaktır. Yoksa her üç yılda bir, eğitimdeki başarısızlığımızı konuşup, aynı uygulamalarla devam edersek, eğitimde bir arpa boyu ilerleyemeyeceğimizi unutmamak gerekir. 

Türk Eğitim Sistemini başka bazı sistemlerle karşılaştırırken de dikkatli olmakta fayda vardır. Örneğin Singapur’un nüfusunun üç katı öğrencimiz var. Bu kadar kalabalık bir öğrenci grubunu 950 bin öğrencili bir sistemle karşılaştırırken dikkat etmek gerekir. Elbette bazı uygulamalarına dikkat edilebilir, ancak tümüyle Singapur’a bakıp, kendimizi onunla kıyaslamak bilimsel bir tutum olmaz. 

Eğitim sistemimizde öğretmen yetiştirmeye yeni bir yaklaşımla bakmayı öğrenmek zorundayız. Eğitimde eski alışkanlıklardan bazıları elbette iyidir, ama bazı alışkanlıkların bizim başarımızı aşağıya çektiğini göz ardı etmemeliyiz. Örneğin “ezbere eğitim” bu eski alışkanlıklarımızın en kötüsü olarak değerlendirilebilir. Öğretmen yetiştirirken, öğretmen adaylarına bazı bilgileri ezberletip, bu bilgileri “test” marifetiyle ölçmeye kalkmak çağdışı bir uygulamadır. Bu yolla yetişen öğretmenler, hizmet içinde de eğitim fakültesinden geldikleri gibi öğretmenlik yapmaya devam ediyorsa, sistemdeki başarısızlığı başka yerde aramaya gerek yoktur. Öğretmen kalitesi ile okul başarısının doğrudan ilişkisi olduğunu anlamak, okul başarımızın istenen seviyeye gelmesi için ilk adım olarak değerlendirilmelidir. Bu ilk adımı atamazsak, diğer atacağımız adımların okul başarısında hiçbir işlevi olmayacaktır.
Okul başarısı için öncelikle öğretmen eğitiminin kalitesi artırılmalıdır.