Kitle, rastgele toplanmış ve bir araya gelmiş olan toplulukları ifade eder. Bu topluluklarda, bilinçli kişilik ortadan silinir. Kitleyi oluşturan bireylerin düşünce ve duyguları tek tarafa yönelir ve kolektif bir bilinç oluşur. Bunun sonucunda kitle tek bir varlık haline gelir. Kitle hareketleri, birbiriyle hiç ilgili olmayan insanların bir araya geldiklerinde, bireylerin bireysel farklılıklarını ortadan kaldırır ve tamamen bilinçsiz bir durum ortaya çıkarır. Bundan dolayı herhangi bir yığın içinde bulunan bütün bireyler barbardır, yıkıcıdır; çünkü böyle bir yığın içinde birey, yalnızca içgüdüleriyle hareket ederler. Kitle hareketleri içindeki bireyler, kendi davranışları ile ilgili sorumluluk taşımazlar. Bundan dolayı herhangi bir kitle içinde ortaya çıkan tahrip etme, talan etme, yıkıp yakma gibi düşünceler aniden kitle içindeki bütün bireylere sirayet eder ve rasyonel olmayan saldırgan, tahrip edici birçok eylem görülebilir. Bu tür kalabalıklar, sadece yıkıcı bir kuvvete sahiptir ve tamamen bilinçaltı tarafından yönetilir. Bu yüzden kitleler, kolayca yüce bir dava uğruna şehit veya aynı kolaylıkla cellat olabilirler. Kitleler akli etkilerin yardımından mahrumdurlar; bundan dolayı fazla safdillik ve kolay inanırlık gösterirler. Kitleyi oluşturan bireylerin zihinsel düzeyindeki üstünlük, kitlenin akıldışı davranışlarına engel değildir. Cahil veya aydın fark etmez, kitle içinde bulunduklarında, olayları rasyonel olarak gözlemleme bakımından herkes aynı düzeye iner. Kitleleri inandırmak için onların akıllarına değil, duygularına hitap etmek gerekir. Bilinçsiz kalabalıklar, aklı, mantığı, disiplini unutan bir kitledir. Kitleler aklı ve mantığı tanıyamaz bir biçimde anarşik bir halde kolayca sokaklara dökülebilirler.

Spencer, öğretimin insanı daha ahlâklı ve daha mutlu kılmadığını; insanın içgüdülerini, kalıtımsal ihtiraslarını değiştiremediğini göstermiş, kötü bir yön verilmesi halinde eğitimin yararlı olmaktan çok tehlikeli olduğunu belirtir. Dolayısıyla kitle halindeki insanların sorumluluk duymamalarını normal karşılamak gerekir. Benim öğrenim gördüğüm ilkokulun koridorunda, “Bir okul açmak, bin hapishane kapatmak demektir” diye yazardı. Oysa eğitimin genelleşmesi oranında cinayetlerin arttığını, okulların cezaevlerini kapatmaya katkı yapmadığını, toplumun en azılı teröristlerin, anarşistlerin çoğunun okullarını birincilikle bitiren kişiler arasından çıkmış olduğunu biliyoruz. Yani örgün eğitimin kötü bir yönlendirme içinde olduğu söylenebilir. Önemli olan eğitime iyi bir yön verebilmektir. Eğitime iyi bir yön verilebildiği zaman bireylerin kitle psikolojisi içine girmeyeceklerini söylemek mümkündür.
M. Akif kitle psikolojisini şöyle şiirleştirmiştir:

Bir de İstanbul’a geldim ki: Bütün çarşı Pazar
Naradan çalkanıyor! Öyle ya… Hürriyet var
Galeyan geldi mi, mantık savuşurmuş… Doğru;
Vardı aklından o gün her kimi gördümse zoru,
Kimse farkında değil, anlaşılan yaptığının
Kafalar tütsülü hülya ile gözler kızgın…     (Safahat Süleymaniye Kürsüsünde).

Kitle psikolojisi içindeki bireyler, sorumluluklarının farkında olmayan ve almış oldukları eğitimin de bilincinde olmayan bireyler olarak hareket ederler. Kitle psikolojisi en çok sokakta kendini gösterir. Sokaktaki insan davranışlarının ilgililere sorumluluk yüklemediğini de biliyoruz.