Trabzon İl Sağlık Müdürlüğü Trabzon Ataköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Uzman Doktorlarından Burcu Çilingir, 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü nedeniyle bir açıklama yaptı. Çilingir, “ Dünya Ruh Sağlığı Günü, ruh sağlığı ve ruhsal hastalıklarının toplumda farkındalığını ve anlaşılırlığını artırmak amacıyla 1992 yılından bu yana her yıl 10 Ekim'de kutlanmaktadır. Dünya Ruh Sağlığı Günü’nün bu yılki teması beklendiği üzere Yeni Koronavirüs Hastalığı (COVID-19) olarak belirlenmiştir. Dünya Sağlık Örgütünün tarafından, COVID-19 11 Mart 2020’de küresel pandemi olarak açıklandıktan sonra hem dünya hem de ülkemiz için sıkıntılı bir süreç başladı. Sonrasında toplumda endişe, ruh sağlığında dalgalanmalar meydana geldi. Çünkü enfeksiyonun gözle görünmez olması, hızlı yayılım göstermesi, yaygın bilgi kirliliği, günlük yaşam alışkanlıklarındaki zorunlu değişiklikler olması, yaşamı tehdit ediyor olması, hastalığın belirsizliği, tam oturmuş tedavi şemasının olmaması, kesin tedavinin olmaması gibi belirsizlikler endişeye neden olabilmektedir. Bizler bu endişelerle birlikte poliklinik başvurularındaki artışı gördük. Bu konuda polikliniklerimizde hastalarımıza destek olduk ve olmaya da devam edeceğiz. COVID-19 pandemisi nedeni ile değişen günlük yaşam, rutin olanın dışına çıkmış; rutin olmayan bir belirsizliği doğurmuştur ve bu belirsizlik bireylerde endişe uyandırır. Bu süreçte olağan yaşama kıyasla daha fazla endişe duymak oldukça doğaldır. COVID-19 Salgını sürecinde kaygının tamamen yok edilmesi gerçekçi bir beklenti olmayacaktır.” dedi.
 
DAMGALAYICI KELİMELERİ DİLİMİZDEN UZAK TUTMALIYIZ

Pandeminin ruhsal etkilerinden korunma ile ilgili konuşan Çilingir, “Öncelikle bu süreçte bize en iyi hissettirecek duygular şefkat, anlayış, hoşgörü ve empatidir. Hiç kimsenin ya da hiçbir ülkenin bu hastalığı hak etmediğini, yanlış bir şeyler yaptığı için hastalanmadığını, yakınımızda ya da uzağımızdaki her COVİD-19 nedeniyle tedavi gören bireyin destek, ilgi, şefkat ve iyiliği hak ettiğini düşünerek başlayabiliriz. Birlik olmak ve birlik hissetmek bizi ruhsal olarak güçlendiren eylemlerdir.

Damgalayıcı tanımlamaları dilimizden uzak tutalım. Bu ruh halini, “KOVİD-19 nedeniyle tedavi gören ve iyileşmeye doğru ilerleyen” kişileri, KOVİD’li(ler), koronalı(lar), korona ailesi gibi “damgalayıcı” kelimeleri dilimizden uzak tutmaya çalışarak daha da güçlendirebiliriz.” ifadelerini kullandı.
 
STRESİMİZİ ARTIRIR

Çilingir, açıklamasında şunları kaydetti: “Damgalamak ve damgalanmak ya da damgalanacağını düşünmek stresimizi artırır. Salgınla ve virüs ile ilgili sizi kaygılandıran ve strese sokan haberleri dinlemeyi, okumayı ve izlemeyi en aza indirebilirsiniz. Sadece güvenilir bulduğunuz kaynaklardan, günde bir ya da iki kez ile sınırlayarak bilgi edinmek ve alacağınız önlemleri buna göre güncellemek yeterli olacaktır. Gerçek bilginin çoğu zaman daha az korkutucu ve kaygılandırıcı olduğunu unutmamalıyız. Öncelikle kendimizi korumaya çalışmalı, ancak bunu yaparken ihtiyacı olan diğerlerine de destek olabilmeyi başarmalıyız. İhtiyaç zamanlarında yardımlaşmak hem yardım edeni hem de edileni iyileştirir. Olumlu deneyimlerimizi aktarmaya ve paylaşmaya çalışmak önemlidir.”
 
Editör: TE Bilisim