Ekonomi

Gıdadan kestik, kiraya çalıştık: Gelirin büyük bölümü barınmaya gidiyor

TÜİK verilerine göre hane halkı harcamalarında öncelik değişti. Vatandaş artık gıdadan kısmak zorunda kalıyor, çünkü gelirinin büyük kısmı kiraya gidiyor.

Abone Ol

Gelir dağılımı bozuldu, öncelik karnı doyurmaktan barınmaya kaydı

2025 yılı sonu itibarıyla açıklanan TÜİK verileri, dar ve orta gelirli vatandaşın yaşam mücadelesini net biçimde ortaya koydu. Hane halklarının harcama eğilimleri yıllar içinde radikal şekilde değişirken, barınma giderleri gıda harcamalarının önüne geçti.

2002 yılında en düşük gelir grubundaki haneler gelirlerinin %39’unu gıdaya, %28’ini barınmaya ayırıyordu. 2025’e gelindiğinde bu oranlar değişti: Gıdaya ayrılan pay %30’a gerilerken, barınma giderleri %33’e yükseldi. Bu da vatandaşın artık boğazından keserek kira ve konut giderlerine odaklandığını gösteriyor.

Ekonomistler bu tabloyu “K-Tipi büyüme” olarak tanımlıyor; yani bazı kesimlerin gelirleri yükselirken, diğerlerinin geriliyor ya da yerinde sayıyor. Sonuç olarak orta ve alt gelir grubu temel gıda tüketiminden bile feragat etmek zorunda kalıyor.


Büyükşehirlerde gıdaya ayrılan bütçe %15’e kadar düştü

Verilere göre, özellikle büyükşehirlerde tablo daha da çarpıcı. İstanbul’da hane halkı, gelirinin yalnızca %15,9’unu gıda ve alkolsüz içeceklere ayırabiliyor. Ankara’da bu oran %17,3, İzmir’de ise %17,9 olarak kayıtlara geçti.

Konut ve kira harcamalarının yükseldiği bölgelerde gıda tüketimi zorunlu olarak kısılıyor. Uzmanlar, ailelerin artık “et-süt lüks oldu” söylemini yalnızca bir serzeniş olarak değil, verilerle ispatlanan bir gerçek olarak yaşadığını vurguluyor.

Dar gelirli ailelerin sofralarında et neredeyse hiç yer almıyor; çocukların temel besin kaynağı olan süt ve yumurta bile haftalık bazda hesaplı tüketiliyor.


Gelir dağılımında uçurum büyüyor: Üst gelir grubu et, alt gelir grubu ekmek hesabında

Gelirin dağılımı da harcamalar kadar eşitsiz. Ücretli çalışanların toplam gelirden aldığı pay %48,8 seviyesinde kalırken, müteşebbis gelirleri %17,5’te, faiz ve gayrimenkul gelirleri ise çoğunlukla en üst gelir grubunda toplanıyor.

Bu dengesizlik, gıda ve barınma gibi temel ihtiyaçlara erişimde büyük bir eşitsizlik yaratıyor. Bir kesim her türlü ürüne kolayca ulaşabilirken, geniş bir nüfus grubu hayatta kalma mücadelesi veriyor.

Ekonomist İris Cibre bu durumu “K-Tipi büyüme” ifadesiyle özetliyor. Bu grafiksel büyüme biçimi, gelir grupları arasındaki ayrışmayı açıkça gözler önüne seriyor: Bir kol yukarı çıkarken, diğeri yatay kalıyor veya düşüyor. Türkiye’de de durum tam olarak bu.


Sağlık harcamaları da artışta: Vatandaş cebinden daha fazla ödüyor

Sadece barınma değil, sağlık giderleri de vatandaşın bütçesini zorlayan kalemler arasında yer almaya başladı. TÜİK verilerine göre kişi başı sağlık harcaması 2023’te 14 bin 582 TL iken, 2024’te %89,2 artarak 27 bin 587 TL’ye çıktı.

Hane halklarının tedavi, ilaç ve benzeri giderler için ceplerinden yaptığı harcama %100,2 artarak 442 milyar lirayı aştı. Sağlık harcamalarının %18,8’i vatandaşın kendi bütçesinden çıkarken, devletin sağlık harcamalarındaki payı %77,5’ten %76,1’e geriledi.

Ekonomist Şenol Babuşcu, sosyal medyada yaptığı değerlendirmede “Devletin sağlıkta yükü vatandaşın omzuna bıraktığını” vurguladı. Artan ilaç fiyatları, katkı payları ve özel sağlık giderleri bu artışta önemli rol oynuyor.