Adam, önceki gün Trabzon'un göbeğinde çekti piştovu sardı mermiyi.
Vurdi
Vurdi
Vurdi
Vurdi
Vurdi
Vurdi.
Toplam 6 kişiyi yere serdi,
Sonra serbest...
Oh ne ala memleket!

BİR DAKİKA!

Pazar günü YGS sınavı için saat 09.45 de olması gereken salona,
09.46'da gelen bir öğrenciler sınava alınmadı ve bir dakikayla bir yıl kaybedildi.
*
Gördünüz mü devlet ciddiyetini(!)
Garibanın gözünün yaşına bakmaz bu devlet!
Canında okur acımaksızın...
*
Oysa bu devletin kurumlarında çalışanların neredeyse tamamı,
Hemen her gün,
Yarım saat.
Bir saat.
Yarım gün işine geç gelirken,
Bir dakikaya bir yılını harcayan bir gencin ülkesinin adı Türkiye.
Neyse boş verin, vekil yapar hatanızı düzeltirsiniz.

DUYARLILIK BEKLİYORUZ!

Trabzon Orman İşletme Müdürü Savaş Ayvaz ve
Öz Orman İş Sendikası Trabzon Şubesi Başkanı Fikri Bulut ile gazetemize yeni yerinde ziyarette bulundular.
İşletme Müdürü Ayvaz,
Ormanlarımız konusunda daha fazla bilinçlenmeye,
Ortak değerlerimizle ilgili olarak toplumsal duyarlılığa şiddetle ihtiyacımız var.
İslam Peygamberi Hazreti Muhammet "Kıyamet koparken dahi elinizdeki fidanı toprağa dikiniz" derken, bundan daha büyük bir uyarı olamazdı.
Bir başka atasözümüz de oldukça önemlidir.
Değil mi ki atalarımız;
"Yaş kesen baş keser"
Demişlerdir." 
Ormanlarımız konusunda siz gazeteci ve yazarlarımızdan da duyarlılık oluşturmak adına katkı beklemekteyiz."

SON DÜŞMAN HOLLANDA

Evet, aniden bir düşmanımız daha oldu.
O da Avrupa'nın sarhoş çocuğu Hollanda.

Bildiğiniz gibi orada yaşayan yaklaşık 450 bin Türk var.
Oradaki o kardeşlerimize anayasa hakkında bilgi verilecek;
"Evet oyu" istenecekti.
Ama bu adamların ülkesinde de seçim var.
Ayrıca  biliyoruz ki, bunların halkı Türkleri sevmezler.
Müslümanları hiç sevmezler.
Bunların halkı kendi dinlerini de sevmezler.
Kiliseleri boştur bunların.
Halkı körkütük sarhoştur bunların.
*
Bir bakanımız ülkelerine girmiş diye,
Gördük ki, silahsız insanlarımızın üstüne atlarla yürüdüler.
Köpeklerini saldılar.
Isırttılar...
Sopalarıyla ittirdiler.
Çok küçüldüler...
*
Evet, önce
Dışişleri Bakanımızın uçağının inişini engellerler.
Durum bu olduğu halde bazı taktiklerle bir başka Bakan'ımızın oralara gönderilmesi gerekli miydi?
*
Gitti de ne oldu?
İlişkilere zarar verdi.
Oldu mu?
*
Hollanda, seversin/sevmezsin.
Çeşitli markaların ülkesi.
Türkiye'de 22 milyar dolarlık yatırımı ve binleri aşan  istihdamı var.
Hadi şimdi ayıkla pirincin taşını.
*
Evet, bizim insanlarımız oralarda esir değildir.
Onlarla görüşebilmemiz onlar için nasıl bir sorun yaratabilir ki?
Oysa bu Avrupalılar,
Ankara'ya da haber vermeden Diyarbakır'da ne herzeler yemektedirler...
*
Şimdi bizimkiler,
"Görürsün sana neler edeceğim!"
Naraları atıyor...
*
Derhal İstanbul Büyükelçiliklerinden Hollanda bayrağını indiriyor;
Türk bayrağı çekiliyor.
Nasıl oluyor?
Kim yapıyor?
Bu olmaz!
*
Bu arada Hollanda'nın  tavır sadece Hollanda'nın tavrı değildir.
Olay daha da büyüyecek gibi görülmektedir.
Hollanda'nın arkasında
Almanya,
Fransa,
İsveç,
Avusturya ve daha nice devletler  hazır beklemektedir.
*
Şimdi bir kara propaganda başlatırlar.
Tayyip Erdoğan "Diktatör" diye.
Biz de "Avrupa demokrat değil" diye bağırır çağırırız...
Kim zarar görür.
Maalesef biz.
*
Hani sevilen bir türkümüz var.
"Yiğidim aslanım burda yatıyor!"
Demek ki neymiş;
Aslanlarımıza yazıktır.
Boşu boşuna yatırmayalım onları daha fazla.
Daha akıllı, daha pırıltılı zekayla yapılacak politikalara ihtiyacımız var.
*
Ayrıca Hollanda'yı muhatap almaya gerek de yok.
Hollanda denince akla İnek gelir.
İşte bu!
*
Bu kavganın verdiği mesajlara bakarsak.
Aslında AB bitmiştir.
Avrupa'nın demokratlığı,
Özgürlükçülüğü gitmiş, aşırılıklarına yenilmişlerdir...
*
Ben bir insanın edepli olup olmadığını,
Verdiği kavgada anlarım.
İşte milletlerin uygar olup olmadığı da buradan anlaşılır.
O nedenle asil ve medeni tavırlar sergilemeliyiz.
*
Dedim ya  olay sadece Hollanda'nın tavrıyla sınırlı değildir.
Hani ses var mı Amerika'dan?
İngiltere'den?
Hani ses var mı Almanya'dan?
İspanya'dan.
Sudiarabistandan.
Mısır'dan.
Filistin'den.
Yamen'den.
*
Hadi onları da geçtik;
Ses ver mı Türk Cumhuriyetlerinden.
*
Hepsi
"Sin külahın görülmesin.
Bana dokunmayan bin yıl yaşasın" diyor.

FATİH ÜREK GİBİ OLUN!

Şu CHP'lilere bayılıyorum.
Eminim Ak parti daha çok bayılıyordur.
Öyle ya Fikri Sağlar gibi yılların politikacısı ve eski bakanlarından ol.
Kendisini dinleyenlere rol model olarak "Fatih Ürek gibi yürekli olun" deyiver.
Yahu bu nasıl bir örnekleme?
Fatih Ürek'in bu toplumda karşılığı nedir?
 *
İlla da bir örnek vereceksen,
İşkal kuvvetlerine karşı çıkan ve Anadolu ateşini Samsun'da yakan Mustafa Kemal neyine yetmedi?
Hasan Tahsin neyine yetmedi?
Sütçü İmam da yetmedi?
Demek ki neymiş,
Bir ülkede uzun bir iktidar varsa,
O ülkede cüce bir muhalefet vardır.

4. KIRILMA

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, gittiği her yerde kırılmalardan bahseder.
İşte birinci kırılma Kurtuluş savaşı
İkinci Kırılma Demokrasiye geçiş ve Menderesin gelişi.
Üçüncü kırılma Ak Parti iktidarı.
Şimdi dördüncüsü kırılma; ‘Evet’ çıkmasıyla yaşanacakmış.
Yahu kırılmadık yerimiz mi kaldı sayın bakan.
*
Hem siz kırıkları onarmanız gerekmez mi?
Öyle ya Sağlık Bakanısınız.
Başarıları kırılmalarla  değil,
Yücelmelerle,
Yükselmelerle.
Saygınlaşmalarla anlatsanız daha zarif olur görüşündeyim.
Ne dersiniz?

YAHYA!

Bizim Yahya Gölge Adam gibidir.
Zaman zaman şehri teftiş eder,
Ara sıra güvenliği test eder.
Ama beni arasıra değil her zaman denetler,
İnceler,
İrdeler...
*
"Hep bize vuruyorsun!" der.
"CHP'nin aleyhine yazmıyorsun!" der.
*
Ben de "Olmayan bir şeyin aleyhine ne yazılır ki?" diyorum.
Ama yine anlamıyor.
*
Neyse son yazımda CHP'ye de sataştım.
Bizim Yahya çok mutlu oldu.
Yüzünde güller açtı.
Erbakan selamını çaktı.
*
Ve sonra da "CHP'liler gazeteyi basacaklar" dedi.
Ben de "iyi olur" dedim.
"Borçlarımız var diye Aydın Doğan gazeteyi basmakta nazlanıyor.
Bari bundan sonra CHP bassın;
Ben razıyım "dedim.
*
Tabi şaka bir tarafa CHP gazete basmaz.
Onların demokrasi terbiyesi yerindedir.
Ancak demokratik haklarını kullanırlar.

MHP'NİN DERDİ NE?

Ak Parti "Evet" diyor.
Der.
Sonuçta Reis "Başkan" olmak istiyorsa,
Ak Partili "Evet" diyebilir.
Bu çok doğaldır.
Hatta dememesi de doğaldır.
*
Ama anlamadığım bir şey var.
Bu Devlet Bahçeli neden "Evet!" diyor.
*
Onun fikrini hiç alamadık.
Sadece "Evet diyeceğiz!" diyor.
İyi de mübarek, neden?
Neden "Evet" diyeceksin.
Anlat da biz de bilelim yaa!

ÇETİN NUHOĞLU SANAT DOSTUDUR

Çetin Nuhoğlu.
Trabzon Hayratlıdır.
kalabalık bir aileye mensuptur.
Lider adamdır.
Özellikle Hayrat'ta pek sevilir.
Hayırseverdir.
Hatta Hayrattaki Öğretmen Evi onun eseridir.
*
Kendisiyle Hayrat’ta açtığım bir karikatür sergisinde tanışmıştık.
"Her ne şekilde bir talebiniz olursa yanınızdayım"
Diyerek sanata ve sanatçıya verdiği değeri şahsım üzerinde tüm sanatçılara da yansıtmış oldu.
Çetin Nuhoğlu Uluslararası Nakliyeciler derneği Genel Kurulunda tekrar Başkanlığa seçildi.
Sanat ve sanatçı dostu olması hasebiyle kendisini kutluyorum.

NEDEN EVET?

Evet deyin!
Neden ?
Çünkü PKK "Hayır" diyor.
Çünkü HDP "Hayır" diyor.
Yani tersini yapın demek isteniyor.
*
Şimdi bunlar,
Olur ya namaz kılsalar;
Oruç tutsalar bu mantığa göre napacağız?
Papaza kızıp oruç mu bozacağız.
Geçin bu mukayeseleri de anlatın bize.
Neden evet?
Neden hayır?

FIKRA

İki İskoçyalı kasabada bir tiyatro açmışlar, fakat İskoçlar malum çok cimri, kimse para vermek istemediğinden her gün sıfır çekiyorlarmış. Bakmışlar olacak gibi değil, düşünmüşler ne yapalım ne edelim diye. En sonunda birinin aklına bir fikir gelmiş.Ertesi gün her tarafa ilanlar asılıyor. 

"Cumartesi günü tiyatromuza giriş bedavadır."

Kasaba hakli bedavayı bulmuş kaçırır mi. Cumartesi gününü. Tiyatro ful çekmiş, bizimkiler mükemmel bir oyun sergiliyorlar. Herkes ayakta alkışlıyor. Oyun bittikten sonra kasaba halkı çıkışa doğru yönelmiş ama ne görsünler ? Kapılar kilitli ve su yazı yazıyor :
"Çıkış 10 sterlin