Sevgili okurlar Hacıosmanoğlu’nun başkanlığında gerek yönetsel gerekse sportif anlamda ki gelişmeler camiada ciddi sıkıntıların yaşanmasına sebep olmuştu. Öyle ki yıllarca Trabzonspor seçimlerinde hep birbirlerine karşı olup bir araya asla gelmeyenler ilk kez Hacıosmanoğlu’na karşı bir araya gelmişlerdi. Ortak görüşleri onun gitmesi birçok sorunun çözülmesi demekti. Seçimde bu düşünce itibar görünce yeni iki başkan adaylarından Muharrem Usta çok az bir farkla seçimi kazanarak başkan seçildi. Dolayısıyla Hacıosmanoğlu üçüncü sırada kalarak seçimi kaybetti.
 
Mesleği doktor olmasına rağmen bu arkadaşın ticarette çok başarılı olması futbolla hiç ilgisi olmamasına rağmen onun adına artı değer olarak kabul edildi. Üstüne üstlük hükümetten de o an itibarı ile tam destek alması kulüp sorunlarımızın çözülmesi noktasında herkeste ciddi bir umut oluşmasına neden oldu.
 
Gelinen noktada sorunların çözümü bir yana gerek yönetim anlamında gerekse teknik anlamda kulüp tarihinde alışık olmadığımız ilkleri her gün yaşar hale geldik. İlk yarım saate üç sıfır önde olduğumuz maçı doksan dakika sonunda dört üç(tarihte ilk kez) kaybettik. Daha bu şokun üstünden saatler geçmedi ki ikinci devre sahaya çıkmayan Esteban’ın, çıkmama nedenini anlamaya çalışmak için kafa yormaya başladık. Hocanın konu ile ilgili söylemleri inandırıcı bulunmazken bu kez hoca Onur ve de Rodallega anlaşmazlığı gündemin ilk sırasına oturdu. On dört futbolcusu 28 ile 36 yaş arasında oluşturulan takımda futbolcu alacakları ile oluşan ekonomik dengesizliklerden kaynaklı huzursuzluklar bu kulüpte neler oluyor ya da daha nelere gebe olacağı konusunda ciddi endişelere sebep oluyor.
 
Sevgili okurlar bütün bunların yanında geldiğinde 60-70 milyon yıllık faiz ödentisinden şikâyet eden başkan(ki gelirin üçte ikisi anlamına geliyordu) bir buçuk yılda artı 200 milyon lirada borcun üstüne koyarken eli hiç titremedi. Şimdi de perde arkasında trilyona ulaşan borçtan sonra kayyum yakındır dedikoduları konuşulmaya başlandı. Yakında kulüp zengin bir Katar’lı ya da bir başka yabancıya satılırsa şaşmayın diyenler bile var. Anadolu’da futbol devrimi yapan taraftarının renk aşkı ile değil gönülden bağlı olduğu dünyada ender birkaç kulüpten biri olan kulübümüzün düşürüldüğü durumu büyük bir endişe ile izler hale geldik. Yoksa kulübümüzle ilgili bir proje uygulanmaya çalışılıyor da biz mi farkında değiliz? Kendi adıma şunu hatırlatıp bırakayım. Sevgili okurlar potansiyel adayımız Celil Hekimoğlu adaylıktan önceden vaz geçmişti. O günden sonra ilave borcu da dikkate alarak bu yükün altına girecek adam görünürde yok. Dolayısıyla proje şimdiden yüzde elli amacına ulaştı demektir. Gerisini gelişmelere bağlı olarak bekleyip göreceğiz.
 
Sonuç olarak büyük önder adına yazılıp söylenen İzmir marşının söylenmesi ya da söylenmesi halinde duyurulması engellenen sahamızda bir mafya liderinin pankartı asılmasında bir beis görülmüyorsa tuzun koktuğu yere gelmişiz demektir. Trabzonsporluyum diyen herkes takıma ve kulübe sahip çıkmada gecikmemeli. Zira sonra ey vah para etmez öz değişi bizim için söylenecek aklınızda olsun.
İyi haftalar.