İki Yıl Londra’da Yaşadım
‘’Ben bir vakit kadar önce Gaziantep’te doğdum. İlk, ortaokulu Antep’te okudum daha sonra ailemle İstanbul’a taşındım. İstanbul’da liseyi bitirdikten sonra üniversite için Ankara’ya gittim. Ankara’da Bilkent Turizmde okudum, yaklaşık dört yıl sonra da Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarına girdim ve oradan mezun oldum. Sonrada profesyonel oyunculuk kariyerime başlamadan hemen önce Londra’ya gittim. İki yıl Londra’da yaşadım. Sonra buraya gelip dizilerde, televizyonlarda, tiyatroda çalışmaya başladım. Bugüne kadar gelen hikaye içerisinde yemek yemek, içmek, sofra, gittiğim her yerdeki tatlar, o sofralarda buluştuğum insanlar, onların ne yediği, benim ne yediğim, yiyemediğim, ilgimi çekti. Hep bunların üzerine konuşmayı, düşünmeyi tercih ettim. Yazdığım oyunlarda, sinema filmlerinde, dizilerde romanda keza hep yemek yiyen konuşan ne yediği ile ilgili tartışabilen karakterler yaratmaya çalıştım. Aslında benim için insan neyi yiyorsa, neyi yemeyi seviyorsa, o karakterinin birinci derece yansımalarından biri oluyor’’.
Bölgeyi Değerlendirmek Zorunda
‘’Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü hocalarından Özgür Şef buraya gelmem gerektiğini ve genç arkadaşlarla buluşmam gerektiğini söylediğinde acaba ne konuşsak, neyi tartışsak diye düşünürken o dönem ona sorduğumda acaba hangi yemişin hasat zamanı diye düşünmüştüm. Aradan bir ay geçti hasat zamanı hala devam eden bir yemiş var. O zaman başlamıştı şimdide devam ediyor, zeytinden konuşalım biraz dedim. Neden zeytin ? Bulunduğumuz bölge fetih öncesi ve sonrası diye ikiye ayrılıyor tarımsal açıdan, fakat fetih öncesine de ve sonrasına da üretimden kaynaklanan vergi oranlarına baktığınız zaman ilk kaynaklardan bir tanesi zeytin ve zeytin yağı. Şimdi bunu söyleyince herkes zeytin ne alaka ya diyecek. Bunun gastronomiyle ne ilgisi var diyebilirsiniz, bir şef yüzde yüz içinde bulunduğu bölgeyi ve ortamı değerlendirmek zorundadır. Gustosu olmak zorundadır, eğer şefin hayata dair bir gustosu yoksa pişiremez” dedi.
Editör: TE Bilisim