Ramazan ayının da sona ermesiyle özellikle Arap turistler bölgemize akın ettiler.
Tüm oteller doldu...
Etrafta Arapça afişlere rastlıyoruz.
*
Uzungöl,
Ayder ve
Fırtına Vadisi,
Yaylalar...
Özellikle Arap turistlerin en çok rağbet ettikleri yerler.
*
Turist para.
Turist danışma/dayanışma ve dostluk.
*
Şunu unutmamamız gerekir ki,
Turist,
Gülen yüz ister.
Güven/itimat,
Aldatılmamak ister.
Temizlik ister.
Kolay ulaşım ister.
İnternet ister.
*
Önceki gün haberleri izliyorum.
Uzungöl'e müthiş bir turist akını var.
Ama yollarda insanlar perişan.
Trafik tıkanmış.
Kadın kucağındaki çocuğu ile yakınmakta.
"Keşke gelmeseydik" demekteydi.
İşte açıkça görülüyor ki.
Rahat bir ulaşım için yeterli yollar lazım.
*
Hatta şimdiler hiç bahsedilmeyen yeşil yollar yapılmalı.
Trabzon'da cenneti andıran nice muhteşem yaylalar var.
Onların da görücüye çıkması lazım.
Ama bunun için de öncelikle yollar gerekli.
*
Hayretle görüyoruz ki,
Yaylalardaki o çirkinlik abidesi binalara seçim nedeniyle "af " getirmişler.
Anlıyoruz ki,
Memleket,
Yaylalar.
Güzelim doğamız kimsenin umurunda değil.
Umurundaysa da bir yere kadar.
Oyu  alabilmek için "Her kuralsızlığa eyvallah!"
*
Evet,
Memleketimizin kıymetini bilelim.
Gelen turistlerin kıymetini bilelim.
Böylece bacasız fabrikayı tüttürelim.
İşte hepsi bu kadar.

SON VİRAJLARDAYIZ

Siyaset gümbür gümbür.
Şu sıralar biz ne yazarsak yazalım,
Duymazlar.
Çünkü onlar, ,
Yarışı kazanmaya,
Konuşmaya,
Kendilerini,
Maharetlerini anlatmaya odaklandılar.
*
Ama yine de yazmalıyım.
Onlar duymasa da,
Yazmalıyım.
*
Trabzon'a Çevre Yolu acilen lazım.
İşte bunun ne kadar gerekli olduğunu bu yaz mevsiminde açıkça göreceğiz.
Mersin'den Arsin'e varmanın nasıl da saatler alacağını,
Nasıl bir işkence yaşanacağını göreceğiz.
*
Hatta ben bunun beş, on yıl sonrasını hiç düşünemiyorum.
Öyle ya bu şehre turistler geliyor.
Yerli turistler geliyor.
Gurbetçiler geliyor.
Bu şehirden;
Rizeli,
Artvinli hemşerilerimiz geçiyor.
Bu şehirden,
Gürcüler,
Ermeniler,
Azerbaycan Türkleri geçiyor.
Bazı cılız ifadeleri de saymazsak;
Bu şehrin sorunlarını çözebilecek,
Hakkını arayabilecek,
Sesi,
Kimsesi yok maalesef.
Gazeteler,
Gazeteciler de yazmasa,
Çöl bu şehir çöl...

LANETLEYİN BU KATİLİ!

Bir köpek yavrusu.
Kocaman kulakları yatmış yanaklarına.
Suskun dili yutmuş diyeceklerini.
Bakıyor,
Ama belli ki görmüyor hiç kimseyi,
İnsan diye...

Siyah gövdesine sarılmış beyaz gazlı bezler.
*
Kesmişler ayaklarını o yavru köpeğin...
Bir ayağını kesmişler.
İkinci ayağını kesmişler.
Sonra üçüncü ayağını da kesmişler.
Hatta dördüncü ayağını da kesmişler.
Yetmedi;
Kuyruğunu da...
*
Şimdi bunu yapanların bakın nüfus kağıdına.
Türk yazıyor.
Yalan!
*
Erkek yazıyor.
Yalan.
*
Müslüman yazıyor,
Külliyen yalan!

FIKRA

Akıllı Köpek
Genel fıkralarıBüyükçe bir köpek, ağzında bir torbayla kasap dükkanına girer. Torbayı yere bırakır, kasabın karşısına geçip bekler.
“Bu da neyin nesi?” der kasap diğer müşterilerine bakarak.
“Herhalde et alacak” der müşterilerden biri.
Köpek de onaylar: “Hav”
“Nasıl et istiyorsun bakalım, kıyma, kuşbaşı, biftek?”
“Hav” diye keser köpek kasabın sözünü.
“Peki ne kadar, bir kilo, iki kilo?”
Tekrar “hav” sesi duyulur.
Şaşıran kasap siparişi sarar ve torbaya yerleştirirken, etin parasının da torbada olduğunu görür.
Köpek dükkanı terk ederken, kasap meraktan çatlayacağına köpeği takip etmeye karar verir, dükkanı da yardımcısına emanet eder.
Köpek bir kaç sokak ötede bir apartmana girer, üçüncü kata çıkar ve bir kapının önünde durarak pençesiyle kapıya vurmaya başlar.
Kapıyı kızgın bir adam açar ve başlar köpeğe bağırmaya.
İzlemede olan kasap ortaya çıkar ve adama, “Dur bir dakika!” der. “Ne yapıyorsun? Gördüğüm en akıllı köpek bu, ona niye bağırıyorsun?”
Adam “Akıllı mı?” der. “Bu hafta üç oldu, anahtarını yanına almayı unutup duruyor.”