Herkes Boğaziçi'li Kesilmiş

BİLEN DE BİLMEYEN DE???

1. Cyrus Hamlin (1863-1877)

2. George Washburn (1877-1903)

3. Caleb Frank Gates (1903-1932)

4. Paul Monroe (1932-1935)

5. Walter Livingston Wright (1935-1943)

6. Floyd Henson Black (1944-1955)

7. Duncan Smith Ballantine (1955-1961)

8. Patrick Murphy Malin (1962-1964)

9. Dwight James Simpson (1965-1967)

10. John Scott Everton (1968-1971)

Bunlar kim biliyor musunuz sevgili dostlar???

Boğaziçi Üniversitesi'nin kurulduğu 1863 yılından itibaren görev yapan ilk 10 rektörü...!

Ve hiçbirisi Türk değil !!!!

Tesadüf mü sizce ???

Peki Boğaziçi Üniversitesi nasıl kuruldu, herhangi bir fikriniz var mı???

Amerikalı 2 misyoner olan Cyrus Hamlin ki aynı zamanda Boğaziçi Üniversitesi'nin kurucu rektörü; ile yatırımcı Christopher Robert'in 1863 yılında, Amerika sınırları dışında kurduğu ilk kolej olan Robert Koleji'ni kurmaları ile temelleri atılmış oldu.

Daha sonra Robert Koleji'nin belli bir bölümünün üniversiteye ayrılması ile de Boğaziçi Üniversitesi kurulmuş oldu.

Eee " so what (yani ne olmuş ki???) " diyebilirsiniz ama kazın ayağı öyle değil !!

Şimdi gelelim zurnanın zort dediği yere !

Taa Osmanlı yıllarında ve Türkiye Cumhuriyeti kurulmadan önce ki bir zaman diliminde; Amerika dışında hiçbir koleji olmayan elin Amerikalı'sının, Türk topraklarında ne işi ola ki???

Ee dedik ya; bu 2 Amerikalı misyoner diye...!

Şimdiii...!!!

Robert Koleji, Galatasaray Lisesi, Saint Joseph, Saint Michelle, Alman Lisesi, İtalyan Lisesi, Kabataş Erkek Lisesi gibi okullar; Türkiye'nin en başarılı ve en zeki öğrencilerin okuduğu liseler.

Boğaziçi Üniversitesi'ne girmek için de; Türkiye'de %1'lik dilime girecek kadar başarılı olmanız gerekiyor.

Bu saydığımız kolejlerin üniversite versiyonu da Boğaziçi Üniversitesi diyebiliriz kolaylıkla. (Şu anda bir de KOÇ Üniversitesi, Ankarada da ODTÜ)

Bu kolejlerden mezun olan çocukların ilk hedefi ise Boğaziçi Üniversitesi'nde okumak.

Yaanii???

Yani fetö'nün yapmaya çalıştığının; tıpkısının aynısının laciverti...! Ama bu sefer; yabancı misyonerler eliyle !

Nasıl ki fetö, Türkiye'nin en zeki öğrencilerini; dini hassasiyetlerini istismar ettiği orta gelirli ailelerden (güç belâ şartlarda biriktirerek, sırf çocukları bir üniversiteye girsin diye) gasp ettiği paralarla " ÜCRETSİZ " okutup; Türkiye'nin, hatta Dünya'nın en güzide kurumlarında en stratejik noktalara getirip, askeri yapması gibi...!!!

İşte fetö'nün bu yaptığının aynısı; yüzyıllardır misyonerler tarafından zaten yapılmakta olanın laciverti sadece...!

Yani Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde; 1863 yılından beri elin Amerikalı'sının eliyle misyonerlik faaliyetinde bulunan bir devşirmehane...!(Elbette ki kastımız bütün Boğaziçi'li öğrenciler için değil. Tanıdığımız, bildiğimiz, vatanperver birçok Boğaziçi'li var elbette ki)

Tayyip Erdoğan'ı yakından tanıma fırsatı bulsanız; çok zeki, geleceği önceden gören müthiş bir stratejist olduğunu çok rahatlıkla analiz edebilirsiniz...!

Tayyip Erdoğan'ı övmek ve partizanlık yapmak değil gayemiz...

Bir noktaya geleceğiz...

Bu misyonerlik oyununu gören Erdoğan; elin Amerikalı'sı ülkemde cirit atacağına, bu vatanın evlâtları, aynı zamanda inançlı olanlar söz sahibi olsun dedi; ve bu vesileyle fetö bayrağı devraldı; malesef ki !!!

İşte Tayyip Erdoğan'ın fetö hususunda; " ALDANDIK " dediği nokta tam da bu...!

İlerleyen zaman diliminde; fetö'nün amacının ve hizmet ettiği yerin de aynı kapı olduğunu görmemiz ise, baya zaman aldı ve çokça bedeller ödemek durumunda kaldık...!

Tıpkı 13 ODTÜ'lü öğrencinin; yerli ve milli askeri telsiz üretimi için kurduğu ve bu sebeple birçok ölüm tehditleri aldığı " ASELSAN " ı kurmaları gibi.

Benzerlik nerde peki dostlar???

Benzerlik tam da şurada...!!!

Kuruluşundan sonra fetöcülerin yuvalandığı ve konuşlandığı bir yer halini alacaktı ASELSAN...!!!

Devletin her stratejik kurumunda olduğu gibi...

İşte Tayyip Erdoğan'ın ısrarla " MİLLİ ve YERLİ " üretim üzerinde hassasiyetle durmasının yegâne sebebi tam da bu...!!!

İlk önce misyonerler ve daha sonra da fetö eliyle kaybedilen onca beyin ve zaman...!!!

İşte Tayyip Erdoğan'ın; Boğaziçi Üniversitesi konusu üzerinde hassasiyetle durmasının altında da benzer bir durum yatıyor...!!!

Üniversiteyi; 150 yıldır çöreklenmiş ve kökleşmiş, Abd taşeronu bu misyoner yapıdan kurtarıp; vatanını, milletini seven bilim adamları ile ikame etmek...

Zira gençlik yılları; emperyalizme karşı, " KAHROLSUN ABD " sloganı ile sol cenahta yoğrulmuş o zamanın birçok sosyalist gencinin, şu anda Boğaziçi Üniversitesi'nde; yani emperyalistlerin kurduğu bir bilim yuvasında, öğretim üyesi kadrolarında olduğunu üzülerek görüyoruz...!

Sıkıntı bu...!!!

Ahh canım vatanım ahh...!!!

Ne de çok koca adayın var...!

Bir yanda emperyaller; diğer yanda Türk halkını inanç odaklı yumuşak karnından girip, bukalemun gibi her hükümete şirin gözükerek; amacı yine bu emperyallere uşaklık etmek olan fetö gerçeği, pkk, hdp ve diğerleri!!!

Tehlikenin farkında mısın güzel ülkem.??

Bu hususta bir hayal kırıklığımız da; bu vb. olayları aslında hiç tarzı olmadığı halde, siyasete alet eden Merâl Akşener Hanıma?

Ak Parti kadrolarına yeterli görülmeyen birisi nasıl olur da Boğaziçi Üniversitesi gibi gözbebeğimiz bir bilim yuvasına rektör atanır diye hesap soran Merâl Akşener'in; yine Ak Parti kadrolarına yeterli görülmemiş olan Uğur Poyraz'ı, İyi Parti Genel Sekreterliğine lâyık gördüğünü biliyor muydunuz???

Tıpkı doğruları söylediği için ve kazan kaldırdığı için, partiden ihraç etmeyi göze alamadığı Aytun Çıray'ı; baş danışmanı yaptığı gibi...!

Kusura bakmayın lütfen Merâl Hanım ama burada kendinizle çeliştiniz, dürüst davranmadınız ve halka siyaset yaptınız.

Ne için?? Oy için..

Kaldı mı diğerlerinden bir farkınız peki??

Kocaman 1 Hayır...!!!

Selâm ve muhabbetle sevgiler & saygılar