Üzüntü duymamak mümkün değil. Güven ortamının tamamen yok olduğu bir süreci yaşıyoruz.

Galatasaray maçı öncesi yaşanan olumsuz gelişmeler neticesinde Akyazı’da kendi sahasında Galatasaray’a 5-1 mağlup olan Trabzonspor üç gün sonra deplasmanda Ç. Rizespor önünde ilk yarıda pek bir direnç göstermedi. Bordo-Mavili takımın rakibi karşısında ilk 45 dakikada oynadığı futboldan pek bir şey anlamadım. 

Kimin nerede ne oynadığından sahadaki hiçbir futbolcunun haberi dahi yok. Genç Enis santrafor mu yoksa kanat oyuncusu mu oynuyor Fountas desen sahada yok, Visca’ya top gelirse bir şeyler yapmaya çalışıyor gücü yetmiyor. Orta sahada görev yapan Berat ise bu takımın oyuncusu değil, Bardhi kendisi bir alan bulmuş orada gezip duruyor. Mendy eee işte, Eren Elmalı’ya bir şey demeye gerek yok her hafta geri gidiyor. Defansın göbeğinde oynayan Baniya ve Benkoviç ise yetersiz.. Geçen hafta Galatasaray maçı sonrası kendini bilmez seyirci tarafından yuhalanan kaleci Uğurcan ilk yarıda yaptığı iki kurtarışla takımının ilk yarıda soyunma odasına mağlup gitmesini engelleyen en büyük faktör oldu.

 Trabzonsporlu oyuncular ayakta duramazken ikili mücadelelerde ise yetersiz kalıyorlardı. İki takım arasındaki en büyük fark; biri kazanma azmi üst düzeyde, maçı kazanmak için sorumluluk anlayışı yüksek bir oyun modeli içerisinde olan Rizespor, diğeri ise rakibi çok büyük olarak gören, önde top üçüncü bölgeye atıldığında hiçbir üretken yapı içerisinde olmayan bir takım var. Trabzonspor’da bırakın gol pozisyonu üretmeyi atak girişiminde bile yetersizlikler olduğu bir yapı var. En büyük sorun orta alan ve önde oynayan oyuncularla ilgili. 

Maçın ikinci yarısında geride olan bir takım, rakip alanda daha fazla organize girişimde bulunmalı. Ama önde bunları yapacak bir oyuncu dahi yok. Enis Destan yetersiz kenarlardan oynayan oyuncular sonuca etki edecek gibi değiller. Trabzonspor’da başta Abdullah Avcı olmak üzere sahada oynayan futbolcular tükenmişlik sendromu yaşıyor. Bunun böyle gitmeyeceği aşikar.. Gereği yapılmalı…