Hristiyan geleneğinde kutsal görülen fresklerin üzerine, kişilerin dileklerini yazmaları halinde kabul göreceğine dair bir inanışları mevcuttur. Eğer bu freskler üzerinde tahribatlar ve yazılı tarihler iyi irdelenir ve incelenirse 1846‘lı yıllar, hatta ve hatta 1700'lü yıllardan kalma tahribatların ve yazıların izlerini görürsünüz. Dolayısıyla Sümela Manastırı'nın 2016'da tadilat ve çevre düzenlemesi için kapalı duruma getirilmiş olduğu süreç içerisinde fresklerin tahrip edildiği, fresklerin üstünün çizildiğine ve yazılar yazıldığı yönündeki kötü ruhlu bu çaba, Cumhurbaşkanımız tarafından açılışı gerçekleştirilen bu tarihi şaheserin kıymetini de, tüm inanışlara olan saygısını ve hoşgörüsünü aynı gün içinde Ayasofya'yı da açarak gösteren Recep Tayyip Erdoğan'ın milletin gönlündeki yerini tartıştırmaz.
Kültür ve Turizm Bakanlığımızın 4 yıldır Sümela'da yürütmüş olduğu çalışmalar adeta iğneyle kuyu kazar gibi, yaklaşık 17. 000 metrekarelik büyük bir kaya kütlesi tamamen çelik ağlarla örülerek ve yukarıdan düşebilecek kaya kütlelerinin bir kısmı ve orman altı molozları teker teker manastıra ve ziyaretçilerine zarar vermeyecek şekilde toplanıp, metrelerce yüksekten kurulan asansörlerle aşağıya indirilerek yapılmış ve dünyaya prestijli bir restorasyon örneği gösterilmiştir.
Bırakın manastırdaki herhangi bir objeye zarar verilmesini, tam tersi aslına uygun bir şekilde hepsi koruma altına alınarak özenle muhafaza edilmiştir.
Malum medyanın söz konusu ilkesiz haberine Sümela ziyaretçilerinin sosyal medya paylaşımlarını dayanak göstermesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı başta olmak üzere, konu hakkında bilgi sahibi olabilecek herhangi bir kurum veya uzman görüşüne başvurmaması art niyetli yaklaşımlarının bir başka göstergesidir. Üstelik bu iftiralarını internet siteleri ve sosyal medya hesapları üzerinden yoruma açık yayınlamaları ve internet portalları üzerinde Trabzon’a ve Trabzonlulara hakaret edilmesine zemin hazırlamaları, yazılan iftira ve ahlaksız yorumları silmemeleri, engellememeleri kabul edilebilir, sineye çekilebilir bir davranış değildir. Mutlaka zamanı ve yeri gelince Trabzonlular tarafından bunun hesabı sorulur. Bütün bunları göz ardı edip şehrimizi karalayarak, şehrimizin insanını barbarlıkla itham ederek, 2002 yılından beri ülkemizin tüm kültürel mirasına sahip çıkan hükümetimize iftira atarak kendi çıkarına hizmet ettiğini sanan her türlü eylemi ve söylemi kınadığımı ifade etmek istiyorum. Bu ülkede hiçbir vatandaşımız haberlerden habersiz bir meydanın 'yaptım oldu' saygısızlığına muhatap olmak zorunda kalmamalı. Gerçek ve saygın habercilik hepimizin hakkıdır.” dedi.
Editör: TE Bilisim