Kadim ve Kardeş şehir Buhara
Trabzon’un kardeş şehri Buhara’ya dini merkez desek yanlış olmaz. Yedi önemli dini şahsiyetin türbesi Buhara’nın dört bir yanına dağılmış. Bir gün içinde o yedi türbeyi de ziyaret ederseniz duaların kabul olunacağı inancı var. Tüm türbeleri bir günde gezmek altı yedi saati buluyor. Bunun için turlar var. İsterseniz taksi tutup da gezebilirsiniz. 40 dolara tüm bu türbeleri gezmeniz mümkün. Türbe deyince sadece bir mezar akla gelmesin.
TÜRBELER BÜYÜK VE PEYZAJLI
Hacı Bektaşı Veli Türbesi gibi büyük bir kompleks her bir türbe. Hepsi geniş güzel peyzajlı parkın içinde. Camisiyle alışveriş alanlarıyla geniş bir alanda yer alıyorlar. Her türbenin başında bir hoca var. Hoca her yeni ziyaretçiler geldiğinde dua okuyor. İsteyen ziyaretçiler türbe yanında yer alan büyük sadaka kutularına da bağış yapabiliyor. Özbeksitan’da en çok Türk turistleri bu türbe ziyaretlerinde gördük. Otobüslerle gelmiş sayıca oldukça fazla Türk turist kafileleri vardı. Yedi Pir’de bir tanesi olan Şeyh Muhammed Arif Revgeri güreşçi olmasıyla biliniyor. Bizim ziyaretimiz sırasında güreşçilerden oluşan bir ekip de ziyaret ediyordu. Özbekistan’ın serbest güreşte 2024 Paris Olimpiyatlarında aldığı 4 madalyada bu evliyayı ziyaretlerinin katkısı var mı diye de düşünmedim değil. Arif Revgeri dışında Abdülhalik Gucdevani, Mahmud İncir-i Fağnevi, Ali Ramitani, Muhammed Baba Semmasi, Seyyid Emir Külal, Bahaddin Nakşibend diğer Yedi Pir’i oluşturan kişiler. Herbiri için ayrı ayrı hikmet rivayetleri mevcut.
LAB-İ HAVUZ: AĞAÇLARIN GÖLGESİNDE BUHARA’NIN KALBİ
Ağustos ayı ve 40 dereceyi aşan sıcak. Serinlemek ve dinlenmek için en güzel adres Lab-i Havuz. Dört bir yanı tarihi yapılarla çevrili hoş bir havuz. Havuzun içinde yüzen kuğular ve ördekler. Havuz kenarına lokantalar masalarını kurmuşlar. O masalarda yöresel yemekler yiyip, alkollü alkolsüz tercihinize göre içkinizi tüketebiliyorsunuz. Dünyanın dört bir yanından turist var. En çok da Avrupalı, Çinli ve Japon.
Buhara’daki hediyelik eşyalar, yemekler ve oteller Semerkant, Hive ve Taşkent’e göre bir tık pahalı. Alışverişlerinizi diğer üç şehirde yapmanızı öneririm. Örneğin ekmekleri süslemek için yapılan çivili aparat Buhara’da 70-150 bin Soma satılırken aynısını Hive’den20 bin Soma alabilirsiniz.
YILAN KANIYLA YOĞRULMUŞ KALE: ARK
Ark Kalesi, 2000 yıllık geçmişe sahip Buhara’nın en eski yapılarından biri. 20 metreyi aşan surları fotoğraf çektirmek için ideal. Kalenin içine girip panoramik olarak Buhara eski şehrini izleyebiliyorsunuz. Hatta en güzel manzaranın nereden göründüğünü göstermek için özel fotoğraf alanları da yapmışlar. Kalenin içinde birkaç tane ufak müze var. Hem etnografik hem de arkeolojik unsur bu müzelerde yer alıyor. Ark Kalesi, yalnızca bir yapı değil, efsanelerle örülü de bir mekân. Bir sürü rivayet var. Rivayete göre kale defalarca inşa edilmiş ama her defasında yıkılmıştır. Bir bilge, “Kale ancak yılan kanıyla yoğrulmuş harçla ayakta durur” demiş. Bunun üzerine yüzlerce yılan toplanmış, kanları harca katılmış ve kale bir daha yıkılmamıştır. Kalenin yerini de Alp Ertunga belirlemiş gibi nice hikaye… Ark Kalesi’nin taşları sadece tarihin değil, aynı zamanda mitlerin ve destanların da taşıyıcısı.
Buhara’nın en çok turist çeken alanlarından biri de Kalan Minaresi. Özbekistan’daki camilerin minaresi bağımsız bir yapı olarak yükseliyor. Bizdeki gibi caminin ana yapısına bitişik değil. Gördüğümüz her camide durum aynıydı. Benim için ilginç bir mimari ayrıntıydı bu durum. Camiden ayrı olmaları sanki minare değil de bir kule havası katıyor. Kalan minaresi de taş işçiliği süslemeleriyle gerçekten muazzam bir yapı.1127 yılında Karahanlı hükümdarı Arslan Han tarafından yaptırılmıştır. 47 metre yüksekliğinde, tuğladan yapılmış olan bu minarenin gövdesi boyunca işlenen geometrik desenler, güneş ışığı vurdukça farklı gölgeler oluşturuyor. Kalan minaresinin bu muhteşemliği karşısında birçok hükümdarın hayran kaldığına ilişkin hikayeler mevcut. Örneğin Cengizhan işgal sırasında tüm Buhara’yı harabeye döndürmüş. Ama kalan minaresinin güzelliği karşısında nutku tutulmuş ve uzun uzun bakmış. O sırada uzun miğferi başından düşmüş. Eğilip miğferini alırken, “Bu kadar heybetli bir yapıya başımı eğmek bile bana şereftir” demiş ve tüm şehri harabeye çevirse de minareye dokunmamış.
Kalan minaresinin çevresinde hala faaliyet gösteren camiler, medreseler var. Diğer tarihi yapılar butik otel, kafe ve hediyelik eşya mağazaları olarak görev görüyor.
Ufak notlar…
Özbekistan’daki arabaların yüzde 90’ı Chevrolet marka. General Motor (GM) Chevrolet marka arabaları Özbekistan’da üretiyor. Ülkede üretildiği içinde çok uygun vergi avantajları ile halk bu arabalara sahip olabiliyormuş. İthal araba almak istediklerinde çok büyük verdiler ödeniyormuş. Yollarda Chevrolet dışında araba görmek çok zor.