Sevgili okurlar bayram dolayısıyla bulunduğum Ege’nin önemli bir tatil yerinde kaldığım otelde Digi Türk olmadığı için maçı nasıl izleyebileceğimi yetkiliden sordum, aldığım yanıt belediyenin yemekli çay bahçesinde bu olanağı bulabileceğimi söyledi.
 
Olay yerine vardığımda maç başlamış olmasına rağmen televizyonda başka program vardı. Üstelik maç saat on yedide ve tek büyük maç Trabzon’un, (ne yazık ki onca insan içinde Trabzonspor’u izleme ihtiyacı duyan kimse yok) Yetkiliye maçı izlemek için geldiğimi bu olanağı tanıyıp tanımayacağını sordum. Verdiği yanıtta maçın akşam oynanacağını zaten öğleden beri yer ayırtanlara masa hazırlamakla meşgulüz demez mi. Belli ki akşam oynanacak Fener maçından söz ediyordu. Kendisine, bey efendi şu anda Trabzonspor’un maçı oynanıyor ben o maçı izlemek istiyorum diyerek televizyonu açıp açmayacağını tekrar sordum. Bu kez verdiği yanıtla bir kez daha yıkıldım. Televizyonu açarım ancak sesini açamam zira sizden başka ilgilenen olmadığı için onların rahatsız olmalarını istemem dedi. Gerçi seyretmek için sese ihtiyaç yoktu ama ben o diyalogları ve de Trabzonspor’a olan ilgisizliği içime sindiremediğim için teşekkür ederek mekanı terk ettim.
 
Sevgili okurlar çok değil kısa bir zaman önce İstanbul başta olmak üzere yurdun neresinde olursa olsun Trabzonsporumuzun maçları büyük ilgi çekerdi. Kulüp olarak gerek ekonomik gerekse sportif anlamda taban yapmış olmamız büyüklüğümüz baki olsa da itibar anlamında çok büyük kaybımızın olduğunu istemeyerek de olsa kabul etmek zorundayız. Bundan beterini kabul edemeyeceğimize göre bu kaos ortamından bir an önce kurtarmak için mutlak güç birliğine ihtiyacımız var. Yeni kurulan takım olmaktan kaynaklı inişli çıkışlı maçlar oynayacak olmamızı bilerek desteğe devam etmeliyiz. Bizler başka Trabzonspor olmadığını bilerek bu desteği yaparken Başkan, yönetici, teknik adam ve sporcular da üzerlerine düşen görevleri harfiyen yerine getirmeleri gerektiğini hatırlatmaya gerek yok elbette.
 
Sonuç olarak yavaş da olsa üzerine koya koya eski günlerimize dönmek zorundayız. Artık kabul etmesi zor olsa da hepimiz biliyoruz ki ülkede kaybettiğimiz itibarımız bir yana çocuklarımız ve de torunlarımız da başka takımları tutmaya başlar hale geldiler. Bu durum asla kabul edilebilir bir durum değildir. Alınan her mağlubiyetleri, Trabzonspor’a yakışmayan oynanan futbolu, formayı hak etmeyen futbolcular gerçeğini dönüştürmek zorundayız. Zor ama birlikte başarabiliriz. Sayın Başkanın ortak aklı kullanarak camiayı arkasına alması halinde başarlı olmamak için bir sebep göremiyorum. Zaten başka seçeneğimiz de yok.
 
Trabzonspor’a, kulübe ve de camiaya yakışır günlerin yakında olması dileği ile hep destek tam destek diyorum.
 
Eleştiri hakkı baki kalmak kaydıyla tabi.