Pandemi sürecinde yüz yüze eğitim yerine uzaktan eğitim yapmak zorunda kalan öğretmenlerin bu işten hoşlandıklarını kimse söyleyemez. Söylerse iftira atmış olur. Öğretmenler sınıfta öğrencilerle birlikte olmaktan keyif almasını öğrenmişlerdir; öğrencisiz bir iletişimin ne kadar zor olduğunu ancak öğretmenler bilir. Şimdi bir gazetecinin öğretmenlerin rahata alıştığını söyleyerek gündem yaratmasını nasıl okumalıyız? Gazeteciler her gün rahattadırlar; ister salgın hastalık olsun ister güllük gülistanlık olsun!.. Arkasını bir yerlere dayayıp kendini sağlama almış olmanın verdiği rahatlıkla gelişigüzel yazı yazmak, maalesef ülkemizde gazetecilik olarak değerlendirilmektedir. Salgının etkisinin geçmemesi dolayısıyla öğrencilerin uzaktan eğitim marifetiyle derslerini takip ediyor olmaları, öğretmenleri asla rahata alıştırmadı. Çünkü yüz yüze eğitim ile bilgisayar başında eğitimin birbirinden çok farklı olduğunu gazeteciler bilemez? Nitekim yüz yüze 6o dakika olan bir ders, uzaktan eğitimde 30 dakika olarak sürdürülmektedir. Neden? Çünkü bilgisayarla eğitim öğretmenleri daha çok yoruyor; rahata alıştırmasını bir tarafa bıraktık çok daha fazla yoruyor uzaktan eğitim. Kaldı ki öğretmenler öğrencilerle olduklarında daha çok rahat ederler; bunu başka hiçbir meslek erbabı anlayamaz, gazeteciler de…

Öğretmenlik mesleği öyle dışardan bakılarak anlaşılabilecek bir meslek değildir. Öğretmenler öğrencilerinin hayatlarını anlamlandırmanın verdiği keyfi yaşayarak işlerini yaparlar. Bunun için öğretmenler, öğrencilerle, özellikle beden dilini kullanarak iletişim kurup onların hayatlarını anlamlı kılarlar. Uzaktan eğitimle öğretmenler bu keyfi yaşamaktan mahrum kalarak mutsuz olmuşlardır. Mutsuz olan öğretmenlerin rahata alışmaları nasıl mümkün olabilir.

Evindeki 1-2 çocukla baş edemeyenler öğretmenlerin yaptığı işi anlamakta güçlük çekecektir; bu normaldir.  Öğretmenlerin onlarca öğrenci ile baş ederek onlarla iletişim kurabilmeleri öğretmenlik mesleğinin profesyonelliği ile açıklanabilir.

Ülkemizde en kolay şey öğretmenleri eleştirmektir. Öğretmenler, eleştirinin gelişimin en önemli aracı olduğunu bilirler. Ancak bu yapılanlar eleştiriden başka bir şey. Mesela bu ülkede valiyi kimse eleştiremez, kaymakamı, emniyet müdürünü kimsenin eleştirdiğini ben duymadım. Öğretmenleri herkes eleştirir bilip bilmeden… Öğretmenleri eleştirmekten kimsenin eline bir şey geçmez. Ama onları yaptıkları işten dolayı takdir etmek onların motivasyonunu artırabilir. Evet, öğretmenler küçük şeylerle tatmin olmasını bilirler. Çok mu zordur onları motive etmek? Öğretmenlerine teslim olmayan toplumlar geleceklerine ümitle bakamaz. Öğretmenlerin dokunulmaz olduğunu kimse söylemiyor ama onları anlamak için özel bir gayret sarf etmenin gerekli olduğunu söylüyoruz.

Uzaktan eğitim olduğu için sevinen ve mutlu olan tek bir öğretmen tanımıyorum ben. Öğretmenler öğrencilerle iç içe oldukları, onlarla kaynaştıkları zaman rahatlarlar. Öğretmenlerin bu süreçte rahatladıklarını düşünen kimse ne öğretmenleri ne de okulu/sınıfı tanıyordur. Okulu ve sınıfı tanımayan biri kim olursa oluşun(gazeteci de olabilir) öğretmenlerle ilgi bir yargıda bulunamaz. Bulunsa da bunun hiçbir kıymeti harbiyesi olmaz.