İlim ve fen kapısını dünyaya açan Müslümanlar olmuştur. Bu ulvî hizmet, uzun asırlar boyunca devam etmiştir. Mekke, Medine, Şam, Kahire, Kudüs, Bağdat, İstanbul, Kurtuba, Buhara, Semerkant; bir zamanlar İslâm’ın ilim, kültür ve medeniyet merkezleriydi. Eskiden ilim ve medeniyet merkezi olan bu kutlu beldelerde günümüzde vahşi Batılılar cirit atıyor. İslâm düşmanı ecnebiler, yolgeçen hanına çevirmişler buraları.
 
Acıyla ve gözyaşı seliyle boğuşan Müslüman beldeler kan ağlıyor. Müslümanların kıblesi olan Kâbe bilmem kaç yıldızlı otellerin istilasına uğramış. Yüksek katlı lüks otellerden dolayı görülmüyor bile. Müslümana kan kusturan samimiyet celladı, kapitalist Batılılar, Mekke’de adeta mevzilenmiş. Yerli işbirlikçileriyle ekonomiye hâkim olmuşlar. Tabir caizse otellerde para basıyorlar. Müslümanlara sıkılan kurşunların parası Müslümanlara ödettiriliyor.
 
Şam-ı Şerif ümmetin kanayan yarası… Batılıların yaktığı fitne ateşi her tarafı yakıp küle çevirmiş. Taş taş üstünde kalmamış dense yeridir. Kadim tarih ayaklar altında… Ne gariptir ki Allah diyenler, Allah diyenlere karşı nefretle saldırıyor. Açlık, susuzluk, gözyaşı...
 
Piramitleriyle ünlü Mısır’ın başkenti Kahire’de Batılıların borusu ötüyor. Halkın oylarıyla seçilmiş bir cumhurbaşkanı(Muhammed Mursi) sırf mümin ve muvahhit olduğu için iktidardan uzaklaştırılmış. ABD’nin kuklası bir diktatör Müslümanlara yapmadığı zulmü bırakmıyor. Karşı çıkanı asıp kesiyor.  İlim ve irfan coğrafyasında idam sehpaları kuruluyor.
 
Müslümanların ilk kıblesi olan Filistin’in başkenti Kudüs, zalim Siyonistlerin kirli çizmeleri altında inim inim inliyor. Senelerden beri ağır baskı ve yıldırmalarla Müslümanların toprakları gasp ediliyor. Sapan taşlarıyla zulme direnen masum çocuklar şehit ediliyor.
 
İslâm’ın kadim ilim merkezlerinden biri olan Bağdat, sömürgeci, vampir ABD’nin işgali altında. Demokrasi getireceğini söyleyen zalimler yoksulluk, kan ve gözyaşı getirdi. Bin yıllık kütüphaneler ve kadim dinî eserler yağmalandı. İktidara Batı sempatizanı, uzaktan güdümlü kuklalar getirildi. Bu kuklalar mezhep savaşlarının fitilini ateşledi. Savaş, kan ve gözyaşı bugün de olanca hızıyla devam ediyor. Ölüm dört bir yanda kol geziyor.
 
Bugünlerde “Cordoba” diye anılan, Emevî Müslümanlarının inşa ve ihya ettiği Kurtuba şimdi İspanya’nın Endülüs eyaletinin boynu bükük bir şehri… Kadim başkentte tarihî camiler müminlerin yolunu gözlüyor. Geceler gündüzlerin üzerine kalın şalını atmış. Sabah olsa da güneş doğmuyor. Kurtuba göklerinden yağmur değil, sanki hüzün yağıyor.
 
Buhara ve Semerkant bir zamanların parlayan yıldızları. Oralara da sosyalist Ruslar küfür zehrini akıtmış. Şimdilerde işbirlikçileri tahtlarında… Türk-İslâm kültürünün yıkılmaz ve zapt edilemez kaleleri çoktan düşmüş.  Şimdilerde içleri boşaltılmış, posaları kalmış. Turistik birer obje olmaktan öte bir mânâları kalmamış. Tarihî miras orada da yağmalanmış. Bir zamanlar âlimlerin iz bıraktığı bu kutlu coğrafyada şimdilerde zalimler hüküm sürüyor.
 
İstanbul’a gelince; saydığımız İslâm beldelerine göre ehven-i şer mesabesinde duruyor. Fatih’in(in) muazzam ruhunu çoktan kaybetmiş. Maneviyatı alabildiğine kirletilmiş. Fethin sembolü olan Ayasofyası’na paslı zincirler vurulmuş. Zenginlerin mezesi bir şehir…
 
Çok olumsuz bir tablo çizdiğimin farkındayım. Fakat ne yazık ki kadim İslâm şehirlerinin kaderi olan acı gerçek, bundan ibarettir. Bir şeyi görmezden gelmek, onun yokluğuna işaret etmez. İslâm düşmanı Batılılar ve onların yerli uzantıları böyle buyurdu; böyle oldu. Dünyayı meta olarak gören zalimler, ümmetin zaaflarından çok iyi yararlandılar.
 
Şimdi soruyorum size; kan ve barut kokan böyle bir coğrafyada ilim tohumları yeşerir mi? Tabii ki hayır… Batılılar Müslümanları pazar olarak görüyor. İslâm dünyası üretirse, onlar mallarını kimlere kakalayacaklar. İşin özü bundan ibarettir. İlim İslâm beldelerinden çekilmiştir. Müslümanlar tekrar ümmet bilinciyle hareket ederlerse ilim rücu edecektir.
 
İslâm şehirlerinin bu duruma düşürülmesinde ümmetin mesuliyeti çok büyüktür. Ümmetin basireti bağlanmıştır. Peşin keyfi tercih etmiştir. Ümmet bindiği dalı kesmiştir.