“Silahla topla, makasla toplama” zihniyeti
Türkiye'nin demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçen 12 Eylül 1980 askeri darbesi, sadece siyaseti değil, çay üretimi gibi gündelik hayatın en sıradan alanlarını da derinden etkiledi. Rize’de o dönemde henüz 10 yaşında olan ve bugün Çay Üreticileri Dayanışma Derneği (ÇAYÜDAD) Başkanı olarak görev yapan Mustafa Mavi, çocukluğunun bu yasaklarla şekillendiğini anlattı.
Mavi’nin sözleri, dönemin absürt ama bir o kadar da sert uygulamalarını gün yüzüne çıkardı:
“Çay makası yasaktı ama silah yasak değildi. Çay bahçesine silahsız giden yoktu. Silahla toplayabilirdin ama makasla toplayamazdın. Böyle bir mantıksızlıkla yüz yüzeydik.”
ÇAYKUR kapasitesizdi, çay derelere dökülüyordu
Darbe döneminde alınan kararlar, çay sektörünü ciddi biçimde sarsmıştı. O dönem ÇAYKUR’un işleme kapasitesi yetersizdi, toplanan yaş çaylar işlenemediği için dere ve deniz kenarlarına dökülüyordu. Bazı uyanıkların, derelere dökülen çayları tekrar toplayıp satmaya çalışması üzerine, ÇAYKUR bu çayların üzerine tanıyıcı kimyasal maddeler dökmeye başlamıştı.
Bu karmaşa üzerine, Kenan Evren başkanlığındaki askeri yönetim, “çaylar artık elle toplanacak” kararı aldı. Makas, orak, bıçak gibi tüm kesici aletler yasaklandı. Üreticiler mecburen yeni yöntemler geliştirdi. Ağaç dallarından yapılan tahta bıçaklar ve hafif tırtıklı yüzeylerle çayı koparma yöntemi bulundu. Ancak bu da üreticilerin ellerinde yaralara, zorluklara yol açtı.
Çocuklar okuldan çıkıp çay bahçesine girdi
Mavi, travmatik bir çocukluk geçirdiğini dile getirirken, ilkokul 4. sınıf öğrencisiyken bile bahçeye girip çay topladıklarını söyledi:
“Babam, ‘Eli kaşık tutan çaylığa girecek’ dedi. O dönem çaylar budanmadığı için bitki yüksekti, biz tabureye çıkıp topluyorduk. Yağmur yağarken, ellerimiz yara olurken, biz o çayı elle topladık.”
800 bin dekarlık çay alanı neredeyse tamamen elle toplanırken, Karadeniz insanı bu süreçte hem ekonomik hem de fiziksel olarak büyük bir yük altına girdi.
Yasak 1983’te çok partili sistemle kalktı
1983 yılında çok partili sisteme geçilmesiyle birlikte makas yasağı da kaldırıldı. Seçim vaatleri arasında yer alan bu yasak, yeni hükümetin ilk adımlarından biriyle tarihe karıştı. Üreticiler yıllarca sakladıkları çay makaslarını yeniden bahçeye çıkardı. Ancak bu süreç, yeni sıkıntılar da getirdi.
Devletin çay üretiminde özel sektöre izin vermesi, beraberinde fırsatçılığı da getirdi. Mustafa Mavi’ye göre, bazı global şirketler çayı ucuza alıp, ödemelerini yıllarca geciktirdi. Üreticiler bu kez özel sektörle mücadele etmek zorunda kaldı.
Bugün çayda 25 bin tonluk dev kapasiteye ulaşıldı
Mavi, 2002 sonrası dönemde, özellikle Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin destek politikalarıyla çayda önemli gelişmeler yaşandığını söyledi. ÇAYKUR’un kapasitesi artırıldı, özel sektör desteklendi, günlük yaş çay işleme kapasitesi kamu ve özel sektörle birlikte 25 bin tona yaklaştı.
Ancak buna rağmen, özel sektörün üreticiye yaklaşımı konusunda düzenlemeler gerektiğine işaret eden Mavi:
“Üretici emeğinin karşılığını almalı. Bugün makineli tarım yapılıyor, toplama kolaylaştı. Ama geçmişte yaşadıklarımızı unutmadık. Biraz daha özel sektörü düzenleyecek yasal çerçeveler şart.”