Yıllardan beri bütün siyasi oluşumların eğitime ilişkin ne söylediklerine bakarız. Elle tutulur çok şey söylendiğini maalesef göremiyoruz. 

Yine yıllardır “İmam-hatip” eksenli bir eğitim politikası sürdürülür. Bir siyasi oluşum imam-hatip karşıtlığı üzerinden siyaset yaparken, başka bir siyasi oluşum imam-hatip “yandaşlığı” ile eğitim “davasını(!)” sürdürmeye çalışır.
Sahi eskiden eğitimi “dava” olarak gören düşünceler siyaseti düzenlerken, günümüzde böyle bir “davası” olan bir siyasi hareketin varlığından söz edemiyoruz.

Bu ülkede “Önce ahlâk ve maneviyat, sonra ekonomik kalkınma” anlayışı neredeyse tamamen unutulmuş görünmektedir. Siyasiler mitinglerde bol keseden vaatlerde bulunuyorlar; hepsi maddiyatla ilgili!..

Mesela, siyasilerin, bu eğitimin yozlaşmasına ilişkin nasıl çareler düşündüklerini bilmiyoruz. Yozlaşan eğitimden yetişecek nesiller, kalkınmış olsa ne olur, kalkınmamış olsa ne olur?

Yıllar önce Aydın Menderes bir siyasi oluşum içindeyken, Akçaabat’ta bir yemek toplantısı yapmıştı. Ben de o toplantıda vardım. Herkes bir şeyler sordu, ülke problemleri üzerine. Gerçekten de demokrasi, kalkınma, ekonomik gelişme, vb. konularda doyurucu cevaplar vermişti. Ben de eğitime ilişkin bir soru sormuştum, sorum şöyleydi: Sizin iktidarınızda ne olacak bu Türk Eğitim Sistemi? Eğitim ile ilgili neler düşünüyorsunuz? Verdiği cevaptan anladığım şuydu: Aydın Menderes, eğitim sistemi ile ilgili dersine hiç çalışmadı. O cevapta bir hoca olarak ben ona 100 üzerinden ancak 35 puan takdir etmiştim. İyi mi?..

Gerçekten siyasilerin ne düşündükleri çok önemli, ama asıl önemli olan siyasilerin eğitime, manevi kalkınmaya ilişkin ne düşündükleridir. İnsan yetiştirme düzeni olan “Eğitim sistemi”,  geleceğin Türkiye’sini oluşturacağından, siyasilerin bu alana ilişkin ne kadar kafa yorduklarını önemsiyorum. 

Bugün eğitim sistemi, genel olarak motivasyonsuz bir örgüt görünümü sergiliyor. Okullar motivasyonsuz; yöneticiler, öğretmenler, öğrenciler ve tabii ki veliler… Bu motivasyonsuzluk şartları içinde görev yapan eğitimcilerle öğrencilere siyasiler ne vaat ediyor? Bu çok önemli!..

Eğitime siyaset karışmamalı ama siyasetçiler eğitim üzerinde kafa yormalıdırlar. Eğitimcilerin siyasetle ilgilenmemeleri doğru değil. Ama eğer siyaseti bir partinin kuyruğuna takılmak olarak algılıyorsak, böyle bir siyaset hiç kimseye yakışmaz, eğitimcilere hiç yakışmaz. Nitekim son on sekiz yıldan beri ülkede birçok alanda başarılar elde edilmiş olmasına rağmen, eğitimde istenilen başarılara ulaşılamadığını söylemek gerçeği teslim etmek olacaktır. 

“Önce ahlâk ve maneviyat”, önce eğitimin “terbiye” kısmına önem verilecek anlamına geliyordu. Sistemin en önemli sorunu da okullarda “eğitimin” neredeyse yok olması değil mi? O halde siyasetçiler, öncelikle bu sorun üzerinde düşünmeli ve bu soruna yönelik çareler üretmeli değil mi? Okuldaki eğitim-öğretimin sadece öğretimine kalmış olmamız,sistemin başarısızlığına işaret etmektedir. Okullar eğitimin neresindedir? Okullar ne kadar eğitimli insan yetiştirebiliyor? Bu sorulara gerçekçi cevaplar verebilmek için başta siyasiler olmak üzere hepimizin oturup kafa yormamız şarttır.

Bugün tekrar eğitimi bir “dava” olarak görüp, çalışmalarımızı buna göre hayata geçirmekten başka çaremiz yoktur.