Muhabir: TE Bilisim
NE DEMİŞSEM O!
Değerli okurlar Trabzonspor’un sonuna kadar hak ettiği şampiyonluğun nasıl çalındığını artık öğrendiniz! Bunları 2010 -2011 sezonunun ikinci yarısından itibaren hemen her hafta yazarak, konuşarak dile getirdim. Gerek TAKA’da, gerek Yeni Şafak’ta ve ger
Değerli okurlar Trabzonspor’un sonuna kadar hak ettiği şampiyonluğun nasıl çalındığını artık öğrendiniz!
Bunları 2010 -2011 sezonunun ikinci yarısından itibaren hemen her hafta yazarak, konuşarak dile getirdim. Gerek TAKA’da, gerek Yeni Şafak’ta ve gerekse ulusal televizyonlar ve radyolarda…
Asla övünmek için söylemiyorum ama, şimdiye kadar ne demişsem aynen gerçekleşti. Bu çirkinlikleri, beni izleyenler kaç kez dile getirdiğimi okumuşlardır. Fazlası da var. Trabzonspor’u da eleştirdim, yanlışları da yazdım, hataları da… Selçuk’un Fatih Terim’i beklediğini, o nedenle imza atmaya yanaşmadığını, Ceyhun’un da aynı yolun yolcusu olduğunu kaç kez tekrarladım. Şaibeleri, çirkin pazarlıkları, oyunları, başkan, kulüp, teknik adam, futbolcu, yorumcu, televizyoncu, yayıncı kuruluş ve gazeteci kisvesi ile yapılan manipülasyonları sanki aynen gerçekleşmiş gibi sizlere aktardım. Emin olun, 3 Temmuz’dan sonra yaşananlara hiç ama hiç hayret etmedim.
Ama uzun süre market de yapmadım. Çünkü içimden gelmedi. Elim yazmaya bir türlü varmadı. Fenerbahçe’nin şampiyonlar liginden kovulması bile beni tatmin etmedi. Ama bir iş yapıyoruz ve sizlere karşı da sorumluluğumuz var. Bu nedenle profesyonelliğin gereği yeniden karşınızdayım. Trabzonspor’un 2010 - 2011 sezonunda sonuna kadar hak ettiği şampiyonluk kupası verildiği andan itibaren geçmişte yazdığım yazıları toplu olarak sizlere bir kere daha sunacağım. Ama o şampiyonluk verilene kadar öfkem dinmeyecek…
Güneş’in tarzı değil…
Şenol Güneş yıllardır uğradığı haksızlıklar karşısında galiba ilk kez kendi tarzının dışına çıktı! 1996, 2005 ve daha bu yılın birkaç ay öncesine kadar şampiyonlukları alenen çalınan Güneş, buna rağmen hep içine attı ve hep mesaj vermeye çalıştı ama, ilk kez patladı! Evet, Şenol Güneş, Manisa maçından sonra ilk defa isim vermese de bazı oyuncularını deşifre etti! Kötü oyunlarından dolayı değil, umursamazlıklarından dolayı… Ben şaşırdım, çünkü, bu Güneş’in şimdiye kadar asla yapmadığı bir işti. Demek ki sabır da bir yere kadar… Suçlayamam… Ve en önemlisi bir maç kötü oynadı diye de ne Güneş’i ne de takımı peşinen mahkum etmek önyargısı ile de davranamam… Güneş’e güvenin… Pek mahcup ettiğini hatırlamıyorum. Onca insafsızlığa rağmen…
Konuş Alex, konuş!
Fenerbahçe kaptanı Alex, şampiyonlar liginden atılmalarını bir türlü kabul edemediğini ifade ile bir yabancı yayın organına “Konuşmak istemiyorum. Konuşursam çok başka yerlere gidecek. Bu olayı kendime yediremiyorum.” demiş! Bence konuşmalı! İçinde kalmaması için mutlaka konuşmalı! Konuşacak, söyleyecek bir şeylerdi kaldıysa elbette… Ayrıca Alex Türk halkını da salak sanıyor galiba… Efendim, Türk vatandaşı olmasına Brezilya kanunları izin vermiyormuş!!! Bakın hele… Yani Alex’in Türk vatandaşı olması zaten bir senaryo idi de, insanları aptal yerine koyması ve bir tek kendinin akıllı olduğunu sanması çok çirkin… Yani Mehmet Aurelio denen Brezilyalı bizim A milli futbol takımımızda oynamıyor mu? Ya Nobre, ya Vederson Türk vatandaşı olmadılar mı? Yoksa Brezilya’da her gün kanun mu değişiyor? Alex Türk vatandaşı olsa ne olur, olsa ne?
Kocaman Canhıraş!
Aykut Kocaman da “canhıraş feryat ediyormuş.” Niye? Şampiyonlar liginden atıldıkları için… Şampiyonlar liginden niye atıldıklarını sağır sultan duydu ama Kocaman duymamış… Vah! Ya Trabzonspor’un çektikleri, ya başkanın, teknik direktörün, futbolcuların, taraftarların çektikleri?… Onlar ne olacak sayın Kocaman? Onlar acaba nasıl bağırsınlar? Siz bir şekilde sesinizi duyuruyorsunuz, Trabzonspor halkı sesini nasıl duyuracak? Biraz empati yapın… Belki Trabzonspor’a hak verirsiniz!
Futbol konuşuyoruz öyle mi?
Mecburen futbola döndük! Zorla, hile ile, desise ile! Çünkü parayı kontrol edenler öyle istiyorlar! Yoo, Fenerbahçe’nin Merih’ten bile duyulan pisliklerini örtmek için de… Ayrıca Mart kedileri gibi de sürekli tırmalıyor ve miyavlıyorlar da… Çünkü yüzsüzlük geçer akçe olmuş! “İlaçlarını almayı unutan adam”lar eveleyip, geveliyorlar. Futbol konuşacağız da önceki pislikleri nereye sokacağız? Halının altına desem, dünyanın tüm halılarını getirseniz yetmez! Şimdi hiçbir şey olmamış gibi davranacağız öyle mi? Çok zor… Önce temizlik, sonra futbol olması gerek… Ama bizde önce pislik, sonra futbol oluyor! Dedik ya ülkemizin sporunda alengirli işleri yapmak sadece yakalandığında suç oluyor! Çünkü vicdanlar kararmış… Yakalanmayınca da kahramanlık diye yutturuluyor. Ali Şen’in “Bir taşla şampiyon oldum” böbürlenmesini unutmadık. Yine futbol konuşacağız ama, en azından müstehzi ifadeleri bazı kulüpler, futbolcular, yöneticiler, spor yazarı ve yorumcusu diye geçinenler için her zaman kullanacağız. Etme bulma dünyası…
Dilmen’in zikzakları…
Fenerbahçeli eski futbolcu ve yorumcu Rıdvan Dilmen hiçbir şey olmamış gibi yine döktürmeye, ahkam kesmeye başladı. Yahu bu vatandaş Fenerbahçe şampiyonlar liginden men edilince “Artık futboldan kendimi çekiyorum” demedi mi? Açıkça Fenerbahçeli olduğunu dile getirmedi mi? Fenerbahçe’nin şikeye ve teşviğe bulaşmış olduğunu emniyetin teknik takip sonucu yaptığı dinlemelerden, savcılık dosyalarından ve hatta bizlerden de öğrenmediyse Platini’den mi öğrenmedi? Böylesine zikzak çizen birinin güvenirliği, inandırıcılığı kalır mı?
Şike’yi affedeni ben etmem!
Bazı kulüpler 14 Nisan’da yürürlüğe giren Sporda Şiddeti Önleme yasasının değiştirilmesini veya en azından hafifletilmesini istiyorlar. İstedikleri kabul edilse bile başka yasa maddelerinden kurtulmaları mümkün değil… Buna rağmen hangi kulüp, hangi yönetici, hangi başkan şike suçlarının affedilmesini talep ederse- ki kabul edilmese bile - ben onları asla affetmeyeceğim! Benim için affa teşebbüs de aynı kategoriye girer! O kadar… İsterse Sadri Şener olsun… Şikeyi yapan cezasını çeksin… Bana ne marka değerinden? Çirkin ve ayıplı marka değeri olur mu?
Yine bir İnter maçı
1984 yılında şampiyon Kulüpler Kupası’nda yine İnter’le karşılaştık. İlk maçı 1-0 kazandık ama rövanş maçını doğu Alman hakem Scaheurell basına yansıyan haberlere göre maçı iki dolu bavula satmıştı! Bugün teknik direktör olan o zamanki kalecimiz Şenol Güneş’in kafasını yardılar. 50’inci dakikada uydurma bir penaltı ve son dakikalarda yüzde yüz faulden bir gol attılar. İskender Günen’i hakem oyundan haksız yere ihraç etti. Doğu Alman Hakemin son maçı oldu o karşılaşma! Çünkü UEFA tarafından Avrupa Kupaları’ndan men edildi! Bunları 1984 yılında sorumlusu olduğum Trabzonspor’un resmi yayın organında yazdım. Ama Trabzon da elenmiş oldu. Şimdi yine aynı rakip… Ama her halde aynı hakem olmaz! Maçın sonucu ne olur bilemem ama her halde Trabzonspor önemli eksiklerine rağmen Manisa maçından daha iyi oynayacak!
Taka’nın 10’uncu yılı…
Mesleğe 1975 yılında tesadüfen ve biraz da ekonomik nedenlerle başladım. Hem okul, hem Hürriyet, Yenigün, Türksesi derken 1980’le 2000 yılları arasında Anadolu Ajansı’nda çalıştım. TAKA Gazetesi Karadeniz Haber adı altında yayınlanmaya başladığımdan beri de buradayım. Yani 9 yıl geride kaldı ve 10’yıla girdik. 20 yıl Anadolu Ajansı’nda ve 9 yıl TAKA’da… Dile kolay… Ve Yeni Şafak’ta da 5’inci yıla girdim. İstikrar benim için önemlidir. Kolay vazgeçmem. Ama vazgeçtim mi de asla geriye bakmam… Bu nedenle öncelikle sevgili Ahmet Sancak’ı kutlamak isterim. Çünkü o, pek yapılmayanı yaptı. Yani yurt dışında kazandı, memleketine yatırım yaptı. Bugün TAKA gibi bir uzay istasyonunu andıran muazzam bir müesseseyi kurdu. Onca insan buradan ekmek yiyor. Trabzon’un sesini Türkiye’ye duyuruyor. Az iş değil… Sevgili Ahmet Sancak neredeyse çocuk yaşında Almanya’ya gitmesine rağmen Trabzon’dan hiç kopmadı. Hatta köyünden ve yaylalarından bile… Bundan büyük mutluluk olur mu? Ahmet Sancak başta olmak üzere tüm TAKA ailesini kutluyor ve nice on yıllara diyorum.
Özgür ve Özdemir
Gençlik ve Spor il müdürü Şerif Özgür görevini 9 yıldır başarıyla yapıyor! Aslında yapıyordu! Çünkü şimdi o, Yeni Spor bakanının tasarrufu sonucu bir “araştırmacı!” Trabzon’un bir spor kenti olması devlet politikası olsa da Özgür’ün katkıları unutulacak gibi değil… Atom karınca gibi çalışan Özgür, şu an müdürlüğü vekaleten yürütüyor! Çünkü Genel müdürlüğün yeni konumunun ne olacağını da doğru dürüst bilen yok! Öyle olunca da Mehmet Atalay ile Faruk N.Özak’ın ekibinden sayılan Özgür gibi genelde Trabzonlu çalışkan müdürlere sıcak bakılmadığı da gerçek! Niyesini iktidar partisinin il yönetimi veya koordineli çalışması gereken belediye başkanı bilir her halde...
Hüseyin Avni Aker Stadyumu Alpaslan Özdemir de 60 küsür yıllık stadı pırıl pırıl bir hale soktu. Tabii ki yönetimin ekonomik desteği ve katkıları ile… Önceki gün Kamil Anahar’la birlikte tam 2 saat gezdirdi bizi Özdemir… Stadın içini, dışını kısaca her yanını gördük. Şampiyonlar ligine hazır… Kapasite biraz daha artırıldı. Şu an için stadın tam kapasitesi 24 bin 800 kişi… Hani çimlerin gelişimi için iki hafta daha süre olsaydı “tadından yenmezdi.” Özdemir ve Trabzonspor yönetimini kutluyorum.
Yorumlar
Çok Okunanlar

Samsun'da Trafiğe Nefes Aldıracak Proje Başlıyor! Konfor Gelecek

Trabzonspor Bombayı Patlatıyor! Dünya Yıldızı Bordo-Mavili Oluyor

Trabzonspor’da Kaos Mu Var? Fatih Tekke Bırakır Mı?

Trabzonspor Benjamin Bouchouari’yi Bitirdi! Anlaşma Tamam

Karadeniz’de Bugün Sıcaklık Dalgalanıyor, Sağanaklar Geliyor!

Kocaelispor Başkanı Recep Durul’dan Visca ve Petkovic Açıklaması! “Selçuk İnan’da Doğru Karar Verdik”