Çünkü Karikatür lafını esirgemez.
Çünkü karikatür kral çıplak der.
Okşamayı ve okşanmayı sevmez.
Ve de karikatür,
Mizahın çok önemli bir koludur.



Ama yine de insanları güldürmek zorunda değildir.
İlla da "güldürmelidir" demek,
Karikatürün misyonunu  bilmemektir.
Ancak, düşündürür karikatür.
 
Dünya dilidir.
Mesajını hızlı verir.
Sözünü esirgemez.
 
Bununla birlikte,
Her eleştiriden komiklik çıkmaz.
Çok büyük dramlar da,
Çelişkilerle anlatılır.
Endişeyi haber verir sanatçı.
 
O nedenle;
Çok sayıda,
Çevre konulu karikatürler çizilmiştir ki,
Neredeyse hiç biri güldürmez.
Ama düşündürür.
 
Kadına şiddet karikatürleri...
Silahlanma ve
Bireysel silahlanma karikatürleri kara mizahtır.
Güldürmez.
 
Evet, güzel bir hafta sonu için,
"Karikatürler keyifli olmalıdır" deseniz de,
Hatıra binaen arada kaçanları da sizler,
Aktarılan olayın vahametine sayınız.
 
Bu hafta yaşlıların,
Aşkın,
Yağcı ve yalakaların hallerine,
Batı medeniyetinin akıbetine,
 
Beşikte çocuk olmuşluğumuzda,
Yakın dostlarımız olan kedilerin ilgisine,
Toplumda ezilen kadının davul sırtında,
Tokmak erkeğin elinde olmasına ve
Nostalji olması için,
Üstat Oğuz Aral'la birlikte hazırladığımız,
Keşanlı Ali Afişini göreceksiniz.
İyi ve güzel günler yaşamanız temennisiyle
Sevgi ve selamlar...



Zengin Olmasına Zengin Ama


Kendisini dünya çapında ressam zanneden birinin atölyesine bir dostu uğramıştı. Ressam geçinen dostunun tablolarını bir bir inceledikten sonra:

"Bunlara senin istediğin parayı verebilecek birini tanıyorum." dedi.

Ressamın gözleri sevinçle parladı:
"Olsa olsa sanat aşkıyla tutuşan bir zengindir."

Arkadaşı güldü:
"Zengin omasına zengindir; ama doğuştan kördür."

Kıyafetsizliğin Cezası

Tarihe Yunanlıların sonuncusu diye geçen generalFlopinin kılık kıyafetine hiç bakmadığı gibi, her türlü işte de çalışırdı.
Ava gider, çift sürer ve ot yataklarda yatardı. Bir gün Atinalı bir vatandaş onu yemeğe davet etti.
General pejmürde kılık kıyafetle vaktinden önce ziyafete gidince evin hanımı geleni oduncu zannetti ve :
Hadi eğlenme, şuradaki odunları kes, akşama yemeğe misafirimiz var, dedi.
General hiç istifini bozmadan odunları kesmeye başladı.
Evin erkeği onu görünce:
Ne yapıyorsunuz general, dediğinde Flopi'nin şöyle cevap verdi:
Kıyafetsizliğimin cezasını çekiyorum.



Amcanın Ağlama Sebebi

Cami cami gezip cemaate vaaz veren hoca bir camiye girer. Bakar ki iki yaşlı amcadan başka cemaat yok. 
Kendine kendine “Ben yine de konuşmamı yapayım!” diyerek kürsüye çıkar. 

Hoca konuşmaya başlayınca yaşlı amcalardan biri uyur. Diğeri de ağlamaya başlar. Hoca anlattıkça o ağlar, o ağladıkça hoca coşar.
Konuşma bitince hoca kürsüden iner. Sürekli ağlayan amcayla vedalaşırken:

“Ya amca sen niye bu kadar ağladın ki?” diye sorar. Yaşlı amca:

“Ah evladım ah! Sen kürsüde o kadar coşarak anlatıyordun ki, keşke şu kulaklarım duysa da ne dediğini anlasam diye ağlıyordum!” demiş.

Nasıl Yaptın?

Adamın biri bir gün berbere gitmiş. Az bir süre bekledikten sonra sıra kendisine gelince berber koltuğuna oturmuş. Berber adama: 
"Tıraşınız nasıl olsun?" deyince adam başlamış saymaya: 
"Soldan kahkül bırak, sağı kazı, arkayı sıfıra vur, ortadan bir merdiven şekli yap." Berber neye uğradığını anlamayıp şaşkın bir şekilde: 
"Ama beyefendi bunu ben nasıl yapayım. Bu ne biçim tarif?" Adam berbere sinirlenir: 
"Geçen geldiğimde bunu tarifi olmadan nasıl yapmıştın?"



Getirin Yakalım

Necip Fazıl çok sigara içiyormuş, birgün öğrencinin biri yanına gelmiş:

Efendim, ben rüyamda bütün bitkilerin Allah'a secde ettiğini, fakat bir tek tütünün secde etmediğini gördüm, demiş. 

Necip Fazıl bunun üzerine şu cevabını vermiş: 
Getirin yakalım o kafiri.

Papağan ve Hırsız

Hırsızın biri gece vakti bir eve girmiş. Etrafa bakınırken birden;
"Polis her şeyi görüyor" diye bir ses duymuş.
Korkudan elindeki lambayla sesin nereden geldiğini ararken kaçmaya karar vermiş ve tam camdan geri çıkarken perdenin yanında bir papağan olduğunu görmüş. Papağana yaklaşmış ve:


Sen mi diyorsun, "Polis her şeyi görüyor" diye.
Papağan:
Evet.
Hırsız:
Senin ismin ne?
Sekreter gibi çok konuşan papağan.
Hangi salak koydu sana bu komik ismi?
Hemen arkanda duran evin dobermanına Polis ismini koyan salak.

Hırsızın Böylesi

Adamın birinin arabası çalınır. İki gün sonra araba geri gelir ve bir not vardır içinde:
Özür dilerim arabanızı aldım ama karım doğum yapacaktı.. Kendimi affettirmek için yarın tiyatroya eşiniz ve sizin için 2 bilet aldım, hatamı telafi etmek için ben de orada olacağım, lütfen kabul edin.
Adam çok duygulanır, eşiyle tiyatroya giderler. Adam yoktur ama güzel vakit geçirmişlerdir, memnun eve dönerler. Ev soyulmuştur ve duvarda bir not vardır:
Abi tiyatro nasıldı? 



Farksız

Patronun biri şoförüne sorar. 
Söyle bakalım şoför, eşek ile şoför arasında ne fark var?
Şoför düşünür:
Bulamadım efendim.
Patron:
Bilemeyecek ne var? Eşeğe çüş dersin durur, şoföre dur dersin durur.

Şoförün zoruna gider. Ama bir şey de diyemez. Aradan zaman geçer. Patronun iyi bir zamanın bulur:
Efendim bir soru sorabilir miyim?
Patron da neşeli bir şekilde: 
Sor bakalım.
Efendim, der patronla eşeğin arasındaki fark nedir?
Patron düşünür:
Bulamadım sen söyle.
Şoför:
Bende bulamadım efendim.

Kesik Parmak

Kadının telefonu çalar açar ve şöyle bir ses duyar:
Ben kesik parmak iki gün sonra oradayım, der.
Aradan iki gün geçer tekrar telefon gelir bu sefer:
Yine ben kesik parmak 2 saat sonra oradayım, der
Ardan iki saat geçer tekrar telefon çalar bu seferde:
Ben kesik parmak bir dakika sonra oradayım, der. 
Kadın korkmaya başlar aradan bir dakika geçer ve zil çalar kadın korkuyla kapıyı aralar ve şöyle bir ses duyar:
Yara bandınız var mı?



Sihirli Dolap

Evin birinde sihirli bi dolap varmış bu dolap yalan söylendiğinde sallanırmış.

Evin küçük oğlu sınavdan sonra eve gelmiş.

Baba sormuş;
nasıldı sınav oğlum kaç alırsın?"

5 alırım babacım"dolap hızla sallanmaya başlamış.

çocuk;
tamam 4 alırım heralde"dolap tekrar sallanmış.

3 alırım"tekrar sallanmış dolap.

baba sinirlenip bağarmaya başlamış

ben senin zamanındayken hep 5 alırdım.

DOLAP DEVRİLMİŞ''

Dilenci

Adam, topal dilenciye para verirken acımış ve onu teselli etmek için :
Ayağın topal olabilir ama şükret ya kör olsaydın.
Dilencide:
Körlüğü de denedim abi,işyok.Onluk diye beşlikleri yutturuyorlar .


İhtimaller Üzerine

Pers Sultanı iki adamı ölüme mahkum etmiş.
Sultan'ın atını ne kadar sevdiğini bilen mahkumlardan bir tanesi hayatini bağışlarsa bir yıl içinde ata uçmayı öğretebileceğini söylemiş. 
Kendini dünyadaki tek uçan ata binerken hayal eden Sultan bunu kabul etmiş.
Diğer mahkum inanmayan gözlerle arkadaşına bakmış ve:
Atların uçamadığını biliyorsun. Nasıl olup da böyle delice bir fikirle çıkabildin ortaya? Yalnızca kaçınılmazı geciktiriyorsun o kadar.

Pek değil, demiş birinci mahkum.
Kendime dört özgürlük şansı veriyorum.

Birincisi: Sultan bu yıl ölebilir. 
Ikincisi: Ben ölebilirim.
üçüncüsü: At ölebilir...
Dördüncüsü: Belki ata uçmayo öğretebilirim.

Uzun Cüce

Sirk müdürüne uzun boylu bir adam başvurdu:

"Sirkinizde çalışmak üzere bir cüce aradığınızı okudum gazete ilanlarında. Bu işi yapmak istiyorum.."

"Anlamadım.. Siz..Şeey.. Basbayağı boylu poslu bir insansınız. Biz cüce arıyoruz, cüce.. Kaç sizin boyunuz?"

"Bir yetmiş dokuz."

"Be kardeşim, bir yetmiş dokuz boyunda cüce olur mu hiç? Seni ne diye tanıtırız müşterilere?"

"Gayet basit: "Dünyanın en uzun boylu cücesi bu sirkte" diye ilan verirsiniz, olur biter..."


Şaşkın Tanık

Yargıç, tanığa yemin ettirdikten sonra: 
Şimdi ne biliyorsanız söyleyin! der. 
Tanık: 
Okuma yazma bilirim, diye başlar ve ardından devam eder: 
Otomobil kullanmayı bilirim. Biraz da makineden anlarım. 

Pahalı Ev

Adam karısıyla tartışır. Araları son derece bozuktur. Suçun kendinde olduğunu bildiği için alttan almaya çalışır. 
Karıcım geçen pahalı bir evde oturmak istiyorum demiştin ya hani..
Kadın heyecanlanır:
Yoksa?
Ev sahibine söyledim kirayı iki katına çıkardık artık pahalı bi evde oturuyoruz.

Editör: TE Bilisim