Sevgili okurlar bir takımın başarısından bahsederken önce o takımın takım olma özeliğine, futbolcuların aidiyet duygularına ve de oynadığı sistemin oturmuşluğuna bakılır.
Bu anlamda Trabzonspor’a bakıldığında Ünal hoca ile bir hayli mesafe kat ettiğini görürüz.
Daha dün denecek kadar yakın tarihte kendi sahamızda aldığımız yenilgilerde oyuncuların lakayt tavırları Profesyonellik olarak izah ediliyordu.
Oysa Trabzonspor tarihindeki başarıları aidiyet duygusu son derece yüksek kendi çocukları ile kazanmıştı.
Geçmişimizde alınan başarıların oluşumunda yapılan uygulamalar örnekleri ile ortadadır.
Bu uygulamaların içinde başarı sıralaması yaparsak birinci sırada takımımızın aidiyet duygusu yüksek kendi çocuklarımızdan kurulu olduğunu görürüz.
Hemen yanında ise teknik adamların kendi insanımız olması birincisi kadar önemli olduğunu yaşayarak gördük.
Diğer faktörleri yazmaya kalksak sayfalar yetmez.
Sevgili okurlar Trabzon’da futbol denince ismi geçenler bu gerçeği bildiği halde işin kolaycılığına kaçarak hep kısa yoldan başarıya ulaşmak istemişlerdir.
Bu anlayış ilk olarak kendi değerlerimizi dışlayıp transfer ile sorunu çözme yoluna gitti.
Bu da takımı ve de kulübü ne noktaya getirdiği ortada.
Geçtiğimiz beş altı yılda yaşanan felaketleri bir an için bir kenara koyarsak gelen yeni yönetimin gerçeklerle yüzleşip aynı gerçeklikle davranınca daha şimdiden tüm camia ışığı görüp destek vermeye başlaması da gidilen yolun doğruluğunu gösterir.
Sevgili okurlar elbette bu iş yazıldığı kadar kolay da olmamıştır.
Ekonomik çöküntü, takım maliyeti ve transfer yasağı bizi yıllardır çözüm ordadır diye savunduğumuz alt yapıya yöneltti.
Alt yapıda bu isteğe Yusuf, Abdülkadir Ömür ve Abdülkadir Parmak, Hüseyin, Uğurcan ve de şimdi de Murat’la karşılık verdi.
Artık takımın yarısı kendi alt yapıdan gelen çocuklar ile Trabzon’da doğmamış olsa da kendini bu takıma adamış bir hoca ile kuruluş ayarlarını anımsatan bir takım haline geldik.
Unutmamak lazım, alt yapıdan gelenler sorunun cevabı olmasa idi işimiz bir hayli zor olacaktı.
Bu anlamda başta Sadi hoca ve diğer alt yapı hocalarına teşekkür borçluyuz.
Sonuç olarak eldeki bu malzeme kalıcı olunca hocanın da sistemi oturtma aşamasına geçerek takımını ne yaptığını bilen bir hale getirdi.
Elbette yapılması gereken daha çok iş var ama işin zor bölümünün aşıldığını çok rahatlıkla söyleyebiliriz.
Antalya maçında ilk golü yemiş olmamıza rağmen oyunundan ödün vermeden maçı döndüreceklerine olan inançlarını tribünden bizler ve de ekranları başındaki tüm seyircilerin hissettiğini düşünüyorum. Takım içinde bireysel anlamda başarılı futbolcuları görmezden gelemeyiz ancak takım olarak geldiğimiz yer her takdirin üstündedir.
İyi haftalar.