Hızır ve İlyas’ın Buluşması: Efsane ile Gelenek İç İçe
Hıdırellez’in özünde yatan mitolojik hikâye, iki önemli figür etrafında şekillenir: Hızır ve İlyas. Biri karaların, diğeri denizlerin koruyucusu olarak kabul edilir. Bu iki ulu kişinin yeryüzünde yılda bir kez, 6 Mayıs’ta buluştuğuna ve bu buluşmanın tabiatı canlandırdığına inanılır. Bu gün, eski takvimlerde Ruz-ı Hızır yani “Hızır Günü” olarak anılmıştır.

İnanışa göre Hızır, ab-ı hayatı içerek ölümsüzlüğe kavuşmuş ve baharın gelişiyle birlikte insanların arasına karışarak hastalık, dert ve yoklukla mücadele edenlere yardım eder. Hızır, bazen bir garibanın elinde bir tas su, bazen yaşlı bir kadına yol gösteren bir genç, bazen de kaybolan bir çocuğun yanında beliren bir yol gösterici olarak kabul edilir.

Türk Müziği Şöleni Sanatseverleri Büyüledi Türk Müziği Şöleni Sanatseverleri Büyüledi

İslam Mitolojisinden Mezopotamya Ritüellerine
Kur’an-ı Kerim’de Hızır ismi doğrudan geçmese de Kehf Suresi’nde Hz. Musa ile yolculuk eden gizemli bir kuldan bahsedilir. Bu kişinin halk inancında Hızır olduğuna inanılır. Ancak Hıdırellez sadece İslami gelenekle sınırlı değildir. Kökleri Mezopotamya’da Ur şehrine kadar uzanır. Tammuz ritüelleri adı altında yapılan bu eski kutlamalar, Fırat ve Dicle nehirlerinin yeniden doğayı beslemeye başlamasıyla ilişkilendirilir.

Yine Orta Asya Türk kültüründe, baharın gelişi, “Gök Sakallı Koca” ya da “Ak Sakallı Dede” figürleriyle temsil edilir. Bu figürlerin de Hızır’a benzer vasıflar taşıdığı görülür. Dolayısıyla Hıdırellez, farklı inanç sistemlerinin ve kültürlerin harmanlandığı kolektif bir mevsimsel kutlamadır.

Takvimlerde Hıdırellez: Kış Biter, Yaz Başlar
Jülyen takvimine göre 23 Nisan, miladi takvime göre ise 6 Mayıs Hıdırellez günüdür. Anadolu'da bu tarih, "Kasım Günleri" denilen kış mevsiminin bitip "Hızır Günleri" adı verilen yaz mevsiminin başladığını simgeler. Dolayısıyla Hıdırellez, doğanın uyanışı kadar yaşam döngüsünde yeni bir başlangıcı da temsil eder.

Anadolu’da Hıdırellez Geleneği: Dualar, Dilekler ve Ateşin Tılsımı
1. Ateşten Atlama ve Şifa Arayışı

Hıdırellez gecesi yakılan ateşlerin üzerinden atlamak, sadece eski bir ritüel değil aynı zamanda arınma ve korunma niyetidir. İnanca göre bu ateşlerden atlayan kişi hastalıklardan, kötü ruhlardan ve uğursuzluktan korunur. Bazı bölgelerde bu ateş, “Hızır Ateşi” olarak da anılır.

2. Gül Dibine Dilek Gömme
Birçok yerde insanlar, dileklerini temsil eden objeleri veya yazılı niyetlerini küçük kâğıtlara yazar ve bir gül ağacının altına gömerler. Sabah güneşi doğmadan önce o dilekler alınır ve suya bırakılır. Çünkü Hızır’ın gül dibinde dolaştığına, oraya bıraktığınız dilekleri göreceğine inanılır.

3. Yiyecek Kapları ve Ambarlar Açık Bırakılır
Hızır’ın bereket getirdiği inancı doğrultusunda, o gece ambarların, para keselerinin ve yiyecek kaplarının ağzı açık bırakılması, evin rızkının artacağına olan inancı yansıtır.

4. Baht Açma Törenleri
Evlenmek isteyen genç kızlar, dilek tutmak isteyen kadınlar arasında en yaygın geleneklerden biri de niyet çömleğidir. Yüzük, toka, küpe gibi kişisel eşyalar su dolu bir çömleğe atılır, ertesi sabah maniler eşliğinde bu eşyalar tek tek çıkarılır. Kim hangi maniyle hangi eşyayı çekerse, o yıl başına gelecek olanın işareti sayılır.

5. Yoğurt Mayalama Geleneği
Kütahya’dan Trabzon’a kadar pek çok yörede, Hıdırellez sabahında maya kullanılmadan yapılan yoğurt gelenektir. Bu yoğurtlar doğadan toplanan çiyle, dua edilerek mayalanır. Tutarsa o yılın bereketli geçeceğine inanılır.

Balkanlardan Gagavuzya’ya: Hıdırellez’in Evrensel Yüzü
Gagavuz Türklerinde “Hederlez”
Gagavuzya’da 6 Mayıs “Hederlez” olarak kutlanır. Bu bayramda kuzu kesilerek sofralar hazırlanır, sokaklarda uzun masalar kurulur, şarap, pilav ve kurban yemekleri paylaşılır. Aynı zamanda at yarışları, güreş müsabakaları ve halk oyunları da bu kutlamaların bir parçasıdır. En iyi güreşçiye verilen ödül, boynuna kırmızı kurdele takılmış bir koyundur.

UNESCO Tescilli Kültürel Mirasımız
Türkiye ve Makedonya’nın ortak başvurusu ile 2017 yılında Hıdırellez, UNESCO'nun Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne dâhil edilmiştir. Bu, sadece bir bayram değil, bir halk hafızasının, doğayla kurulan kadim ilişkinin ve çok kültürlü ortak yaşamın ifadesidir.

Kaynak: WİKİPEDİA