Ortahisar Belediyesi’nin öncülüğünde düzenlenen Trabzon Öykü Günleri, kente dair kültür, sanat, edebiyat ve tarih alanlarında yapılan söyleşi ve sunumlarla devam etti. Konuşmacılar, Trabzon kent kültürünün oluşumunu ve bu kültürde yaşanan değişimleri anlattı.

Ortahisar Belediyesi’nin öncülüğünde, Uluslararası Öykü Günleri Derneği ve Kıyı Dergisi’nin organizasyonunda düzenlenen Trabzon Öykü Günleri devam ediyor. Ortahisar Belediyesi Orhan Karakullukçu Salonu’nda yapılan etkinliğin ikinci gün programlarına Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Kaya, CHP Trabzon İl Başkanı Mustafa Bak, Belediye Başkan Yardımcısı Ernul Arslan, Uluslararası Öykü Derneği Başkanı Süreyya Köle ve dinleyiciler katıldı.

Programda daha sonra, Gürol Ustaömeroğlu’nun moderatörlüğünde, Bekir Gerçek ve Mustafa Reşat Sümerkan’ın katılımıyla ‘Kent Kimliğinde Trabzon’ konulu söyleşi gerçekleştirildi.

Mimarlar Odası Trabzon Şubesi önceki başkanlarından Bekir Gerçek, doğanın yarattıklarına karşı insanın yarattıkları olan kültürün kuşaktan kuşağa aktarıldığını ve sürekli hale geldiğini söyledi. Etkiye açık olan kültürün zamanla değiştiğini belirten Gerçek, Trabzon kent kültüründe zamanla yaşanan değişimleri örnekleriyle anlattı.

Kent kültürünün en önemli özelliğinin birlikte yaşamak, birlikte öğrenmek ve kenti birlikte şekillendirmek olduğunun altını çizen Gerçek, “Kent, yaşayanlarının kollektif olarak ürettikleri bir sanat eseridir. Hala öyle mi, bilmiyorum. Ama öyleydi. Bu kollektif kenti birlikte kurabildiğimizde, o kentin sundukları, yaşama kültürüne katkıları ve estetik sorununu da çözdükten sonra, onu sevimli mekanlar bütünü haline getirmemiz, o kenti kimlikli kent yapar. O kadar çok kimliksiz kenti var ki… Ve o kadar çok kimliksizleşmeye, kimliğini yırtmaya gayret eden kent var ki… Acı ama gerçek” diye konuştu.

Trabzon kentinin ihtiyaçlar ve işlevsellikler dikkate alınarak kuruluşunu anlatan Gerçek, “Tarihini dahi bilemeyeceğimiz bir kuruluştan bugüne bu işlevlerin birçoğu yerli yerinde duruyor. Değiştiremiyorsunuz, çünkü atılan adımlar doğru adımlar. Trabzon kenti, yaşayanlarının birlikte ürettikleri kollektif bir sanat eseriydi. Kent bu şekilde şekillenmişti. Kentin mekanlarına dokunduğumuz zaman farkında olmadan yaşama kültürünü de bozuyoruz. Oysa bunlar birlikte üretilen, birlikte karar verilen mekanlardı ve doğruydu” dedi.

“Trabzon bir deniz kentidir. Trabzon’da şu anda kültürünü en iyi koruyabilen mahallemiz, Faroz’dur. Neden? Çünkü Faroz’un geçmişte ayağı suya değiyordu, hala da değiyor. Oysa birçok mahallemizin kültüründe değişmeler oldu. Kentimizde birlikte yaşama kültürü sarsıldı, kent kültürünün yaşatıldığı o eski bahçeli evler yok artık. O kültürden mahrum kaldık. Benim düşüncem, kültürel alışkanlıklarla, ritüellerle, inançlarla, geçmişi olabildiğince restore etmeye çalışalım ama kaybolmakta olanı, kalanı da kurtaralım, geleceğe aktaralım. Bu kent, hasta yatağında çırpınan bir kent görüntüsü yaratıyor gözümde. Trabzon isyan ediyor… Nefesi daralmış, dizleri tutmuyor… Trafiğinden beslenmesine kadar, kent isyan halinde ama kimse bunu görmeye çalışmıyor. Tekrar söylüyorum, şu kalanı kurtarmak için biraz gayret edelim. Hepimize görev düşüyor, bunu yapabilirsek belki şu kalanda bu suçların işlenmemesi için bir şeyler yapmış oluruz. O zaman da, gözlerimiz yaşlı olsa da, bu şehre yeniden 'sevgilim' diyebiliriz.”

Emekli öğretim üyesi, yazar ve fotoğraf sanatçısı Mustafa Reşat Sümerkan, kent, kültür ve kent kültürü tanımlarını yaparak başladığı konuşmasında, Trabzon şehrinin tarihsel geçmişini ve kent kültürünü oluşturan önemli adımları ve gelişmeleri anlattı.
Trabzon’un bir kültür sanat kenti haline gelmesinde İpek Yolu’nun önemine değinen Sümerkan, İpek Yolu ile ortaya çıkan ticari hareketliliğin zengin bir kültürel oluşumu da beraberinde getirdiğini ve Trabzon’un kültür ve sanat kenti kimliğiyle öne çıktığını söyledi. Trabzon’da eğitim, müzik, tiyatro, resim, matbaa, fotoğraf, sinema, spor, el sanatları ve mimarlık gibi alanlarda, kente kültür ve sanat kenti kimliğini kazandıran gelişmeleri anlatan Sümerkan, “Trabzon’a özgü mimari eserler ve nice anıların yaşandığı sokaklar, ne yazık ki 1960’lı yıllardan sonra yok olmuştur. Günümüzdeki Trabzon, daha çok otomobillerin yaşadığı beton bir otopark gibi algılanmaktadır. Estetik yanı kalmayan şehir, fotoğraf ve resim yapıtlarına da konu olmaktan çıkmıştır” dedi.