Besleyici değeri yüksek olmasına rağmen sahtecilik vakalarının en yoğun yaşandığı gıda gruplarından biri olan bal ve arı ürünleri, küresel ölçekte halk sağlığını tehdit etmeye devam ediyor. Gıda mühendisi Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı, dünya genelinde piyasaya sürülen balların en az yarısının sahte olduğuna dikkat çekerek, propolis ve arı sütü gibi yüksek getirili ürünlerde ise sahtecilik oranının yüzde 90'lara kadar ulaştığını vurguladı.
İstanbul Teknik Üniversitesi Teknokent bünyesinde kurulan Bee’o Propolis markasının kurucusu da olan Dr. Samancı, "Sürdürülebilir Bir Gelecek İçin Arı Varsa Hayat Var!" başlıklı toplantıda yaptığı sunumda, sahte ürünlerle mücadelenin en etkili yolunun sözleşmeli arıcılık olduğunu söyledi. Samancı, “Sahte ürün üretenler sadece tüketiciyi değil, arıcılığı ve ekosistemi de tehdit ediyor” diye konuştu.

“ÜRETİMDE DÜŞÜŞ, RİSKTE ARTIŞ”
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 2024 yılında ülkede 95 bin 492 ton bal üretildi. Ancak bu rakam, bir önceki yıla göre yüzde 16,9’luk bir düşüşe işaret ediyor. Global verilere göre ise dünya genelindeki yıllık bal üretimi yaklaşık 1,9 milyon ton düzeyinde. FAO'nun son raporlarına göre Çin, Türkiye ve Arjantin gibi ülkeler en büyük üreticiler arasında yer alırken, Çin'in aynı zamanda sahte bal üretiminin merkezi haline geldiği de sektör temsilcileri tarafından dile getiriliyor.
“PLASTİK PALMİYE DEĞİL, ARI DOSTU AĞAÇ DİKİN”
Dünya Gazetesi'nin haberine göre, toplantıya katılan İTÜ Meteoroloji Mühendisliği öğretim üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu ise iklim değişikliğiyle birlikte arıcılık faaliyetlerinin de ciddi biçimde etkilendiğini belirtti. Kadıoğlu, “Küresel ısınma nedeniyle çiçeklenme zamanları değişiyor, arıların yöneldiği bölgeler farklılaşıyor. Ege’de yetişen bal ileride Karadeniz’de elde edilebilir hale gelebilir,” dedi.