Trabzonlu üretici Haydar Meral’in Çukurçayır’daki bahçesinden özel bakımla dönüm başı 200 kilogram fındık almasını değerlendiren fındık kitabının yazarı ve Trabzon Ticaret Borsasının danışmanı Murat Taşkın, ‘Gübre vurma, toz vurma, seyrekleme yapma sonra da maliyet hesabı çıkar ve zarar ediyorum de. Fındık bahçesine sezonda bir kez giren zarar eder’ dedi.
İşte Taşkın’ın yazısı:
Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç’in; “Bahçeye yılda sadece bir kez giren üretici fındıktan para kazanamaz” diye zikrettiği gerçeğe dikkat çektikten sonra, “Kimse Ağlamasın” deyivermesinin ardından rakamlara dayalı çok net ve çıplak bir gerçeği kamuoyu ile paylaşmak istedim.
Bu gerçeği Trabzon üzerinden örnekleme ile paylaşalım.
Trabzon’daki fındık bahçeleri yaklaşık 65 bin hektar. Bu yıl Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından oluşturulan komisyonca belirlenen rekolte ise 33 bin ton dolayında. Bu dönüm başına uyarladığınız zaman 50 kilo gibi bir miktar ortaya çıkıyor.
Yani, Trabzon’da Temel Emice bu yıl bir dönümden 50 kilo fındık alabilecek.
Peki, Yomra’nın İkisu mahallesindeki Ömer Ustaömeroğlu bahçesinden dönümde ben “150 kilo” desem de, belki de 200-250 kilo alacak. Hatta bizim Çukurçayır’daki Haydar Meral gibi onlarca, yüzlerce üretici de 50 kilonun 3-4 katı fındık toplayacaklar.
Peki; Temel Emice 50’de, Ömer Ustaömeroğlu niye 150 kilo alacak, alıyor? Hatta 200-250 kilo bile…
Çıplak gerçeği apaçık söyleyen Ahmet Metin Genç’in dediği, “Bahçeye yılda bir kez girmek var” ya! Hah işin püf noktası burası.
Sayıları on binleri, yüz binleri bulan Temel Emice dediklerim, ne gübre vurur, bu doğru dürüst budar, ne toprağın neye ihtiyacı var? Ona bakmaz. Kuraklık olur. Dometesi sular, kendileri su içer. Ama dere kenarında susuzluktan kırılan fındığı bile sulamaz. Yani fındığın yanına sadece toplamak için değil, para vererek toplatmak için giderler. Ama maliyet hesabına gelince bunları alt alta yazar, işin uzmanı mühendislere bile “maliyet şu kadar bu kadar” dedirtirler. Oysa maliyet hesabına sıraladıklarını yapmış olsalar yok mu, bir dönümden 50 değil, en azından 100-150 kilo fındık alacaklar.
Oysa bunları Ömer Ustaömeroğlu gibi olanlar yapıyorlar. Zararlılara karşı ilaçlıyorlar, gübre vuruyorlar, suluyorlar, buduyorlar. Fındığı 300-500 kilo ise de günlükçüye vermiyor, kendileri topluyorlar. Yani yan gelip yatmıyor, “Allah verdi, vermedi” demiyor. Allah’ın emrettiği en büyük ibadetlerden birinin çalışmak olduğunu biliyor ve boş zamanlarını fındığın yanında, bahçede geçiriyorlar. Sonra da bu yılki gibi “yokluk yılı” olarak ilan edilen zamanda bile dönümden 150-200 kilo fındık alıyorlar.
Yarım asırdır kamu adına mesleğini yaparken, tek kuruş ithal girdisi olmadan bu ülkeye 3 milyar dolara yakın döviz kazandıran fındıkla da haşır neşir olan, bahçelerden çıkmayan birisi olarak “En kötü gerçek, en güzel yalandan iyidir” diyerek paylaşmak istedim.