Kamu Başdenetçisi Av Şeref Malkoç, 106’ncı dönem kaymakam adaylarına bir konuşma yaptı. Malkoç kaymakam adaylarına başarılar dileyerek başladığı konuşmasına şöyle devam etti: “Sizler Türkiye’nin en güzel okullarında okudunuz, en güzel üniversitelerini bitirdiniz. Zor sınavlardan, çetin mülakatlardan ve yine tecrübe sahibi insanların kurslarından geçerek bu noktaya geldiniz. Şunu memnuniyetle ifade ediyorum son aşamada da Türkiye’de farklı görevlerde bulunan engin deneyimlere, tecrübelere sahip olan devlet yöneticilerini, bilge insanları ve akademisyenleri dinlediniz. O açıdan çok şanslısınız.
 
BİZ YÖNETİCİ BİR MİLLETİZ
 
Malkoç, kaymakam adaylarının eğitimlerine, millet olarak kuşaktan kuşağa aktarılan yöneticilik kültürünün de eklenmesi gerektiğini ifade ederek: “Biz yönetici bir milletiz. Bulunduğumuz yerlerde hep yöneticilik yapmışız. Köklü bir mazimiz var. 2 bin 500 yıllık bir devlet geleneğimiz var. Onu bir çırpıda söyleyip geçiyoruz ama dünyada böyle bir geleneğe sahip olan millet sayısı çok azdır. Yani size burada söylenenler, anlatılanlar, öğretilenler bütün o devlet geleneği açısından binlerce yıllık bir tecrübeyi ifade ediyor. Biz buna alıştığımız için bunun ne anlama geldiğini yeterince farketmeyebiliriz ama böyle bir güzelliğimiz var. Diğer yönden bin 500 yıla yaklaşan bir İslam medeniyeti birikimimiz var. Bu coğrafyada, dünyanın en zor, en çetin coğrafyası olan, birçok medeniyetin kurulduğu, battığı ve birçok milletin kaybolduğu bu Anadolu coğrafyasında bin yıldan beri varız. İnşallah kıyamete kadar da varolmaya devam edeceğiz. Bu işte sizler gibi arkadaşlarımızın adaletli yönetimine ve tutumuna bağlı. Gittiğiniz yerlerde edindiğiniz tecrübelerle inşallah gereğini yapacaksınız” dedi.


 
GELECEKTE TÜRKİYE HER YÖNDEN DAHA GÜÇLÜ OLACAK
 
Türkiye’nin önünde büyük hedefler olduğunu ve milletçe bu hedeflere kararlı bir şekilde yüründüğünü kaydeden Ombudsman Malkoç, kaymakamların bu yürüyüşteki öneminden bahsetti: “Sizler çok şanslısınız. Çünkü Türkiye’nin en iyi döneminde bu kursu bitirip göreve başlayacaksınız. Yani Cumhuriyetimizin 100’ncü kuruluş yıl dönümünde kaymakam olarak tecrübe kazanmaya başlamış idareciler olarak görece başlayacaksınız. 2053’e gelindiğinde yani İstanbul’un fethinin 600’ncü yılına gelindiğinde üst düzey yönetici olacaksınız. 2071’de inşallah siz yaşayarak göreceksiniz, o zamanın tecrübeli insanları olacaksınız. O zaman Türkiye her yönden daha güçlü olacak. Huzur, asayiş, refah, kalkınma yönünden veyahut uluslararası zamanda hak ve adaleti temin etme yönünden inşallah çok daha iyi olacak. Ama bütün bunların olması için adaletin en güvenli şekilde tesis edilmesi gerekiyor. O da sizlerin aracılığıyla olacak.” Başdenetçi konuşmasında tecrübelerinden bahsederek kaymakam adaylarının karşılaşacakları durumlar ve bunlar karşısında halktan yana tavır almanın önemini vurguladı: “Eğer idareci halka hizmete koşarsa arkasından iyi çalışanlar yürür. Eğer kaymakam veya vali halka hizmete yürürse arkasındaki yöneticiler de ilde veya ilçedekiler oturur. Eğer kaymakam, vali oturarak iş yapmaya kalkarsa arkasındaki kamu görevlileri de yatar. Vatandaşların işleri de yüzüstü kalır. Tecrübe bunu ortaya koyuyor. Bize bunu söylüyor. Sizin yaşadıklarınız da zaten onu gösteriyor.”


 
YÖNETİCİLİĞİN ÖLÇÜSÜ ADALETTİR

Malkoç, kaymakamların yönetici oldukları ilçelerde halkla içiçe olmalarının öneminden dem vurarak sözlerini sürdürdü: “Siz bulunduğunuz yerde adaletin temsilcisi olacaksınız, garibanın temsilcisi olacaksınız. Devletin gülen yüzü olacaksınız. Milletin tebessüm eden çehresi olacaksınız. Sizin yüzünüze bakan kaymakamlıktaki görevliler veya sokaktaki vatandaş ülkenin halini yüzünüzden görür, hisseder. Belki sıkıntınız vardır zorluğunuz vardır. Hissettirmeyeceksiniz, vatandaşa yansıtmayacaksınız. Bunları zaten ama hepsinden önemlisi hangi iş olursa olsun, yangın olur sizden hesabını sorarlar, sel olur sebebi siz olursunuz, göçmen kuşlar ölür sizden sorulur, trafik kazası olur başta siz orada olursunuz. Bunlar güzel sorumluluklar ama bir şey daha var bulunduğunuz yeri yönetiyorsunuz, sevk ve idare ediyorsunuz. Olağanüstü güzel bir şey. Bunun ölçüsü de tekrar söylüyorum adalet. Hangi iş olursa olsun üç rıza önemli; bir, vatandaşın gönlünü almak yani vatandaşın rızası, iki hukuka uygunluk hukukun rızası, üçüncüsü de vicdanla baş başa kaldığınızda Allah’ın rızası.”
 
TOPLUMUN HUZUR VE BARIŞI İÇİN ADALET ŞARTTIR
 
 Başdenetçi Malkoç konuşmasında Kamu Denetçiliği Kurumu’ndan ve tarihinden de bahsetti: Kurumun asıl görevi vatandaşın aldığı kamu hizmetini beğenip beğenmemesi veya daha iyisi olması konusunda bize dilekçe yazmasıyla başlıyor. Biz de bu anlamda idareyi denetliyoruz ama halkın avukatlığını yapıyoruz. Hiçbir şeyden ücret almıyoruz. Ama idareyle de şöyle şunu niye böyle yaptın, bunu niye eksik yaptın değil. Kamu hizmetlerinin kalitesinin daha iyi olması için kamuda hukuk kültürünün yaygınlaşması ve vatandaşın da hak arama kültürünü anlayışını geliştirmek için gayret eden çaba gösteren bir kurumuz. Kurum her ne kadar yeniyse de bizim tarihimizde gerek Osmanlı’da gerek Selçuklu’ da var olan bir kurum. Biz anayasal bir kurumuz, hakkaniyet kurumuyuz ve vatandaşın avukatlığı görevi verilmiş bize. Kararlarımızı da titizlikle dosyaları inceleyip ortaya koyuyoruz. Bizim kararlarımıza bakarsanız tatmin edici ve doyurucu olduğunu göreceksiniz. Bu kadar emek verdikten sonra karar konusunda uyulması için çaba gösteriyoruz. Avrupa’da Ombudsmanlığın kararlarına uyma oranı yüzde 80 civarında. Bir kısmı da genel kararlar işte kanun değişikliği gibi. Bizde de yüzde 20’lerden başladı şu anda yüzde 80’i geçtik. Türkiye’de iki tane sıkıntımız var: bir, idarecilerimiz hukuk konusunda yeteri kadar duyarlı olmuyorlar, yetişme tarzları nedeniyle. Sıradan vatandaşla muhatap olanlar daha çok yapıyor bunu. Sizin maiyetinizde çalışacak insanlar bunlar. Ali kıran baş kesen olur vatandaşa karşı. Hâlbuki devleti ayakta tutan adalettir. Devletin varoluş sebebi adalettir. Toplumun huzur ve barışı için de adalet şarttır. İkincisi bu idareyle ilgili bölüm. İkincisi de insanımızın anayasada ve yasada hakları oldukça geniş düzenlenmiş. Oldukça geniş hatta Avrupa’da ki birçok ülkeden daha ileri düzeyde bizdeki düzenlemeler. Problem ne? Vatandaş hak aramayı bilmiyor hak arama kültürü zayıf. İdarecilerde hukuk kültürünü yerleştirebilirsek vatandaşa da hak arama kültürünü yaygınlaştırabilirsek bugünkünden çok daha iyi bir noktaya geleceğiz. Benim bu kurumda dört senede edindiğim tecrübe bu.”
 
GÜÇLÜ KARARLAR VERİNCE BUNA MAHKEME DE KURUMLAR DA UYAR
 
Kurumun çalışma prensiplerini de kaymakam adaylarına anlatan Başdenetçi KDK tavsiyelerine uymanın önemine değindi: “Bize her türlü yolla müracaat edilebiliyor ama müracaatların yüzde 90’ı elektronik ortamda geliyor. Bu kayıt bize geldiğinde aynı gün arkadaşlar bakıyorlar, eksiklik var mı, bilgiler doğru mu? Eksiklik noksanlık yoksa ilgili denetçiye gönderiliyor. Şimdi KDK’ya şöyle bir hüküm konmuş. Biliyorsunuz idari işlemlere karşı 60 gün içinde mahkemeye başvurulması gerekiyor değil mi? Vatandaş bize müracaat ettiğinde o 60 günlük süre duruyor. Ne kadar? 6 ay. Diyelim ki 60 günün 58’nci gününde bize başvurdu, dava açma süresi duruyor altı ay genişliyor. Niye altı ay? Biz altı ay içeresinde karar veriyoruz onun için. Yani kısacası bize yapılan müracaatları inceleriz, kararı yazarız, karardan hem idarenin hem vatandaşın haberi olur. 2016’da kuruma başvuru 5 bin civarındaydı. Şimdi 2020’nin 8’nci ayı bitiyor 90 bin civarını bulduk. Bizim kararlara bakarsanız ortalama 20 sayfadan az değildir. Bunun içerisinde AİHM’in içtihatları vardır. AYM’nin kararı varsa, Danıştay’ın, Yargıtay’ın kararı varsa koyarız. Bizim kararlarımıza uyulacak ama bizlerin de hukuka uygun kararlar vermemiz lazım. Bizim verdiğimiz bazı kararlara AİHM referansta bulunuyor. Bunu niye söylüyorum güçlü kararlar verince mahkeme de uyar kurumlar da uyar.”
 
Editör: TE Bilisim