MAZİDEKİ TRABZON KİTABLAŞTI

Manşette yer alan konuya başlamadan önce bir müjde verelim. Okuyucularımız tarafından büyük ilgi gören Mazideki Trabzon yazı dizimiz ARŞİVDEKİ TRABZON adıyla nihayet kitap haline geldi. Aslında önce kitap taslağı olarak hazırlanmış, sonra gazetemiz TAKA da yazı dizisi olarak tefrik edilmiş, ardından tekrar kitap formatına dönüştürülmüştür. Tam üç yıllık bir emeğin sonucu olarak hazırlanan ve 620 sayfadan oluşan bu eser, binlerce sayfayı bulan bir arşiv taraması sonucunda hazırlanmış, 1930 ile 1980 yılları arasındaki Trabzon’un kentsel gelişimini inceleyen bir eser olmuştur. 

Her kitabın bir hikâyesi olduğu gibi ARŞİVDEKİ TRABZON’un da elbette bir hikâyesi var: Bu satırların yazarı; belediye bünyesinde uzun yıllar devam eden idari görevleri nedeniyle, Trabzon tarihine ilgi duymasına rağmen yeterli zamanı bulamamış ancak 2019 mahalli seçimlerinden sonra büyükşehir belediyesindeki daire başkanlığı görevinden ayrılması ve Trabzon Belediyesinin eski meclis arşivi ile buluşması ona bu fırsatı vermiştir. İşte Arşivdeki Trabzon kitabı bu vesile ile ortaya çıkmıştır.

Ciddi bir emek ürünü olan bu eserin bir kültür yayını olarak basılması ise Trabzon’un gülen yüzü, Ortahisar Belediye Başkanımız, Av. Ahmet Metin Genç’in desteği ile mümkün olmuştur. Bu vesile ile kültür ve sanat dostu, kadirşinas belediye başkanımıza ve onun değerli ekibine kucak dolusu şükranlarımı sunarım. Arşivdeki Trabzon’u merak edenler Ortahisar Belediyesi Kültür Müdürlüğüne müracaat edebilirler. 

(Ortahisar Belediye Başkanı Av.Ahmet Metin Genç, Yazarımız Fatih Erol’a plaket takdim ederken)

MEZARLIKLAR ŞEHRİ

Milli şairimiz Mehmet Akif “Bastığın yerleri toprak diye geçme tanı, düşün altında binlerce kefensiz yatanı” demiş ya haklı gerçekten. Daha önceleri de defaten yazdık, Trabzon’un bugün kullandığımız çok yerleri eskiden mezarlıktı. Bugün bu mezarlıkların kimisi park, kimisi apartman, kimisi stadyum, kimisi de hastane oldu vesaire. Hatta mahalleye dönüşen mezarlıklar bile var; Rum Maşatlığı gibi. 

Tasfiye edilen mezarlıklardan Moloz Mezarlığı ile ilgili Yeniyol Gazetesinde “Moloz mezarlığı kaldırılacak” başlıklı ilanı görünce kadrajımızı bu sefer de dönüşen mezarlıklara çeviriyoruz. İlanın sadeleştirdiğimiz hali şöyle; 

“Reşadiye Caddesi sonunda ve yolun batısında yer alan Moloz Mezarlığı Belediye Mezarlıklar yönetmeliğine göre 15.04.1939’dan itibaren tasfiyeye tabi tutularak çıkacak ceset ve kemikler Asri Mezarlığındaki özel yere kaldırılacaktır.” İlanda Asri Mezarlık denilen yer o yıllarda yeni açılmış olan Sülüklü mezarlığıdır. 

(Bir zamanlar Moloz Mezarlığı)

Moloz mezarlığı ile birlikteAtapark’ın yerinde eskiden var olan ve şehrin en büyük mezarlıklarındanİmaret Mezarlığı, Kavakmeydanı’ndaki Millet bahçesinin yerindeki Kavakmeydan mezarlığı, hatta Aşağı Boztepe mahallesinde,Aldıkaçtı çeşmesi karşısındaki mezarlığın da tasfiye edilerek buradaki kemik ve cesetlerin Sülüklü mezarlığına kaldırılacağı değişik zamanlarda ilan edilmişti. 


 (Zeytinlik’teki vali konağı ve sağ başta Aldıkaçtı Mezarlığı)

Ancak biz tüm bu işlemlerino dönemin şartları içerisinde sağlıklı yapılmadığı düşüncesindeyiz. Çünkü Rus işgal yıllarında Trabzon’dan çıkan ve iki yıl süren muhacirlik yılları sonucunda şehre geri dönebilenler gidenlerin yarısıdır.  Yani taşınacak mezar sahiplerinin büyük bir kısmı belki de dönememiş, dönenler de son derece fakru zaruret içerisinde kalmışlardır. Dolayısı ile buradaki taşınma işlemi ancak belediyenin kıt imkânları doğrultusunda yapılabilmiştir.Zatan çoğu mezarın da sahibi çıkmamıştır.

Bununla birlikte Sülüklü Mezarlığı kayıtları da bu taşıma işleminin sağlıklı yapılmadığı tezini doğruluyor.  Zira 1938 senesinde hizmete açılan Sülüklü Mezarlığı  içerisindeki ana koridor ve duvar diplerinde bulunan ve dışarıdan oraya sergilenmek maksadıyla taşınmış fakat altında mezar olmayan tarihi mezar taşlarının toplamı 508 adettir. Mezarlığın içerisinde bulunan tarihi başlıkların âdeti ise 186’dır. Ancak kayıtlar, bunların sadece 10’tanesinin kemik nakli ile oraya geldiğini söylüyor. Hadi 1939 senesinde kayıt işleminin sağlıklı yapılmadığını kabul edelim. Sonuç yine değişmiyor çünkü mezarlık içerisinde sadece 186 tarihi mezar taşı var.

ATAPARK’DAN HALA MEZAR ÇIKIYOR

Cumhuriyetten önce Müslüman mezarlığı olan ancak tasfiye edilerek ceset ve kemikleri Sülüklü mezarlığına yapılan taşıma işleminin o dönemin şartları içerisinde sağlıklı yapılmadığını yukarıda söyledik. Nitekim Atapark bölgesinde geçmiş yıllarda da yapılan inşaat kazılarında çok sayıda mezara rastlanıldığı biliniyor. 

Hatta geçen gün belediye işçileri Atapark’da bir çalışma yaparken kazmanın ucu bir beyaz taşa takılıyor.İşçiler define bulduklarını düşünerek sevinedursunlar, bir de bakıyorlar ki bu bir mezar taşıdır. Dikkatli bir şekilde çıkarılan taş temizleniyor ve içerisindeki Osmanlıca kitabetercüme ettiriliyor. Mezar taşının tarihi 1804 senesidir. Atapark’ta kim bilir toprak altında daha ne kadar nakledilmemiş mezar var, bunu bilmiyoruz.


(Atapark’da tarihi mezar taşının çıktığı yer)

Bu arada merak ediyoruz, bulunan mezar taşında ne yazıyor?  Çünkü kadim Türk Milleti her dönemde mezar ve mezar taşı yapımına önem vermiş, mezar taşlarını oldukça zengin birer kültür, sanat ve inanç abideleri haline getirmiştir. Böylelikle Osmanlı mezarlıkları ölüme hazırlık bahçelerine dönüşmüş, ölümün ürpertici ve soğuk havası ecdadımızın şuurlu inanç dünyasıyla manevi huzur ortamlarına dönüştürülmüştür. Osmanlı mezar taşları yüzlerce yıl öncelere ait tarihsel bir belge olmanın yanı sıra dönemin toplumunu, düşünce anlayışını ve kültür seviyesini yansıtan en önemli kültür unsurlarından birisidir. 
Atapark’da bulunan 219 yıllık mezar taşında bakın neler yazıyor;


 
Akil isen bu fenadünyaya etme rağbeti
Verdiğin geri alır, budur bu dehrin âdeti
Her gelen bu fenayaağlar gelir, ağlar gider
Kimseye yoktur vefası, ey Muhammed ümmeti!
Ehli dünya aldanıp dünyaya, eli boş gider
Hep heba oldu, yazıklar cem’imâlınzahmeti
Fikredip hâli serencamıfenayı biz dâhi
El çekip bil cümleden ettim bekayarıhleti
Sene bin iki yüz, hem on dokuz Şevvalindokuzunda, azim oldu tuttu râhıcenneti
Merhum ve mağfur el-muhtaç ilâ rahmetiRabbihi’l-Ğafûrİbrahimağanınruhu için el-Fatiha.

MAŞATLIĞA NE OLDU?

Buraya kadar Müslüman mezarlıklarının taşınmasından bahsettik. M. Akif Bal’ın tespitine göre 1860 senesinde Trabzon merkezindeki mevcut 21 Müslüman mezarlığından bugüne Boztepe, Tavanlı, Küçük İmaret ve Kısmen Müftü camii mezarlıkları bugüne ulaşmış, geri kalan tarihi İslam mezarlıkları farklı dönem ve farklı etkilerle ortadan kaldırılmıştır. 

Peki, şehrin gayrimüslim sakinlerinin mezarlarına ne oldu? Mesela üzerine bir mahalle kurulan Esentepe Mahallesindeki Maşatlık: Bugünkü Esentepe mahallesinde bulunan Maşatlık, o dönemin şahitlerinden Hasan Melek’in belirtiğine göre hayranlık uyandıracak doğal güzellikleri, birer sanat eserini andıran rengârenk mermerlerden yapılmış anıt mezarları ile insanı büyüleyen bir mezarlık düzenlemesi idi. Hatta Melek burasını koruyabilseydik Trabzon turizm cenneti olurdu bile der. 

Ancak 1938 tarihli yerel gazetede rastladığımız bir gazete ilanında Maşatlığın park haline ve gazino şeklinde halkın istifadesine açılmasının münasip görüldüğü belirtilmekte, bu yerin doğu tarafındaki yüksek kısmının kahvehane olarak işletilmesi için kiraya verilmesinin kararlaştırıldığı belirtilmektedir. 


(1920’lerden 1950’lere Maşatlık’taki değişim)

Takip edebildiğimiz kadarıylaAyafibo’daki eski Rum maşatlığının (mezarlığının)  gazino şeklinde işletilmesi için açılan açık arttırmaya kimse katılmamıştır.  Bugün Esentepe mahallesindeki bu alanda Katolik kilisesine ait sadece küçük bir mezarlık bulunmaktadır. Hâlbuki eski resimlerine tarihsel sıra ile bakıldığında tamamen servi ve çam ağaçlarıyla bezeli bu büyük mezarlığın önce yavaş yavaş ağaçlarının yok edildiği, sonra bu alanın yerleşime açıldığını anlıyoruz.

Ancak Trabzon Büyükşehir Belediyesi eski meclis arşivinde konu ile ilgili bir malumata rastlayamadığımızı belirtelim.Sonra SotkaMahallesindeki maşatlık, o da park yapılmak üzere tasfiye edilmiştir.  Bir ara bu mezarlık belediye fidanlığı olarak kullanılmıştır.

Bu arada Maşatlık gibi Rum ve Ermeni vatandaşlardan kalan eserlere ne oldu sorusunu merak edenleri, bu yapıların yıkım öyküsünü Arşivdeki Trabzon kitabımıza havale ederek bitiriyoruz.