İlk yarıda Erzurumspor’la kendi sahamızda yaptığımız maçta yeni kurulmuş bir takım olarak kendilerini bayağı iyi bulmuştum.
Aradan geçen süreçte inişli çıkışlı maçlar oynayarak geldikleri durumu doğrusu onlara hiç yakıştıramadım.
Bulundukları nokta itibari ile oynayacakları maçlarda rakip kim olursa olsun kazanmak üzere planlanmış olmaları gerektiği günleri yaşıyorlar.
Oysa biz Avrupa için onlara göre daha bir rahat konumda idik.
Bu durum onların kazanma adına şanslarını artırması gerekirken özellikle ikinci yarı hallerine razı oyunları kaderlerine teslim olmuşlar gibi idiler.
Küme düşüp tekrar geri gelmenin zorluğunu bilen bir şehir olarak Erzurum’a çok yazık olacak.
Sevgili okurlar sonucu itibari ile özellik taşıyan maçları oynamak elbette kolay değildir.
Böyle durumlarda takım tecrübesi ve de formanın ağırlığı ister istemez ön plana çıkıyor.
İyi oynamadan kazanılması hiç De kolay olmayan bu maça baktığımızda bu iki faktörün dışında futbol olarak ortaya pek bir şey koyduğumuzu söyleyemeyiz.
Ne var ki büyük takımların zaman zaman kötü oynasa da kazanmak gibi bir huyları vardır.
Bu özelliğin bizim adımıza iki tarafı da üst üste çakışınca üç puanı alan taraf biz olduk.
Sevgili okurlar bu son yazdığım paragrafta alınan galibiyeti küçümsediğim anlamı lütfen çıkarmayın. Kulüp olarak gerek yönetimin gerekse teknik adamın zorluklarını bilen biri olarak kendi gençlerimizle Avrupa’yı hemen hemen garanti ediyor olmamız tartışmasız süper başarıdır.
Zira sezon başından başlayarak bu gelişmeler yaşanırken küme mücadelesi veririz diyenlerin sayısı bir hayli kabarıktı.
Sonuç olarak iki durdurucumuzun çok iyi oynadığı ilk devreyi berabere bitirirken ikinci yarı kendimize gelince üç puanı zorlanmadan aldık.
Bu galibiyetle Avrupa şansımızı bir hayli artırırken üçüncülük niye olmasın?
Emeği geçen herkesi kutlarken ‘yuh’ çeken taraftarların umarım Yusufsuz olmayacağını gerçeğini bu maçta orta sahanın durumu görerek anlamışlardır.
İyi haftalar.