“Etik” kelimesi son yıllarda hayatımıza iyiden iyiye girdi. Fransızcadan dilimize geçen bu kelime “ahlâk, ahlâkî, ahlâkla ilgili, töre bilimi” anlamları taşımaktadır. Biz de bu yazımızda internet ortamında uyulması gereken kuralları internet etiği adı altında ifade etmeye çalışacağız.
 
Aslında ahlâk her zamanda ve zeminde genel geçer kuralların bütününü ifade eder. Bu kaideler toplumu meydana getiren fertler tarafından konulmuştur. Bazıları evrensel, bazıları millî, bazıları da yereldir. Bunlara uymayanlar aşağılanarak toplumun dışına itilir. Yazılı kanunlardan daha etkili sayılırlar. Çünkü toplumdan tecrit edilme korkusu kurallara uymayı zorunlu kılar.
 
Bilginin ve birikimin özgürce paylaşıldığı ve sınır tanımadan dolaştığı bir platformdur internet… Büyük ve sınırsız bir kaynaktır bilgiyi kılavuz edinen insanlar için. Dünyada devletlerarası yolculuklarda pasaport ve vize aranır. Bunları temin etmeyenler sınır kapılarından içeri sokulmaz. Fakat internet için böyle kısıtlamalar söz konusu değil. İsteyen istediği bilgiye dünyanın öbür ucunda da olsa ulaşabilir. Bu yönüyle küreselleşmenin en büyük göstergesidir internet.
 
İnternet insanların hayatını değiştirdi. Dünya küçük bir köye dönüştü adeta. Nerede olursak olalım her türlü haber ve bilgiye kolayca ulaşabiliyoruz. Bunun yanında internet vasıtasıyla istediğimiz kişilerle sesli ve görüntülü olarak haberleşebiliyoruz. Üstelik saate bakmadan, dilediğimiz kadar, özgürce… Bunlar az şey değildir. Adeta devrim niteliğinde gelişmelerdir. Fakat internetle beraber bir kısım sıkıntılar da başımıza musallat oldu. Evvelâ sanal âlemde saldırıya uğrama riski var. Bilgisayarınız başkalarının denetimine geçip, içi boşaltılabiliyor. “Hacker” adlı sanal teröristler bilgisayarınızı çökertip kullanılmaz hâle getirebiliyorlar. Gönderdiğiniz elektronik mektupları ele geçirip okuyabiliyorlar. Kısacası internet ortamı pek güven verici değil. En azından şimdilik öyle.
 
Hemen her gün mesajlarla dolar posta kutularımız. Bu mesajların çoğu tanımadığımız kişilerden gelir. Daha çok reklâm amaçlıdırlar. Virüs korkusu yüzünden çoğunu açamayız bu mesajların…
 
Bugün dünyada ve Türkiye’de internet denilen paylaşma platformu kontrol altında değildir. Kişilik haklarına saygı gösterenler her geçen gün azalmaktadır. Sanal saldırılar dur durak bilmemektedir. Çok faydalı olan internet zaman zaman çirkefliklere sahne olmaktadır. Bunların önüne geçmek için öncelikle bu kıymetli paylaşım aracını denetim altına alacak bir mekanizma vücuda getirmeliyiz.
 
Bugün internet ortamında paylaşılan bilgiler belli bir denetim mekanizmasından geçmediği için yüzde yüz güvenilir değildir. Bu malumatları her halükârda şüpheyle karşılamak doğru olmadığı gibi, çok fazla güvenle yaklaşmak da doğru değildir. Bu konuda da internetten yararlanıp alternatif kaynaklara ve fikirlere ulaşabiliriz.
 
İnternet çoğu zaman propaganda aracı olarak kullanılmaktadır. Böylelikle bir kısım zararlı fikir ve cereyanlar evlerimizin içine kadar girip gençlerimizi tehdit etmektedir. Bu konuda ebeveynlerin teyakkuzda olması şarttır. Aksi takdirde gelecekte telâfisi mümkün olmayan sıkıntılarla karşılaşabiliriz.
Bugün dünyada ve Türkiye’de gençlerimizi tehdit eden milyonlarca pornografik içerikli site vardır. Bu sitelere ulaşmak da son derece kolaydır. Bu siteler yarınlarımızın teminatı olan gençlerimizin ahlâkını bozarak zihinleri bulandırıyor. Orada gördükleri çirkinlikleri topluma taşıyabiliyorlar. Böylelikle hiç de hoş olmayan sapıklıklar, ana haber bültenlerinin vazgeçilmez kaynağı olabiliyor. Bunu önlemek için yapılması gereken tek şey ailelerin çocuklarını kontrol altına almasıdır. Sanal ortamın yasaları zihinlerimizde yavaş yavaş şekilleniyor. İşte birkaç örnek: “Kızdığımız insanlara bunu küfürsüz ve saldırgan bir tutum  sergilemeden anlatmak…Kızgın olmadığınız veya dikkat çekmek istemediğiniz sürece yazışmalarda büyük harf kullanmamak…. Mesaj gönderirken konu bölümünü boş bırakmamak… Gönderilen ek dosyaların içinde virüs olup olmadığını belirlemek için önceden virüs taramasından geçirmek… Eleştirilerde yıkıcı ve sadece eleştirici bir tutum yerine yapıcı  ve yol gösterici bir tavır sergilemek… Zincirleme mesaj göndermemek... Spam adını verdiğimiz mail trafiğine fırsat vermemek; bu şekilde mail atanları uyarmak… Yazım denetimi yapmak, anlaşılır olmak ve iletilerinizi kısa tutmak…”.
 
Bu kuralları artırmak mümkün elbette. Fakat asıl olan şudur: Ne yaparsanız yapın, ama bir şey yaparken kendinizi muhatabınızın yerine koyun. Siz olsaydınız ne yapardınız? Bu soruyu sorun kendinize. Alacağınız cevaba göre tavrınızı belirleyin. Kişi için en büyük polis taşıdığı vicdandır. Çünkü devletin polisi sizi bir yere kadar takip edebilir. Bir yerden sonra kendinizle baş başa kalırsınız. İşte o safhadan sonra vicdan denen polis görev başındadır.
 
İnsanlar onca zorluklarla imar ettikleri bu dünyayı yine kendi çabalarıyla yaşanmaz hâle getiriyorlar. Çünkü etrafımızda helâl süt emmiş hayırlı insanlar olduğu gibi, çiğ süt emmiş, kötülük yapmaktan zevk alan insanlar da mevcuttur. Yaşarken her iki türdeki insanlarla karşılaşabiliriz. Tavrımızı takınırken öncelikle muhatabımızı çok iyi tanıyıp ona göre hareket etmeliyiz. Bu internet için de başka meseleler için de geçerli bir davranış tarzıdır. Gelin hayatı güzelleştirelim; çirkinliklere set çekelim. Çünkü yaşarken bu dünyadan başka gidecek yerimiz yok.