Tekin Küçükali, yıllarca Kızılay Genel Başkanlığı yapmış bir marka isim.
Trabzon'un yetiştirdiği nadir insanlardan biridir.
Önceki gün bir ibretlik olayı bana da gönderdi.
İşte dikkatle okunması gereken bir yazı.
*
"Geçenlerde bir TV'de düzgün Türkçesiyle tespitini anlatan bir Suriyeli vardı.
Çöp toplayarak geçindiğini anlatıyordu.
Bir yerde çok önemli bir saptamalarda bulundu.
Sosyoloji kitaplarına başlık olabilecek bir kavram.
'Çöplükte Birleştik Kavramı'
*
"Biz Suriye'de birbirimize karşı sürekli ön yargılı yaşıyorduk.
Birbirimize karşı ayrım yapmaya başladık.
Yavaş yavaş bu ayrımın şiddeti arttı.
*
Şiiler iktidar oldukları için kimseyi beğenmiyordu.
Sünni'si çoğunluk oldukları için kimseyi beğenmiyordu.
Hıristiyan'ı zengin olduğu için kimseyi beğenmiyordu.
Kürdü ayrılıkçı olduğu için,
Arap'ı güya üstün ırk olduğu için,
Türkmen'i ezildiği için kimseleri beğenmiyorlardı.
Herkes dedikodu yapıp sosyal medyada küfürleşiyordu...
Herkes herkesten uzaklaşıyordu...
Herkes çok bilmişti.
*
Evet,
Herkes,
'En ahlaklı,
En dindar,
En namuslu benim' diyordu...
*
Ama şimdi durum değişti.
Hepimiz Gaziantep çöplüklerinde birleştik.
Çök toplarken artık kimse kimseyle tartışmıyor.
Yani çöplüğe düşünce birleşmeyi öğrendik."
*
Bu acı son bana,
 Temel'i asmaya götürüyorlardı da,
"Son sözün nedir" diye sormuşlar.
Temel de:
"Bu da bana ders olsun" demiş.
*
Aman Suriyeliler gibi,
ya da bizim Temel gibi geç kalmayalım.
Birliğimizin ve beraberliğimizin kıymetini bilelim.
Yoksa hangi ülkenin çöplüğünde kardeş olduğumuzu hatırlayacağız;
Hele bunu iyi düşünelim...

SONSUZA YÜRÜYÜŞ

Ahmet Sancak'tan  2. Şiir kitabı "Sonsuza yürüyüş"
"Ört üstüme sesini" ilk şiir kitabının ardından,
2. Şiir kitabı, Sonsuza yürüyüş kitabını da hazırlayan,
Şair ve yazar Ahmet Sancak,
Kitabının en kısa zamanda raflarda yerini alacağını belirtti.
*
Unutmak

Unutmak büyük yanılgıdır
Sonradan öğrenir hep insan
Varlığını gizlediğini unutmak
Hangi yürek unutabilir ki;
Yüreğe yerleşeni yok saymak
Unut bakalım unutabilirsen

Bin parçasın hasretiyle
Ağlamak gelir içinden, ağlayamazsın
Büyür içinde zamanla, unutmak istediğin
Gönül kıyında uçuşur hatıralar

Yüreğinden beyaz kuşlar uçar, sevdiğinin denizine
O denizden gelen rüzgâr öldürür seni, yaşayamazsın
Hüzünlü martılar çağırır seni, unutmak rıhtımına
Takalar seni bekler, o limandan kaçamazsın

Geç kalmışlığın gökyüzünde siyah bir uçurtma
Unutmak için sevmek yoktu, uçurtmalı aşkın kitabında
Bıraktığın aynı gökyüzünde değil meleğin
Uçurtmanın ipi kaçmış bir kere elinden
Kaybettiğini gökyüzünde arama

Yaşanan pişmanlıklar biten bir ömrün özetidir
Kanatlanır içindeki kuş, durmadan uçmak istersin
Konacak çiçeği ararsın, dalın yok artık
Çiçeğin solmuştur.
Yaralıdır kanadın, uçamazsın
Geçmişin acısı oturur yüreğine,
Kanayan yarana merhem bulamazsın

Eski bir tabuta koyar seni hasret,
Kâğıttan takalar iner denize,
Mum gibi yanarsın, martılar ölür o sahilde,
Bu fırtınaya dayanamazsın

Zaman ilaç değil mi? Yüreğini söküp atsan
Kayalara çarpar teknen, unutmak denizinde batarsın.
Ahmet Sancak

İVANA SERT

Rus asıllı manken 
İvana Sert açıklıyor,
"Müslüman değilim ama namaz kılıyorum. "
Ya bu ne iş böyle!
Kadın Müslüman değil, ama namaz kılıyor.
Biz elhamdülillah Müslüman'ız,
Ama maalesef pek çoğumuz namaz kılmıyoruz.

Evet İvana!
"Müslüman değilim ama namaz kılınca huzur buluyorum.
Dua edilen mekanlar bana iyi geliyor.
Onun için fırsat buldukça camiye de gidiyorum" diyor.
*
Ah İvana!
Ol Müslüman
Gel imana...

GİDENLER ÇALDI GELENLER DİLENİYOR

Nihat İpek Telekom'dan emeklidir.
Aradı, dertleştik.
Sonra da "Oh be biraz rahatladım" dedi.
Bakın Nihat İpek benimle ne paylaştı da rahatladı:

"Harun Bey, sizi okuyorum.
Güzel konuları köşenize taşıyorsunuz.
Bakın size bir konu anlatayım ama bu olay pek güzel değil.
Güzelim Türk Telekom'u yabancılara sattılar.
Bunlar da açgözlü çıktı.
Çaldılar,               
Soyup soğana çevirdiler.
Sonrada nasıl olmuşsa, zarar emişmişmişler.
*
Adamlar üst düzey yöneticiler hariç, kimseye dişe dokunur bir maaş ödemedi..
personeli bir şekilde ya kovdular, ya da asgari ücretle çalışmaya razı ettiler.
Telekom'un  paha biçilemez arazilerini satıp paralarını cebe indirdiler.
Milletin tasarrufu olan kurumu kuruttular.
*
Kuruttular ve bu kurumdan mevcut internet bağlantımı 2015 yılında iptal ettirdim.
Aradan bir zaman geçti,
"Borcun var" dediler.
Gittim ödedim.
*
Tekrar aradan bir süre daha geçti.
Bir mesaj aldım
Bir lira borcumun kaldığını söylediler.
Evet bir lira.
Onu da ödedim.
Allah'a şükür bir liramız vardı cebimizde.
Ödedim ve tam gidiyordum ki,
"Beyefendi, gelecek ay için tahakkuk etmiş 25 kuruşluk bir borcunuz daha var.
Onu da ödeyin. "
*
Evet, bir lira artı 25 kuruş daha...
Ve onu da ödedim.
*
İnsanın yüreği yanıyor...
Şu güzelim Telekom'un düştüğü durumlara bakın.
Sattılar,
Alanlar acımasızca,
Çaldılar,
Yediler.
Şimdi de bu kurumu dilenecek durumlara getirdiler.
Yazık çok yazık!
*
Evet, Nihat Bey bunları söyledi ve
 "Oh rahatladım!" dedi.

BAK SEN BU İŞE

Önceki yazımda değinmiştim.
Ankara Büyükşehir eski belediye başkan Melih Gökçe,
Mansur Yavaş'ın Makedon göçmeni olduğunu söylemişti ve ben de bu çirkin tavrını eleştirmiştim.
Ancak bu öğreniyoruz ki,
Melih Bey'in Annesi de Kosova göçmeniymiş.
Yaa!
*
Eleştirmek için deşifre etmedim.
Ne var bunda.
Olsun.
Ama hani derler ya,
"Dinime söven bari Müslüman olsa."
Öyle değil mi Bay Melih?
*
Bu arada İstanbul'dan arayan bir okurumun dikkatinden kaçmamış ve ben,
Mansur Yavaş'ın İyi Partiden Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı olduğunu yazmışım.
Doğrusu, CHP adayı olacaktı.
Düzeltir okurlarımdan özür dilerim.

DOMATES BİBER BATLICAN

İşe bakın ki,
Bu zalim enflasyon 2018 yılının ilk 10 ayı yükselişte...
Ama ne hikmetse,
Kasım ve Aralık aylarında bu melun tembelleşiyor.
Hatta düşüyor yataklara...
Haliyle maaşlar ona göre belirleniyor.
Sonra,
Sonrası bizim bu canavar, yeni yılda tekrar yükselişe geçiyor...
O ne ala mualla.

HARAM PUAN

İç hastalıkları ve kardiyoloji uzmanı,
Prof. Dr. Karatay,
Tarihinin en kötü sezonunu geçiren Fenerbahçe'de futbolcular için,
Beslenme önerilerinde bulunmuş.
Hocam bunlara açık ve net söyle.
"Haram puan yemeyin.
Sonra da böyle sürünmeyin" de.

FIKRA

Adamın evine bir kedi dadanmış. Bir gün adam kediyi almış,
ormanlık bir yere götürüp bırakmış. Sonra eve gelmiş.
Biraz sonra kedi çıka gelmiş.
Adam tekrar denemiş. Fakat sonuç aynı.
En son kediyi çok uzak ve yolları karışık bir yere bırakmış.
Eve dönerken yolu karıştırmış.
Aramış aramış yolu bulamamış.
Evi telefonla aramış:
Hatun, kedi geldi mi?
Evet geldi.
O kediye söyle; gelsin beni alsın ..