İFTAR SAHUR
TRABZON 18.34 05.00
RİZE 18.31 04.56
ARTVİN 18.26 04.51
GİRESUN 18.40 05.05
GÜMÜŞHANE 18.35 05.01
BİR AYET
Hani melekler, dediler ki: "Meryem, doğrusu Allah Kendinden bir kelimeyi sana müjdelemektedir. Onun adı Meryem oğlu İsa Mesih'tir. O, dünyada ve ahirette 'seçkin, onurlu, saygındır' ve (Allah'a) yakın kılınanlardandır. Al-i İmran Suresi, 45. ayet:
BİR HADİS
Kevser, iki kıyısı altından, yatağı inci ve yakuttan olan cennette bir nehirdir. Toprağı miskten hoş, suyu baldan tatlı ve kardan beyazdır
İMANIN ŞARTLARI
AHİRETE İMAN NEDİR?
Ölüm denen gerçek her gün yaklaşıyor. Her geçen gün, yaşlı olsun, genç olsun bütün insanların ömür takviminden bir yaprak daha düşürüyor ve herkes kaçınılmaz biçimde hayatının sonuna doğru yol alıyor. Bunu, her gün yaşadığımız sayısız örneği ile görüp duruyoruz. Her canlının hayatı son bulacak. Ancak ömrü sınırlı olan yalnız insan değil, insanı omuzlarında taşıyan dünya; onun, içinde yer aldığı sistem ve bütün kainatın da tıpkı canlılar gibi belli bir ömrü var. Bir gün gelecek kainatın da ömrü tükenecek ve her şey yerle bir olacak ve düzen bozulacaktır. Bu yer yüzünün ve bütün kainatın “ömrünün” sonu olacaktır. Kainatın, bu müthiş olayı yaşayacağı güne “kıyamet günü” diyoruz. Ancak insanın ölümü, kainat düzeninin bozulması ile kıyametin kopması her şeyin sonu değildir. Aksine, kıyametin ardından, bozulan düzen yeniden kurulacak, ölen herkes tekrar diriltilecek, ikinci ve sonsuz bir hayat başlayacaktır. Yüce Allah'ın kudreti ile gerçekleşecek olan bu ikinci hayata da "Ahiret hayatı" diyoruz. Bütün semavi dinlerin inanç esasları içinde ahiret hayatına iman esası vardır. En son semavi din olan İslam, Ahiret hayatının varlığı üzerinde önemle durur. Tıpkı geçmiş semavi dinlerde olduğu gibi, bizim dinimizde de, her şeyin son bulmasından sonra ikinci ve sonsuz bir hayatın varlığına inanmak, nihai kurtuluşun temel şartları yani iman esasları arasında yer almaktadır. Ahiret hayatı, kıyametin kopmasından sonra, Allah’ın, gelmiş geçmiş bütün insanları ve diğer canlıları tekrar diriltmesi ile başlayacaktır. İnsanın ölüp kabre konması ile kıyametin kopup insanların tekrar diriltilmesi arasında geçen zaman kabir hayatı, bu ara zamana da “berzah alemi” denmektedir. “Ahiret” kelimesi; sözlük anlamı ile “evvel” kelimesinin zıddını ifade eder. İslami bir terim olarak, “öbür dünya”, “ölümden sonraki hayat” anlamında kullanılır. Buna göre dünya, canlıların yaşadığı ilk alem, ahiret ise son alemdir. Ahiret hayatının yaşanacağı ortam Kur'ân'da “ed-dâru’l-âhira” (Ankebut, 29/ 64) “ikinci yurt”, “ahiret yurdu” şeklinde de kullanılmaktadır. Ahiret gününe iman, Allah'a iman esasından ayrı düşünülemez. Çünkü Allah'a iman etmek onun bildirdiği hakikatlere de iman etmeyi gerektirir. İnandığımız Allah bize ahiret gününün varlığını, orada müminlerin ulaşacağı nimetleri, kafirlerin göreceği azabı haber vermiştir. Bu sebeple ahiret gününe inanmamız da kaçınılmaz olur. Bundan dolayı Müslüman, inancının bir gereği olarak daima ahiret gününe iman ettiğini, Kuran ve sahih sünnette bildirilen ahiret ahvaline inandığı da söyler. İşte şu ayeti kerime bize, ahirete imanın İslam inanç temellerinden biri olduğunu bildirmektedir.
ياايهاالذين آمنواآمنوا باهلل ورسوله والكتاب الذى نزل على رسه والكتاب ا لذى انزل من قبل.
"Ey iman edenler! Allah'a, Peygamber'ine, peygamberine indirdiği kitaba ve daha
önce indirdiği kitaba iman edin"(Nisa,4/136).
Aynı âyetin devamında bu esasları inkâr etmenin küfür olduğu bildirilmektedir.
ومن يكفر باهلل ومالئكته وكتبه ورسله واليوم اآلخرفقد ضل ضالال بعيدا
KISSADAN HİSSE
Şimdi pişer.
Hz. Ömer (r.a.). Halife… Devlet Başkanı…. Sık sık kıyafet değiştirerek halkın arasına girer. Bir gece dolaşırken şehrin dışında küçük bir ışık pırıltısı görür. Mutlaka orada bir yaşayan vardır diyerek, ışığın parladığı yere ulaşır. Bakar, orada yaşlı bir kadın, üç çocuğu ile eski bir çadırda barınmaktadır.
Çocuklar :
- Anne açız… Yemek…
İhtiyar kadın çömleğin içine doldurduğu su ve bir kaç taşı karıştırırarak:
- Şimdi pişer, sabredin çocuklar.
Hz.Ömer (r.a.) selam vererek:
- Çocuklar neden ağlıyor?
Kadın:
- Yoksuluz evladım. Kimsemiz yok. Bugün yiyeceğimiz kalmadı. Çocuklar açlıktan ağlıyor. Ne yapacağımı şaşırdım. Çömleğe su ve taş koyup karıştırıyorum ki onları avutup susturayım. Halife bizim halimizi görmüyor. Allah’ın huzurunda ondan davacı olacağım.
Hz.Ömer (r.a.) duygulanarak :
- Siz Halifeye söylemezseniz sizin bu halinizi nereden bilecek?
Kadın :
- Halife, idaresi altında bulunanların hallerini soracak, ihtiyaç içinde kıvrananların yardımına koşacaktır. Yoksa Allah ondan bu perişan halimizi sorar.
Bunun üzerine Hz.Ömer (r.a.) pür telaş Medine’ye dönüp bir çuval un ve bir miktar yağ alıp bizzat kendi sırtıyla taşır. Sonra hemen sıcak bir çorba hazırlatıp çocuklara yedirir. Daha sonra onların huzur içinde uyuduklarını görünce Allah’a hamdeder.İhtiyar kadına kendisinin Halife olduğunu bildirir ve onu Beytülmal’dan maaşa bağlar.