Oyuncu ben gitmek istemiyorum ama bana sormadan beni satmaya kalktılar diyor, yönetim biz kimseyle görüşmedik diyor, inanılmaz bir bilgi kirliliği yaşanıyor. İşin en acı tarafı da bütün bunlar kulüp içinde değil de herkesin gözü önünde yaşanıyor. Burak Yılmaz, bizim dışarıdan gözlemlediğimiz kadarı ile giderken kazandıran gelirken kazandıran takımın bir parçası iken kazandıran bir oyuncu. Burak Yılmaz’ın söylediğine göre de bu şehri ve bu takımı çok sevdiği yönünde.

70’li 80’li yıllarda başarıları ile konuşulan koca bir camia, oyuncularla yaşadığı sorunları konuşulan bir kulüp haline geldi. Daha öncede benzer durumlara şahit olduk. Miroslaw Szymkowiak, Kiki Musampa, Teofilo Gutierrez ve Florent Maluda, Fabiano Eller, Frederik Risp, Carl Medjani gibi oyuncular bu şehirden kaçarak gittiler. Nedir bu sıkıntılar, yaşananlar nedir ki Trabzonspor bu hale geldi. Eskiden futbolcular bu kulüpte oynamak için büyük heyecan duyarlardı ve gelmek için araya aracılar koyarlardı. Neden şimdi iş tersine döndü, bu konu mutlaka masaya yatırılmalı. Artık öyle bir noktaya gelindi ki, yerli (Trabzonlu) oyuncular bile bu kulüpten kaçmak istiyor.

Bütün oyuncuların aksine Burak Yılmaz kaçmayı değil mücadele etmeyi seçti. Bu çok önemlidir. Gitmek isteseydi gidemezmiydi, giderdi tabi. Burada şu soruyu sorabilirsiniz belki, Burak Yılmaz, Trabzon’da kazandığını gittiği yerde kazanabilirmi diye. Bu soruya muhatap olmak çokta doğru değil, çünkü sözleşme yapmışsınız ve karşı taraf olarak sözleşmeden doğan hakkını sonuna kadar kullanmak en doğal hakkı.

Takım tam düzlüğe çıkmak üzereyken, yönetim bir an önce bu soruna çözüm bulmalı, duygusallığa yer vermeden, profesyonelce düşünerek ve davranarak bu sorunu acilen çözmeliler. Bir tarafta işveren, diğer tarafta çalışan olarak oturup konuşabilmeliler, bu kadar basit. Herkes üzerine düşeni yapmak zorunda, başka sebepler aramaya gerek yok, çünkü burada tek amaç var o da Trabzonspor’un başarısı.
 
Editör: TE Bilisim