Asgari Ücret Artışı Dezenflasyonla Çelişiyor mu?
Mahfi Eğilmez, blog yazısında IMF, Dünya Bankası ve yabancı fonların da aralarında bulunduğu bazı çevrelerin, asgari ücret zammının beklenen enflasyon oranını aşmaması gerektiğini savunduğunu belirtti. Eğilmez’e göre, bu yaklaşımın gerekçesi, ücret artışlarının dezenflasyon mücadelesine zarar vereceği yönünde. Ancak, asgari ücret artışının enflasyonun altında kalmasının, çalışanların yaşam koşullarını olumsuz etkileyeceğini savunuyor.
Asgari Ücret Açlık Sınırının Altında
Eğilmez, Ağustos 2024 itibarıyla açlık sınırının 19.271 TL, tek başına yaşayan bir kişinin yaşam maliyetinin ise 24.962 TL olarak hesaplandığını hatırlattı. Mevcut asgari ücretin bu sınırların çok altında kaldığını belirten Eğilmez, yıl sonuna kadar enflasyonun etkisiyle durumun daha da kötüleşeceğini öngörüyor.
Yüzde 50 Zam Bile Yetersiz Kalabilir
Mahfi Eğilmez, Merkez Bankası ve TÜRK-İŞ’in enflasyon tahminlerine dayanarak, asgari ücrete yüzde 50'nin altında yapılacak bir zammın bile 2025 beklentilerini karşılamayacağını söyledi. Bu durumda, çalışanların satın alma güçlerinin daha da düşeceğine dikkat çekti.
Ekonomik Denge ve Ücret Artışı
Eğilmez, ücretlerin geçmiş enflasyon oranında artırılması gerektiğini savunanlarla aynı görüşte olmadığını belirtirken, dengeli bir zam politikası izlenmesinin önemine vurgu yaptı. Hükümetin, iş insanlarının ve uluslararası fonların, ücret artışlarının enflasyonu tetiklemesini engellemek için dikkatli hareket etmesi gerektiğine işaret etti.
Sonuç: Çalışanların Alım Gücü Tehdit Altında
Asgari ücretin mevcut yaşam maliyetlerini karşılayamayacak seviyede kaldığını belirten Eğilmez, enflasyonla birlikte alım gücünün daha da eriyeceğini ifade ediyor. 2025 yılı için yüzde 50 ve üzeri bir zam yapılmazsa, çalışanların ekonomik zorluklarla başa çıkmakta zorlanacağı belirtiliyor. Bu nedenle, hükümetin ücret politikalarını belirlerken dengeli ancak çalışanları koruyan bir yaklaşım benimsemesi gerektiği vurgulanıyor.