OSMANLI VE MÜTAREKE YILLARINDAKİ FAALİYETLER
Enstitünün açıklamasında, Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi’nin en etkin dönemlerini Osmanlı yönetimi altında yaşadığı, ancak I. Dünya Savaşı ve Mütareke yıllarında Osmanlı Devleti’nin otoritesinin zayıflamasıyla birlikte ayrılıkçı faaliyetlere yöneldiği belirtildi. Bu süreçte Patrikhanenin, Anadolu’nun işgalini destekleyen bildiriler yayımladığı, Rum köylerinde silahlı çeteler oluşturduğu ve bazı kiliseleri silah deposu olarak kullandığı ifade edildi.
LOZAN KONFERANSI VE PATRİKHANENİN KONUMU
Milli Mücadele’nin zaferle sonuçlanmasının ardından Lozan görüşmelerine dikkat çekilen açıklamada, Türk heyetinin Patrikhanenin siyasi bir odak haline geldiğini belirterek yurtdışına çıkarılmasını talep ettiği hatırlatıldı. Ancak Müttefik devletler ve Yunanistan temsilcilerinin Patrikhanenin yalnızca dini ve ruhani bir kurum olarak İstanbul’da kalacağına dair güvence verdikleri, bunun üzerine Türk tarafının talepten vazgeçtiği kaydedildi.
EKÜMENİKLİK İDDİALARINA KARŞI NET TAVIR
Enstitü, Lozan sürecinde Patrikhanenin siyasi ve idari yetkilerden arındırılarak yalnızca Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan Ortodoksların dini işleriyle sınırlı tutulduğunu vurguladı. Açıklamada şu değerlendirme yer aldı: “Kadim tarihlerden günümüze Türk Devlet töresi farklı inançları, kimlikleri, anlayışları temel hak ve özgürlükler çerçevesinde idare etmeyi prensip edinmiştir. Bu kapsamda Osmanlı Devleti tarafından geniş özgürlükler tanınan Fener Patrikhanesi I. Dünya Savaşı’na kadar Fatih Sultan Mehmet tarafından verilen Nizamname ile varlığını sürdürmüştür. Günümüzden yaklaşık 17 asır önce kurulduğu rivayet edilen Sümela Manastırı Hz. Meryem’e ithaf edilmiştir ve Ortodoks Hıristiyanlar için kutsal bir yerdir.
Fener Patrikhanesi’nin ısrarlı istekleri sonrasında Türk Devlet geleneği doğrultusunda 2010 yılında Sümela Manastırı’nda bir günlük ayine izin verilmiştir. İnanca saygının gereği olan bu izin hiçbir şekilde ekümenik iddialara mesnet olamaz zira Sümela Manastırı Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde tarihi bir yapıdır. Manastır’da Patrik tarafından idare edilecek bir ayin Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından sınırları çizilen ve izin verilen bir dini ritüel olmanın ötesine geçemez. Ayrıca Sümela Manastırı’nda yapılacak ayinin ve verilen iznin gerek ekümeniklik iddiaları gerekse Pontus hayalleri doğrultusunda suistimal edilmesi kabul edilemez. Pontus hayalleri ve Fener Patrikhanesi’nin ekümeniklik iddiaları 1923 yılında Lozan Antlaşması ile karşılıklı olarak sonlandırılmış, Yunanistan dahil dönemin Muhasım Batılı devletleri söz konusu metinleri imzalayarak parlamentolarında onaylamışlardır. Sümela’daki ayin iyi niyet çerçevesinde barış içinde herhangi bir siyasi anlam yüklenmeden gerçekleştirildiği müddetçe anlam ve önemine hizmet edebilir. Aksi tutum tarihsel anlaşmazlıkları körüklemekten başka bir amaca hizmet edemez.”